hızla Karel'e döndüm
"niye böyle bir şey yaptın? Yoksa kıskandın mı?"
"gözümün önünde elini senin beline atamaz"
şimdilik sussam iyi olurdu, ağzımı açarsam kalbini kıracaktım
Kaan sudan çıktı
"senin derdin ne? Eflan'a karşı bir şeyler hissettiğini hepimiz anladık ama Eflan benim arkadaşım,sen onun neyi olarak elimi beline attığım için kıskançlık krizine girip beni denize ittiriyorsun,kimsin sen?"
"kim olduğumu bilsen karşımda böyle konuşmaya cesaret edemezdin"
"kimsin söylesene"
"kat-"
"sevgilim!"dedim birden bire
çünkü ben bunu söylemesem o salak katil olduğunu söyleyip bununla övünecekti!
"sevgilin mi?"dedi Kaan
"evet"dedim
"vay,bunu gerçekten beklemiyordum"dedi Asya sessizce
"bana neden Asya'nın kuzeni olduğunu söylediğin peki?"
"çünkü..."
evet Eflan çünkü ne?
"çünkü Eflan,Karel'e trip atıyordu"dedi Asya
o sırada yine Kaan'ın telefonu çaldı ve aramayı yanıtlayarak buradan uzaklaştı
"az daha ona katil olduğunu söyleyecektin Karel! Neyin peşindesin? Seni gerçekten anlayamıyorum"
"o herifin haddini bi-"
"asıl sen haddini bil! Kim olarak gelip burada ahkam kesiyorsun? Kıskançlık krizine girmeler,denize itmeler falan,sana ne oluyor?"
"Eflan, sakin ol"dedi Asya
"sakin falan olamıyorum çünkü yaptıklarına anlam veremiyorum,delirmek üzereyim artık!"
Karel'in yüzünde sadece öfke görüyordum
sadece öfke...
ve onu ilk defa böyle görüyordum
bana karşı asla öfkeli olmamıştı
ama şimdi öfkeliydi
onu öfkelendirmiştim
"tamam hadi eve gidelim,evde konuşun şuan sırası değil"
ve o sırada benim de telefonum çaldı
Ayda arıyordu
açıp açmamak arasında kalmıştım ama yine de dayanamayıp açmıştım
"İYİ Kİ DOĞDUN EFLAN! İYİ Kİ DOĞDUN EFLAN! İYİ Kİ DOĞDUN İYİ Kİ DOĞDUN MUTLU YILLAR SANA!"
"ne?"
"doğum günün kutlu olsun aşkım!"
"ne doğum günü?"
"ay orada tarih farkı falan mı var acaba?"
"bugün 1 Ağustos mu?"
"evet! Orada olup seninle doğum gününü kutlamak isterdim"
"doğum günüm olduğunu gerçekten unutmuşum,şuan Temmuz'un 25'inde falan olduğumuzu düşünüyordum"
"yok artık Eflan!"
"doğum günümü durmadan hatırlatacak bir Ayda olmadığı için unutmam normal"
"haklısın, Karel kutladı mı?"
"hayır"
"vay şerefsiz"
"neyse madem doğum günüm biraz tadını çıkartayım"
"çıkar aşko çıkar,hadi iyi eğlenceler sana"
"sana da"
"çok öpüyorum seni"
"bende seniiii,hadi görüşürüz"
"görüşürüz aşkım"
aramayı kapattım
"bugün doğum günün mü?"dedi Asya
Karel gitmişti
"öyleymiş"
"doğum günün kutlu olsun"
"teşekkür ederim"
"o zaman gidelim ve biraz kafayı bulalım"
"bence de"
birlikte alkollü restaurantlardan birine girdik ve ardı ardına değişik değişik alkol çeşitleri denedik
bazıları çok ağır bazıları ise hafiflerdi
"sence Karel'e kaba mı davrandım?"
"evet, dediğim doğru çıktı,resmen seni seviyor ve sen ona kötü davranıyorsun, aslında onun bir suçu yok,sadece Kaan'a sinirlendi,bu kadar"
"neden hep hata bende? Neyi yanlış yapıyorum"
"çünkü ilk defa böyle hissediyorsun ve kafan karışıyor,ona bağlanmak istemiyorsun,bağlanırsan sonu iyi bitmeyecek,bundan korkuyorsun ve onun kalbini kırarak kendinden uzaklaştırmaya çalışıyorsun"
bir şey demeden önümdeki bardağı kafama diktim
"Karel'i tanıyorum,sana herkese baktığı gibi bakmıyor bir kere, farklı bakıyor, bildiğin sana aşık"
bu gerçekten tehlikeliydi
hem de çok
böyle bir şeyin olmaması gerekiyordu
birbirimize karşı bir şeyler hissetmememiz gerekiyordu
"hadi kalkalım artık"dedi
"kalkalım"•••
eve geldiğimizde Karel'i göreceğim için gergindim
onun bana karşı bir şeyler hissetmedi düşüncesi beni oldukça geriyordu
"ay benim ufacık bir işim vardı sen geç eve,ben bir 15 dakikaya gelicem"dedi Asya
evin bahçe kapısının oradaydık bu yüzden bende bahçe kapısından eve girdim
ev karanlıktı ve kimse yoktu
bende tam merdivenlere doğru giderken arkamdan bir adım sesi geldi
hızla arkama dönünce Karel'i gördüm
elinde pastayla öylece bana bakıyordu
pastaya baktığımda karanlıktan üzerinde ne olduğunu göremiyordum
Karel ışığı açınca pastayı gördüm
bunu yapmış olamazdı
Karel bana bunu yapmış olamazdı
pastanın üzerinde Barbie logosu vardı"bide Bade'nin doğum günün de Barbie'li pasta yaptırmışlardı,benim doğum günümü hiç kutlamazlarken..."
"üfle"dedi ve önüme gelen saçlarımı arkaya doğru attı
yavaşça pastaya doğru eğilip üfledim
"bu,bu çok..."
konuşamıyordum bile!
"güzel"dedim
"bu pasta üvey kız kardeşinin pastasını isteyen küçük Eflan'a, seninle hâlâ küsüm"
pastayı elinden alıp tezgaha koydum ve ona sarıldım
"bu benim için çok özel bir şey Karel"
"sana bir de hediyem var,pardon küçük Eflan'a"
tezgahın üzerinden hediye kutusunu aldı ve bana uzattı
kutuyu elinden alıp özenle açtım
bu gördüğüm şey birkaç dakikadır akmasın diye zor tuttuğum göz yaşlarımı akıtmaya yetmişti
bana kar küresi almıştı ve içinde istediğim gibi balerin vardı"bir keresinde üvey annem onlara hediye almıştı öylesine,Bade'ye yani üvey kardeşime çok güzel bir kar küresi almıştı,hiç unutmam böyle içinde balerin vardı, tuşa basınca bir şarkı çalıyordu ve balerin dönüyordu,o hediyeyi çok beğenmiştim"
"niye ağlıyorsun,ağlama"dedi ve göz yaşlarımı sildi
göz yaşlarım akarken ona gülümsedim ve kar küresini elime alıp tuşa bastım ve müziği çalmaya başladı
çalan müzik bile aynıydı
Bade elinde bu kar küresi ile evin içinde geziyordu sanki
ama bu kar küresi benimdi
artık benimdi
"hayatımda aldığım en güzel hediyeydi,çok teşekkür ederim,asla unutmayacağım bunu"
"pasta ve kar küresi ile ağlarken resmini çekmek istiyorum"
"ağlarken çirkinim bekle yüzümü yıka-"
"ağlarken de gülerken de kusarken de çok güzelsin Eflan"tamam,şuan net olarak rüyada falandım
çünkü bu gerçek olamazdı
bir insan bu kadar da düşünceli olamazdı!"hadi pastayı da tut"
tezgahta ki pastayı elime aldım ve kameraya doğru gülümsedim
ama hâlâ gözlerimden yaşlar akıyordukamerayı bırakıp bana doğru yaklaştı
"seninde kalbin hızlı hızlı atıyor mu?"dedi
"kalp bu bazen hızlı atar bazen yavaş"
"ne için hızlı atar peki?"
"heyecanlanınca falan"
elini kalbime götürdü
"peki sen şuan heyecanlı mısın yoksa kalbinin bu kadar hızlı atmasının başka bir sebebi mi var?"
bunu söylemesiyle kalbim daha da hızlandı
"sadece mutluyum başka bir sebebi yok"
"benim kalbim birtek seni görünce bu kadar hızlanıyor da ondan sordum"dedi gülerek
"aşıksın demek ki bana"
o sırada balkon kapısından sesler geldi ve Asya içeri girdi
"YETER BE BİR ÖPÜŞMEDİNİZ!"
"sen gelmeseydin öpüşecektik belki"dedi Karel
"tamam ben gidiyorum,ben hiç gelmemişim gibi devam edin siz"deyip bahçeye çıktı
"pasta ve hediyeler için tekrar teşekkür ederim"
"dediğim gibi sana değil küçük Eflan'a aldım, özür dilersen sana da bir şeyler alırım"
"bana bir şey alman için değil ama bugün sana kaba davrandığım için özür dilerim, sadece biraz sinirlenmiştim ve düşünmeden ağzıma geleni söyledim, üzgünüm"başka bir yere doğru yürüyünce trip attığını düşündüm ama elinde çiçekle geri döndü
"o zaman bu da sana"
kırmızı lale demetini bana uzattı
"Karel biraz daha bana bir şeyler vermeye devam edersen-"
"sana 'bir şeyler' vermeyi seviyorum"
omzuna vurdum
"sapıklaştın yine"
"hayır sen sapık anladın"dedi ve belimden tutup kendine doğru çekti
"öpmek istiyorum seni,napıcaz?"dedi
"öp"
"sonra pişman olursan"
"sonra olurum şuan öpüşmek istiyorum"ikimizde hızla birbirimizin dudaklarına mıknatıs gibi yapıştık(bu nasıl tabir cnm)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
Teen Fiction"görevim seni tutuklamaktı Karel ama ben sana çoktan aşık oldum." bir polis tutuklaması gereken katile aşık olabilir miydi? sırf onun için her şeyi göze alabilir miydi? Eflan almıştı,Karel için her şeyi göze almıştı... "ben hep sana aşıktım Eflan..."