6

204 4 0
                                    

kaşlarım çatıldı
"ya da Rosa mı demeliyim?"dedi dalga geçer gibi
ismimi nereden bildiğini şimdilik sorgulamadım
"nasıl istersen"dedim
"Eflan Karaca daha iyi gibi"
"ayağıma kadar geldiğine göre tutuklanmak istiyorsun"dedim
"evet"
"pekâlâ istediğin olsun"dedim ve göğüslerimin arasından kelepçeyi çıkarttım
"bana neden 17 kişiyi öldürdüğünü anlatırsan,40 sene yatmak yerine 20 sene yatarsın"dedim
40 sene tamamen lafın gelişiydi,daha bile fazla olabilirdi
"ben sana anlatınca elinde kanıt olacak yani?"
"evet"
"kabul etmiyorum"
"sen bilirsin"
tam o sırada garson geldi
"voglio gli spaghetti"(spagetti istiyorum)dedim garsona
"Ok, cosa hai da bere?"(tamam içecek olarak ne içersiniz?)
"vino rosso"(kırmızı şarap)
"Voi?"(siz?) diye sordu Karel'e
"nello stesso"(aynısından)
garson yanımızdan gitti
"bir katille baş başa yemek yemekten korkmuyor musun?"
"katilden korksam polis olmazdım"
"beni ne zaman tutuklayacaksın?"
"canım ne zaman isterse"
gülümsedi

gözlerinin bir kahverengi diğeri maviydi
acaba gözleri lens miydi?
"gözlerim lens değil"dedi içimden geçenleri duymuş gibi
bir şey demedim
"gözlerime Van kedisi gibi demeyen ilk kişisin"
yine bir şey demedim

birkaç dakika ikimiz de bir şey konuşmadık
konuşmayı başlatan kişi ben oldum
"yılan alabildin mi?"
"bunu nereden biliyorsun?"
"daha fazlasını biliyorum"
"evet yılanım var"
"ciddi mi?"
"ciddi"
"sen hapise girince bu yılan ne olucak?"
"anneannem hayatta kabul etmez diye dükkandan birine verdim
"yılanlarla iyi anlaşırım"
"espri yeteneğine bayıldım"dedi
o sırada siparişlerimiz geldi
"hakkımda başka ne biliyorsun?"
"dövmeci olduğunu"
"başka?"
"ileride huzurlu bir hayatın olsun istiyorsun ama artık mümkün değil,dağ evinde sevgilinle ve yılanınla yaşamak istiyorsun,sevgilin yılandan korkarsa sevgilini evden atarsın bir de sevgilinin sert, dominant bir kadın olmasını istiyorsun"
"evet, bundan sonra mümkün değil gibi"
"yaşlanınca yaparsın artık,tabi hâlâ yaşıyor olursan"
o sırada telefonu çaldı
aramayı açtı
"efendim anneanne?"
"geldi mi kız?"
"evet geldi"
"bak Karel,Allah'ını seviyorsan bu kızı kaçırma,çok güzel çok naif,evlen gitsin hayatın kurtulsun ya"
"evet bizde şimdi onu konuşuyorduk"
"evlenmeyi mi konuşuyordunuz?"
"evet,en kısa zamanda evlenicez inşallah"
"Allah'ım sana şükürler olsun Yarabbim"
"dalga geçiyorum anneanne"
"kızı göstersene"
kamerayı bana çevirdi
"Ciao cara"(merhaba canım)
"Ciao"(merhaba)
arkadan bir kızın sesi geldi
"OHA KAREL! BU KIZ SANA NASIL BAKTI AMINA KOYAYIM!"
"ne biçim konuşuyorsun sen?"dedi anneannesi
"ya anneanne şu kızın güzelliğine bak ama! Valla Karel salak değilsen kaparsın bu kızı"
"rahatsız etmeyin çocuğu, kırk yılda bir biriyle yemeğe çıktı zaten"dedi oradan başka bir kadın sesi
"teyzem haklı,görüşürüz"diyip aramayı kapattı
"sevgilim olduğunu öğrenseler çok üzülürlerdi"dedim
"beni tutuklayanın sen olduğunu öğrenince de çok üzülecekler"
"katil olduğunu ve 17 kişiyi öldürdüğünü öğrenince de"
"alışırlar"
"pişman mısın?"
"değilim, onlar yaşamayı hak etmiyorlardı"
"bir sebebi var yani"
kafasını salladı
"ablanla bir alakası var değil mi?"
yine kafasını salladı ve şarabından bir yudum aldı
"ablanı herkesten çok seviyordun ama ablan birileri tarafından öldürüldü ama babanı niye öldürdün buna anlam veremiyorum,baban yüzünden mi öldü ablan?"
"babamın bitmek bilmeyen borçları yüzünden"
bir yudum daha aldı
"babam borçlarını ödemediği için eve her gün bir sürü adam geliyordu,o gün evde değildim, kapıyı ablam açmış onlara,babam adamlara kafa tutmuş olmalı ki adamlar da sinirlenip ablamı öldürdüler,ben böyle düşünüyorum"
"ya da babana iki seçenek sundular,'ya paranı verirsin ya da kızını öldürürüz' diye"
"kızımı öldürün diyecek kadar şerefsizdi benim babam, yapmıştır,şaşırmam"
"o zaman hem o adamları hem de babanı öldürdün öyle mi?"
kafasını salladı
"bu yaptığın affedilebilir bir şey değil,polisi arayabilirdin, babanı şikayet edebilirdin"
"babam orada en fazla 2 yıl kalırdı,yatacak rahat bir yatağı olucaktı,ben uyuyamayacaktım günlerce,o hiç uyanmayacaktı yine sarhoşluktan"
"avukatın var mı?"diye sordum
"evet,dedem ayarladı"
"hapise girersen ne yapacaksın?"
"hapise girmekten korkmuyorum"
"bunu anladım zaten,seni tutuklamak zorundayım"
"tutukla öyleyse niye bekliyorsun?"
"harbiden neyi bekliyorsun?"dedi Aren kulaklıktan
tam o esnada polis sirenleri çaldı,bunu ben ayarlamıştım
Artem'in İtalya'da ki üyeleriyle konuşup ayarlamıştım her şeyi
üyeler ellerinde silahlarla içeri girdiler
Karel'in gözlerinin içine bakarak şarabımdan bir yudum aldım
Karel'in iki elini arkaya alıp tutukladılar
elbisemi düzeltip arkalarından yürüdüm ve kasaya gittim
"sii con noi, poliziotta"(bizden olsun polis hanım)
"grazie mille, sei molto gentile"(teşekkürler,çok naziksiniz)
restauranttan çıkıp büyük arabaya bindim
Karel tam karşımda elleri kelepçeli bir şekilde oturuyordu
halinden mutsuz değildi,aksine bunu bekliyor gibiydi
"Come sta signora Eflan?"(nasılsınız Eflan hanım?") dedi Roberto
"Sto bene Roberto tu?"(iyiyim Roberto sen?"
"ti ho visto sono migliorato"(sizi gördüm daha iyi oldum)
gülümsedim
Karel bana bakıyordu ama bu nasıl bir bakış kestiremiyordum
onu tutuklandığım için bana öfkeli değildi
ama mutlu da değildi
dümdüz bakıyordu bana,sanki ellerini kelepçe yokmuş gibi
sanki ben onu o demirlerin ardına attırmayacakmışım gibi...

TUTSAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin