Mai kendi yerine geçmişti ve yine başını cama yaslanmış boş olan Tokyo yollarını izliyordu.
Daha önceden burası tıklım tıklım olur, yürüyecek yer kalmazdı. Şimdi ise normal insan görünce şaşırıyorlardı.
Niragi, de arada Mai'ye bakıyordu ama bir şey demeden tekrardan yola dönüyordu. Yollar boş olduğu için kaza yapma riski de yoktu.
Sahile vardıklarında, Mai hızlıca arabadan indi ve otelin içine girdi. Bu kadar çabuk pes ettiği için pişman olmuştu.
Niragi’nin onu bu şekilde kontrol edebilmesinden nefret ediyordu işte. Mai de büyüsüne kapılıp istediğini yapmasına izin veriyordu.
Niragi, Mai'nin arkasından baktı. Tam olarak ne düşündüğünü anlamıştı, bir anda yelkenleri suya indirdiği için pişmandı.
Niragi, belli belirsiz gülümsedi ve arabayı park ettikten sonra içinden tüfeğini alıp indi.
Gece herkes odasına çekildikten sonra Mai'nin yanına gidecekti.
Niragi tüfeğini omzuna dayamıştı. Sona kalan araba Niragi ile Mai'nin ki olmuştu çünkü yolda fazla oyalanmışlardı.
Niragi, Mai'ye onu sevdiğini söylemişti. Mai bunun farkında mıydı emin değildi ama sonunda cesaret edip bunu ona söylemişti.
Mai, Niragi’ye onu sevdiğini söylemese bile Niragi bundan neredeyse emindi. Ya da sadece kendi inanmak istediği şey buydu. Ama ona aşık olmasa neden onunla bu kadar yakınlaşoyordu ki?
Niragi ıslık çalarak otele girdi ve toplantı odasına çıktı. Bütün kurul üyeleri oradaydı.
Niragi de bir şey olmamış gibi tüfeğini masaya koydu ve yerine oturdu.
Şapkacı yanına geldiğinde ona oyundan kazandığı kartı uzattı. O toplantıda olmak istemediği yüz ifadelerinden belliydi. Canı sıkıkıyordu.
O arabayı çalıştırmaması gerektiğini düşündü. Mai ile sabaha kadar arabada durmalıydı, belki de sahildekiler öldüklerini düşünene kadar onunla durmalıydı.
Bu sıkıcı toplantıda oturmaktansa Mai'yi ona kendinin bütün kötü özelliklerini saymasını tercih ederdi.
Belki de Mai'nin sadece onun olduğunu bütün sahile duyurup herkesi ondan uzak tutmalıydı. Böylece Mai konuşacak birini arayacak ve herkes Niragi’de korkusuna ondan kaçtığı için Mai Niragi ile konuşmak zorunda kalacaktı. Plan gayet de Niragi’nin içine sinmişti hatta bir an gerçekten yapmayı düşündü. Ama daha bunun için çok erkendi.
Toplantı sonrası doğrudan Mai'nin odasına giderse onu görecek birilerinin olması muhtemeledi.
Ne olabilirdi ki birisi görürse. Niragi tekrardan Mai ile sadece yatmak istediğini söyleyip işin içimden sıyrılırdı ama Mai yine onunla konuşmazdı. Hatta bu sefer tamamen bile bağlarını koparabilirdi.
Doğrudan Mai'nin yanına gitmeliydi ve ona bütün hislerini söylemeliydi. Böylece Mai hakkında kötü bir şey söylese bile Mai bunu neden yaptığını bilirdi.
Toplantı sonrası Niragi kimse onu görmeden Mai'nin odasına daldı. Mai artık kapıyı çalmadan girmesine o kadar alışmıştı ki tepki bile vermiyordu.
"Maemi."
"Niragi, benimle artık konuşma lütfen."
Niragi kaşlarını çattı ve Mai'ye doğru ilerledi. "Ne oldu da yarın saat gibi bir sürede fikrin değişti."
Mai artık sözlerini seçerek söylemekten yorulmuştu, yalan söylese bile Niragi zaten doğrusunu biliyor ve ondan doğruları duyana kadar da durmuyordu.
"Ben düşündüm ve seninle konuştuğum veya yakın olduğum herhangi bir süre boyunca yeterince özgür olamayacağımı düşünüyorum. Bana her zaman istediğini yapmana bir şekilde izin veriyorum ardından da kendime kızıyorum."
Niragi, Mai'ye doğru daha da yaklaştı. Aralarında az bir mesafe kalmıştı." Neden bana yaklaşmamak için direniyorsun."
"Çünkü kullanılmak istemiyorum ve sana karşı güvenim yıkılmış durumda. Sana başkalarından duyduğum şeyler yüzünden senden soğumayacağıma söz vermiştim ama tamamen elimde olan bir şey değil bu."
"Senden uzak durmamı mı istiyorsun yani? Doğru mu anladım."
"Bilmiyorum. Sadece buradaki olan onca kötü şeyin ardından bir de kullanılıp bir kenara atılmak istemiyorum."
Mai yine Niragi’ye arkasını dönmüştü sadece Niragi’nin sessizce odadan çıkıp gitmesini istiyordu.
Niragi, Mai'ye gitgide yaklaştı ve kendine dönmesini sağladı." Seni kullanmayacağım. Gerçekten bunu söylemek benim için ne kadar zor olsa da seni seviyorum. Bu sözleri söylerken bile ne kadar zorlandığını görmüyor musun? Sabaha kadar seninle vakit geçirebilmek için tek kişilik koltukta uyuduğumu da biliyorsun. Sana karşı hiç kimseye olmadığım kadar kibarım. Şuan bile sana bu konuşmayı yapmam senin için bir şeyler ifade etmiyor mu? Gerçekten romantik olan sevgi gösterileri yapamam veya seni ne kadar sevdiğimi sana söyleyemem çünkü bu benim için işkence gibi bir şey. Duygularımı tam manasıyla göstermek benim için işkence ve şuan da öyle. Sadece bana güvenip güvenmediğini bilmem gerekiyor. Gerçekten bana güvenmediğini ve senden uzak durmamı istediğini hissedersem bir daha seni asla ve asla rahatsız etmeyeceğim. Ama şuan benden uzak dur demeni bile beni yalnız bırakma olarak duyuyorum. " dedikten sonra sanki dakikalarca koşmuş gibi nefes nefese kalmıştı.
Mai, hiç bir şey demeden Niragi’nin yüzüne bakıyordu, bunları ondan duymak hayal edebileceği son şeydi. Lisedeki Niragi bile gerçek anlamda duygularını söyleyemezken bu halinde bütün içini Mai'ye dökmüştü.
Mai sonradan pişman olup olmayacağını bilmiyordu ama artık anı yaşamak istiyordu. Şuan Niragi’nin ona ihanet edip etmeyeceği yoktu aklında. Şuan Mai için sadece şu an ona ne kadar değer verdiğini itiraf eden Niragi vardı.
Anlık aldığı bir kararla ellerini Niragi’nin yanaklarına koyup kendine çekti dudaklarını birleştirdi.
Niragi bu hamle ile birlikte elini Mai'nin beline koydu ve sanki daha fazla yakınlaşmaları mümkünmüş gibi kendine daha da çok çekti. Bir eli de Mai'nin yüzünün altında duruyordu.
İkisinin de nefesi kesilince geri çekildiler ama hala çok yakınlardı. Niragi, alnını Mai'nin alnına yasladı.
"Sana güvendiğim için beni pişman etme Niragi."
"Olmayacaksın."
Bir süre sonra Niragi de Mai'de, Mai'nin yatağında oturuyorlardı. Niragi, Mai'nin başını göğsüne yaslamış saçından bir tutam parmağına dolayıp dolayıp çözüyordu.
Daha sonra sanki uzun zamandır içinde tuttuğu bir şeyi söylemeye hazırlanıyor gibi nefes aldı. "İstiyorsan herkese söylelim... Bizi."
Niragi her ne kadar biri ile ilişki içinde olduğunu duyurmaya istemese de bir yandan da Mai'ye yaklaşmaya çalışan herkesi engelleyeceğini biliyordu.
"Niragi, bak artık ne yapacağına karışmayacağım. İstiyorsan söyle istemiyorsan söyleme. Sadece bana zarar verecek bir şey yapma."
Niragi güldü ama bir şey söylemedi. Mai haklıydı. Niragi illa Mai'ye zarar veriyordu ve Mai bu yüzden ona karışmayacağım söylemişti. Mai herkese söyle dese ve yanlış bir şey olsa bu Mai'nin suçu olacaktı. Aynı zamanda Mai kimseye söyleme deseydi ve yanlış bir şey olsaydı bu yine Mai'nin suçu olacaktı.
"Şimdilik söylemeyeceğim."
Dedi ve parmağını Mai'nin çenesini altına koyarak Mai'nin kendine bakmasını sağladı.
Mai'yi öpmeye başladı Mai de ona karşılık veriyordu. Niragi Mai'yi kendine doğru çekerek kucağına çıkmasını sağladı.
Niragi Mai'nin üzerindeki hırkanın fermuarını yavaşca açmaya başladı.
Fermuarı tamamen açtıktan sonra Mai'nin belime doğru ellerini koydu. Mai, Niragi’nin ellerinin soğukluğundan anlık olarak irkildi ama gülüp tekrardan Niragi’yi öpmeye koyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Change || Suguru Niragi
FanfictionALİCE İN BORDERLAND FANFICTION Suguru Niragi×Fem!reader Niragi, okulda onunla tanışmak isteyen kızı mezun olduktan sonra bir daha görmemişti. İlk arkadaşı olduğu için onu bırakmak da istememişti ama Niragi geçmişinden nefret ediyordu. Ve o kız da ge...