°chapter 29

236 32 22
                                    

Niragi ve Mai yürüyordu. Mai kendi kendine içinden küfür etse de Niragi’yi yalnız bırakmak istemediği için onunla kalmıştı. "Kalacak bir yer bulmamız gerekiyor, sahil artık yok olduğuna göre yiyecek bir şeyler de bulmak kolay olmayacak. Ne yapacağımız hakkında hiçbir fikrim yok." dedi Mai iç çekerek. Geldiğinden beri sahildeydi ve en azından uyuyacak bir yatağı vardı.

"Belki hala yenilebilir durumda olan birkaç yiyecek bulabiliriz. Yatacak yer olarak da bir çadır buluruz. Olmadı nöbetleşerek uyuruz." dedi Niragi. Onun için çok da önemli değildi ama Mai'nin onun için diğerleriyle gitmediğini biliyordu. En azından Mai'nin içini rahatlatmak için uğraşıyordu. Sahildeki insanlar olmadığı için de Mai'ye çok daha iyi davranıyordu.

Bir adam yerde kanlar içinde yatıyordu. Daha ölmemişti ve acı çektiği her halinden fazlasıyla belli oluyordu. Yanında kanlar içinde bir bıçak vardı. İntihar etmeye çalıştığı belliydi. "Yardım et, lütfen. Ölmek istiyorum." dedi inleyerek. Yerdeki bıçağı almış Niragi’ye uzatıyordu.

"İntihar edip ölmeyi bile beceremedin mi?" diye sordu Niragi alayla.

"İlerle Maemi." dedi Niragi Mai'yi yürümesi için ittirirken. Mai, Niragi’nin ne yapmaya çalıştığını anlamamıştı ama onlardan uzaklaşmıştı. Niragi belinde duran silahı çıkardı ve adamın ağzına doğru yaslayıp ateşlemeye hazır hale getirdi. Gülmeye başladı. Ardından adamın yarasına silahıyla bastırdı. Adam acı çekiyordu. "Sana iyilik yapmayacağım. Burada acı içinde ölmeyi beklemeye devam et." dedi silahını güvenlik kilidini kaparken.

Hızla Mai'nin yanına geldi ve kolundan tutup onu çekiştirerek daha hızlı yürütmeye başladı. "Ona neden öyle yaptın? ölmek istiyordu."

"Ona iyilik yapmayacağım, sana silah verdim değil mi? Çok iyilik yapmak istiyorsan gidip kendin öldürebilirsin." dedi Mai'ye. Neden bu kadar sinirlendiği hakkında kendinin de fikri yoktu.

"Gidip kalacak bir yer bulalım. Birkaç gün sonra kalan oyunlara girmeye devam ederiz." dedi Mai, Niragi’nin elini kendi kolunun üzerinden ittirirken.

Biraz dolaştılar, Maça Papazının zeplininin kendilerine yaklaşmadığına emin olmak için sürekli kontrol halindelerdi.

Sonunda boş bir depo bulabildiler. Kalınabilecek bir yere benziyordu, insanlara da fazla yakın olduğu söylenemezdi. Burada onları kimse rahatsız etmezdi.

Mai uzun süredir yürüdükleri için gerçekten yorgundu. Gidip bulduğu bir kolinin üzerine oturdu, yere bakıyor ve bir şeyler düşünüyordu.. Niragi onun karşısına geçti, parmağını yavaşca Mai'nin çenesinin altına koydu ve kendisine bakmasını sağladı. İfadesizce Mai'nin yüzünü inceledi ardından elini Mai'nin boynuna doğru indirdi. Kendi de Mai'nin yüzüne yaklaştı ve ona uzun bir öpücük verdi.

"Otel yanmadan önce daha iyimserdin."

"Şapkacının da dediği gibi. O ütopyanın büyüsüne kapılmıştım sanırım. Artık etrafa bakınca iyi düşünmek için hiçbir sebep göremiyorum. Binalar yıkık dökük, temiz su bulamıyoruz, yemek bulamıyoruz, şuraya baksana burada kalacağız gece. Sen neden normalsin?"

" Çünkü benimlesin, Arisu ve diğerleri ile gitmeyi tercih edebilirdin ama benimle kalmayı seçtin. Aramız da kötü değil. Tüfeğim yanımda olmasa bile iki silahımız var. "

"Daha kibar konuşuyorsun, korkuyorum." dedi Mai gülerek.

"Kaba olmamı mı tercih ederdin Maemi?"

"Hayır, sadece böyle gerçekten farklısın."

Niragi, yere oturdu ve ellerini Mai'nin beline koyarak kendine çekti. "Benden korkma diye kibar olmaya çalışıyorum, benim için ne kadar zor tahmin bile edemezsin."

 Change || Suguru Niragi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin