°chapter 7

391 42 21
                                    

Niragi, bu sefer dikkatini Chishiya'dan çekti ve Mai'ye odaklandı. Gözlerini kısmıştı ve tüfeğini de geriye çekmişti. Mai'nin ona bu şekilde karşı çıkmasını asla beklemiyordu. Sonuçta o Mai'ydi, Niragi’nin tek ve en yakın arkadaşı, onu bu şekilde yüz üstü bırakabilir miydi? Niragi her zamanki gibi yaptıklarını kendinde hak görüyordu. Bunu yapmak onun hakkıydı ve Mai onu kendinden zayıfları ezdiği için suçlayamazdı. Onun yerinde Mai olsa o da aynısını yapardı, sadece o Niragi kadar güçlenememişti. Mai'ye ona zarar vermekten çekinmeyeceğini söylemişti ama ona zarar vermek istemiyordu. Ama artık Mai de onu istemiyordu. Daha tanışalı kısa süre olan birini Niragi’ye tercih etmişti.

"Ne saçmalıyorsun sen?" dedi Niragi ve büyük bir kahkaha patlattı. "Her zaman benim yanımda olacaksın!" Mai başka bir şey demeden arkasını dönüp oradan uzaklaşmaya başladı. Niragi de hiç düşünmeden peşinden ilerlemeye başlamıştı. Mai git gide sahilden uzaklaşıyordu. Niragi de arkasından adını bağırarak durmasını ilerliyordu. Çevrelerinde hiç kimse kalmamıştı. Mai hiç durmadan uzaklaşmaya devam ediyordu, Niragi de aynı onun gibi durmadan peşinden yürüyordu. Mai nereye gittiğini bilmiyordu tek istediği Niragi’nin sıkılıp peşini bırakmasıydı. Niragi’nin sesi Mai'nin adını bağırırken git gide kısılmaya başlamıştı. Tek istediği gidip Mai'ye sarılmak ve kendini bırakmasından korktuğunu söylemekti ama bunu yapamazdı. Çünkü yeni Niragi kimse için üzülmezdi.

Bir kere daha Mai'ye seslendi
Duygularını kontrol etmekte zorlanıyor bir yandan ona çok sinirliyken bir yandan da onu bu şekilde kabullenmediği için üzgündü. Mai yürümeyi bıraktı, hızlı bir hareketle Niragi’ye baktı. Onunla birlikte Niragi de yürümeyi durdurdu ve konuşmaya başladı. "Özür dilerim. Tamam mı? Özür dilerim, seni kırmak istemedim. Söz veriyorum bir daha seni asla üzmeyeceğim."
Sözleri ne kadar acıklı gelse de ses tonu tekrardan sertleşmişti, bir yandan üzülmüş bir yandan da azarlıyor gibi konuşuyordu.  Niragi yine kendine yarattığı kişiliğin arkasına saklanmıştı, tüfeğini omzuna koymuş o umursamaz ama bir yandan da sinirli görünen bakışlarını takınmıştı.

"Bir an gerçekten üzüldüğünü düşündüm biliyor musun? Artık arkadaş olduğumuzu sanmıyorum."

Niragi’nin çatık kaşları bir anda kalktı. "Seni gerçekten kendime istiyorum. Sadece kendime. Başkalarıyla konuşmanı sevmiyorum ve benimle konuşmayıp onlarla konuşmana sinir oluyorum."

"Niragi, sen değiştin. Şuan bunu demenin sebebi de başkalarının geçmişini öğrenmesinden korkman. İlk gün de dedim sana, kimseye seninle ilgili bir şey anlatmayacağım. Sadece, lütfen beni rahat bırak. Bu cehennemde her şey üstüme geliyor gibi hissediyorum, her gün ölen insanlar görüyorum ve konuşabildiğim birkaç insanı da benden uzaklaştırmayı bırak. Birbirimizi daha önce hiç tanımamış gibi yapalım, zaten artık seni tanıdığım söylenemez."

"Aptalca konuşmayı bırak. Aynı kişi olmadığım doğru ama baksana bana, artık kimse bana yaklaşamıyor bile!" dedi ve büyük bir kahkaha attı. Mai ile aralarındaki mesafeyi git gide azaltıyordu. "Beni neden kabullenmediğini anlamıyorum, seni herkesten koruyabilirim ayrıca oyunlarda da yardım ederim. Sadece daha iyi olduğum için beni istemiyorsun!?"

"Saçmalama." Başka bir şey söylemek istedi ama diyecek bir sözü yoktu.

"Saçmalıyor muyum sence?! Öyle olmadığını biliyorsun."

"Niragi..." Mai konuşmaya başlamıştı ki Niragi ellerini Mai'nin yanaklarına koyup hızlıca kendine çekti ve dudaklarını dudaklarına bastırdı. Mai ellerini Niragi’nin ellerinin üstüne koymuştu. Tam anlamıyla bir öpüşme değildi, sadece Niragi dudaklarını Mai'nin dudaklarının üzerine bastırıyordu. Mai olayın etkisinden çabuk çıktı ve ellerini ittirerek birkaç adım geriye gitti.

-Flashback-
Sınavlardan hemen önceydi ve Niragi, Mai'ye anlamadığı birkaç konuyu anlatmaya söz verdiği için okul çıkışında onun evine gideceklerdi ve ders çalışacaklardı. Niragi daha önce hiç Mai'nin evine gitmemişti. Birlikte otobüse bindiler ve Mai'nin evine en yakın olan otobüs durağında indiler. Niragi, Mai'nin yanında biraz daha rahat yürüyor ve konuşabiliyordu. Geçen seferki kavgadan dolayı gözünün altı morarmıştı ve acıyordu. Birkaç yara daha vardı ama onlar gözü kadar acımıyordu. Aslında Mai ailesinin evde olmadığını söylemeseydi bu halde de gitmezdi. Ama Mai onu nasıl görünürse görünsün hiç yargılamadan kabul ediyordu.

Niragi’nin ailesinin çok ilgili olduğu söylenemezdi. Babası o küçükken başka bir kadınla annesini aldattıktan sonra boşanmıştı. Annesi de o zamandan beri kendini alkole verip sabah akşam sarhoş dolaşıyordu, evleri çok da iyi sayılmazdı ve bütün işler de Niragi’nin üzerine kalıyordu. Bir şekilde geçiniyorlardı ama Niragi bu durumdan çok yorulmuş ve sıkılmıştı.

Mai masanın üzerine defterlerini ve kitaplarını koydu. Annesine bir arkadaşımın geleceğini söylemişti bu yüzden annesi de biraz atıştırmalık hazırlamıştı. Mai onları da masaya koydu ve ayakta bekleyen Niragi’ye gelmesi için işaret yaptı. "Rahat olsana, gel şöyle."

Niragi, Mai'nin yanındaki sandalyeye oturdu ve Mai de yanına oturdu. Niragi bir şey demeden kitaplarda anlatacağı konuların sayfalarını aramaya başladı. Mai de ona bakıyordu.

Niragi ile birlikte birkaç saat ders çalıştılar, Mai çıkardıkları notlara göz atarken Niragi’de Mai'yi incelemeye başlamıştı. Onu hiç bu kadar ayrıntılı incelemesini fark etti. Mai çok güzel bir kızdı, her bir yüz ifadesi ile farklı güzel görünüyordu. Niragi, Mai'nin onu sadece arkadaş olarak gördüğüne emin olmasaydı belki ona çıkma teklif edebilir ya da öpme cesaretini kendinde bulabilirdi. Ama hayır, o Mai için sadece bir arkadaşı ve aslada arkadaştan öteye gitmeyecekti. Mai, Niragi’nin ona baktığını fark etmiş olacak ki gülümseyerek ona döndü.

"Neden o şekilde bakıyorsun?"

"Nasıl?"

Mai, Niragi gibi durdu ve elini çenesine yasladı. Gözlerini hafifce kısıp biraz da gülümsedi. "Böyle bakıyorsun."

"Dalmışım, rahatsız ettiysem üzgünüm."

"Hayır, etmedin!"

Mai annesinin hazırladığı kurabiyelerden birini Niragi’ye uzattı. "Yok , teşekkür ederim." diye cevap alınca suratını astı.

"Ama annem sen geleceksin diye hazırlamıştı. En azından bir tane al."

Niragi gülümsedi ve bir tane kurabiyeden aldı. Mai annesine Niragi’den bahsetmişti. Niragi annesine bahsetseydi muhtemelen o anlatırken annesi bir köşede sızıp kalacaktı.

-
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" dedi Mai birkaç adım geri giderek. Niragi de onun üzerine yürüyordu.

Niragi cevap vermeden ona doğru tekrardan yaklaştı ve kulağına doğru yaklaşıp konuşmaya başladı. "Liseden beri bunu ne kadar istediğimi tahmin bile edemezsin. Sana seçenek sundum ve sen onları seçtin. Ama bunu yapmana izin vermeyeceğim. Seni bir kere bıraktım ve gerçekten kötü üç yıl geçirdim ve bir cehennemin ortasında bile olsak sonuçta seni tekrardan buldum. " Elini tekrardan Mai'nin yanağına doğru koydu ve yüzünü kendine doğru çevirdi ve dudaklarına bakarak konuşmaya devm etti."Seni tekrardan kaybetmek planlarımın arasında değil, ölmene izin vermeyeceğim. Gerekirse bütün oyunlara yanımda götüreceğim ve yanımdan ayırmayacağım. Ama seni herkesten ve her şeyden koruyacağım. Sadece ikimiz kalacağız. Sen ve ben diğer herkesi unutabilirsin çünkü her zaman benim olacaksın. "Dedikten sonra Mai'nin yüzünü iyice kendine yaklaştırır bir kere daha onu öpecekti ki Mai onu hızlıca ittirdi.

 Change || Suguru Niragi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin