20

130 7 0
                                    

bir elimi boynuna diğer elimi yanağına koyarak karşılık verdim
çok geçmeden kendimi kucağında ve sonrasında da tezgahın üzerinde buldum
bir eli kalçamda diğer eli belimdeydi ve yarınlar yokmuşcasına öpüyordu beni
"Allah'tan sevgili değilsiniz,bir de olsanız neler görücek gözlerim"
Karel'in duraklarından ayrıldım
Asya kendine su doldurmuş içiyordu
"bir daha bizi basarsan-"
"bilerek mi oluyor Karoş ya!"
tezgahtan indim
"peki,niye mutfakta öpüşüyorsunuz?"
"sen sor diye"dedi Karel
"yemek yapıcaz da"dedim
"lütfen Türk yemeği yapın, mantı yapın,lahmacun yapın bıktım artık, hiçbir ülke Türkiye'nin lezzetini veremiyor"
"kendin istediğin yemekleri yapabilecek yaştasın,herkes benim gibi yemek yapmayı bilmiyor,ileride sevgilin de yemek yapmayı bilmezse bok mu yiyeceksiniz?"dedi Karel
"o öğrensin canım,yemekleri illa kadın yapacak diye bir şey yok yani"
"evlenmeden daha beter,kendi kendine yapmak zorunda kalacaksın, kaçışın yok"
"amaan görevli birini tutarım,neyse siz devam edin, çıktım ben"deyip mutfaktan çıktı ve kapıyı kapattı
"Dünya umrunda değil"dedi Karel
"tek çocuk mu? Belki ondandır"
"kardeşi de var ama bizim sülale de ilk kız torun olduğu için hep el üstünde büyütüldü"
"genelde tek çocuklar öyle olur diye dedim"
"sende tek çocuksun"
"benim hiç çocuk olmadım,olgun olmak zorundaydım çünkü şımaracak,her istediğimi yapacak bir ailem yoktu, vardı ama sahteydi, babamın da üvey annemin de sevgisi sahteydi"
"peki üvey annen filmlerde ki gibi kötü mü?"
"bana iyiliği de dokunmadı kötülüğü de,babam varken benimle ilgileniyormuş gibi yapıyordu ama babam yokken kendi çocuklarıyla oynayıp ben yokmuşum gibi davranıyordu,çok istiyordum onlarla oynamak ama hiç oynatmadılar beni,bir keresinde üvey annem onlara hediye almıştı öylesine,Bade'ye yani üvey kardeşime çok güzel bir kar küresi almıştı,hiç unutmam böyle içinde balerin vardı, tuşa basınca bir şarkı çalıyordu ve balerin dönüyordu,o hediyeyi çok beğenmiştim"
"başka oldu mu öyle beğendiğin hediyeler?"
"bide Bade'nin doğum günün de Barbie'li pasta yaptırmışlardı,benim doğum günümü hiç kutlamazlarken..."
"izliyor muydun Barbie?"
"Bade izlerken kenardan izliyordum çünkü ben istesem,Bade hemen 'sen git' derdi"
"kim o Bade?"
"kaşarın teki"
"küçükken de öyleymiş"
"öyleydi"dedim gülerek
"çok mu çektirdi sana?"
"hep onunla ilgilenilsin istiyordu şımarık"
"şımarık çocuklardan nefret ederim,Asya'da öyleydi, küçükken çok dövmüşlüğüm var onu"
"bunu tahmin etmiştim,hatta kesin vurduktan sonra gidip özür dilemişsindir"
"evet,o kağıttan uçak yapmamı çok seviyordu, onu yapıp affettiriyordum kendimi"
"bizim sınıfta bir çocuk vardı ismi Alican'dı,o da hep kağıttan uçak yapıyordu ama sanki çok anormal bir şeymiş,çok olağanüstü bir yetenekmiş gibi hepimiz onun uçaklarına hayrandık ve çocuk şimdi pilot oldu,bana da hiç öğretmemişti uçak yapmayı gevur"
"gevur mu?"dedi gülerek
"gevur işte bir şey istedik öğretse ölür sanki"
"demek ki sizin ilginiz hoşuna gidiyordu"
"salak şey, neyse yemek yapalım artık"
"yemek yaparken bana ilkokulda ki seni anlat,çocukluğunu merak ediyorum"
patatesleri soymaya başladım
"ben ilkokuldayken bir çocuğa aşıktım,yan sınıftaydı,ismi de Berat'dı,gidip gidip şiir yazıp sırasına koyuyordum Berat'ın hatta onun çilek sevdiğini öğrenip çileğe alerjim olmasına rağmen çilek alıp sırasına koymuştum"
"Berat diye isim mi olur?"
"ismi Karel olan biri mi diyor bunu?"dedim gülerek
"neyse devam et"
"sonra en yakın arkadaşım Buket gidip Berat'a söylemişti benim ona aşık olduğumu,Berat bir keresinde beni şiirimi sırasına koyarken görmüş ve o da bana aşık olmuş"
"sonra?"
"sonra biz öyle teneffüslerde falan birlikte geziyorduk utana utana,bir gün onların sınıfına gittim ama Berat yoktu"
"neredeymiş?"
"annesi okuldan almış"
"tüh çok üzüldüm"
"çok ağlamıştım ama"
"eee bir daha gördün mü Berat'ı?"
"evet, Facebook'tan annesinin hesabını bulmuştum"
"sen herkese Facebook'tan aile üyelerini bulup yürür müsün?"
"o zaman Facebook meşhurdu"
"eee sonra?"
"annesine dedim ben Berat'ın arkadaşıyım,onunla konuşmak istiyorum diye,o gün annesi görüntülü konuşturdu bizi Facebook'tan"
"çok duygusal bir hikâye"
"sende bana ilk aşkını anlat"
elindeki bıçağı bıraktı
"ilk aşkım annemdi"
"bu yüzden sevgilinin annene benzemesini istiyorsun"
"evet,bir şey itiraf etmemi ister misin?"
"et bakalım"
"sen anneme benziyorsun"
"neyim benziyor mesela?"
o sırada mutfağın kapısı açıldı
"çocuklar? Emine nerede? Siz ne yapıyorsunuz burada?"
"yemekleri biz yapıcaz bu akşam"
"iyi yapın bakalım,kolay gelsin"diyip kapıyı kapattı anneannesi
"yapabildiğin bir tatlı var mı?"diye sordu
"evet, tiramisu yapabiliyorum, sanırım tek yapabildiğim şey bu"
"o zaman patatesler haşlanana kadar tiramisu yapalım,ben yapmayı bilmiyorum bana öğretirsin hem"
"iyi,kedi dili var mı evde?"
"kedi dili mi?"
gülmeye başladım
"kedinin dili değil bisküvinin adı kedi dili"
güldü
"şu çekmece de bisküviler var,oraya bir bakalım yoksa aldırırım birilerine"
çekmeceyi açıp karıştırdım ve sonunda kedi dilini buldum
"tamam şimdi bunları kahveli suya batıracağız ama önce büyük bir dikdörtgen borcam gerek"
dolaptan borcam çıkarıp önüme koydu ve sonra da bir kaba kahveli su hazırladı
"şimdi izle beni"dedim ve kedi dilini kahveye batırıp borcama koydum
"bütün borcama bunu yapıcaz"dedim
"tamam basitmiş"deyip bisküviyi kahveye batırdı fakat çok bastırdığı için bisküviyi kırdı
"hafif yapman gerek öyle hayvan gibi bastırırsan olmaz tabiki"
"tamam tekrar deneyeceğim"
"dene"
bu sefer başarılı bir şekilde yapmıştı
bütün borcama bisküvileri koyduktan sonra daha muhallebi yapmadığımız aklıma geldi
"tencereler nerede?"
işaret ettiği dolabı açıp uygun bir tencere aldım

muhallebiyi bitirdikten sonra bisküvilerin üzerine döktük

"patatasler haşlandı"dedi
"tamam sen yemeği yap bende şu tatlıyı bitireyim"
"tamam"

•••
ben tatlıyı,o da yemeği yaptıktan sonra görevlinin hazırladığı masaya oturduk
"yemeği çok güzel yapmışsınız çocuklar"dedi Yeliz teyze
"daha çok Karel yaptı"dedim
"mutfakta yemek yapmaktan çok birbirlerini yediler ama neyse"dedi Asya kısık bir sesle
Karel'e baktığımda Asya'nın bu dediğini duymuş olmalı ki Asya'yı çimdikledi
herkes yemeğini bitirdiği için görevliler tabakları toplayıp tatlıyı servis ettiler
Yeliz teyze bir çatal aldı
"ah bunu hanginiz yaptı?"
eyvah!
"ben sadece bisküvilerini dizdim"dedi Karel
"yediğim en güzel tiramisu!"
derin bir nefes aldım
"afiyet olsun"dedim ve bende yaptığım tatlıdan bir çatal aldım
"yuh! Yengem diye demiyorum, mükemmel yapmış"dedi Asya
"sende tadına baksana"dedim Karel'e "bakıyorum"deyip tatlıdan bir çatal aldı
"iyiymiş"
omzuna vurdum
"o kadar uğraştım ona ben 'iyimiş' ne demek?"
"şaka yapıyorum,çok güzel olmuş,ellerine sağlık"
"afiyet olsun Karel'cim"dedim
gülümsedi ve bir çatal daha aldı
"ellerine sağlık Eflan"dedi Karel'in dedesi
"afiyet olsun"dedim

tatlılarımız bittikten sonra Karel'in odasına çıktık
Karel kapısını kapatıp bana döndü
"Asya yüzünden bölünen öpüşmemizi devam ettirmeye ne dersin?"
"çok yüz verdim ben sana, terbiyesiz herif"dedim gözlerimi kısarak
"öpüşmek istemek terbiyesizlikse öyleyim"dedi ve belimi tuttu
"birde kabul ediyorsun yani, sapık"
elbisemin askısını düşürdü
"kabul ediyorum" gözü bir dudağıma bir de gözüme bakıyordu
birkaç saniye öylece bakıştık
sonra belimdeki eli kalçama indi ve kafasını omzuma koyup boynumdan öptü
elleri elbisemin ucunu kavradı ve hızlıca elbisemi çıkarttı
üzerimdeki iç çamaşırlarına bakıp gülümsedi

tatlılarımız bittikten sonra Karel'in odasına çıktıkKarel kapısını kapatıp bana döndü"Asya yüzünden bölünen öpüşmemizi devam ettirmeye ne dersin?""çok yüz verdim ben sana, terbiyesiz herif"dedim gözlerimi kısarak"öpüşmek istemek terbiyesizlikse öy...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

vücüdüma dokunarak yere çöktü ve karnımı öptü
"Karel sana kötü bir haberim var"dedim
"ne?"
"hem sevgilime sadık biriyim,her ne kadar o bana olmasa da,hem de reglim"deyip elbiseyi üzerime geçirdim
"sevgilisine sadık birisi,başka biri onu öpünce karşılık vermez"diyip odadan çıktı

TUTSAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin