Karel'in başarısız intihar girişimini patrona söylememiştim
hâlâ daha onu aradığımı zannediyordu
şuan Karel bir hastane yatağında yatıyordu ve bende yanında refakatçilik yapıyordum
ona baktığımda suratı bembeyazdı ve gözleri kapalıydı
kendimi birkaç dakikalığına onun yerine koydum
babam alkolik,kumarbaz olsa, ablamı babam yüzünden öldürseler,hiç arkadaşım olmasa ne yapardım?
muhtemelen bende onun gibi ablamı öldürenleri öldürürdüm ama intihar edemezdim işte,o cesaret bende yoktu,annemi intihardan kaybedip bende onun gibi intihar edemezdim
aslında intihar cesaret değil,korkaklıktı
annem de bu yüzden intihar etmişti zaten
korkaktı çünkü
küçücük bir kıza bakmaktan korkup intihar edecek kadar korkaktı
elimin üzerinde bir el hissedince irkildim
uyanmıştı
"hemşire uyanınca çağırın demişti"dedim ve odadan çıkıp hemşireyi çağırdım
odaya tekrar girdiğimizde yine aynı şekilde uzanıyordu
hâli çok kötüydü
"daha iyi misin Karel'cim"
kaşlarımı çattım
hemşire hastaya nasıl bu kadar samimi davranabiliyordu?
"iyiyim Özlem, teşekkür ederim"
"yemek yiyebilicek durumda mısın?"
"yemek yemek istemiyorum"
"bebek misin be?"dedim
"siz kız arkadaşı mısınız? Çok yakışıyorsunuz"
"evet"
"hayır"
NE EVETİ BE!
diye bağırmak yerine bir şey demedim belli ki kafası yerinde değildi
"Karel'cim seni birkaç hafta gözetim altında tutmamız gerekiyor"
"hayattayım işte niye gözetim altında olucam"
"bu gibi durumlarda bir hastanemiz var sizi oraya yönlendiricez"
"akıl hastanesi"dedi Karel
"ne akıl hastanesi ya?"dedim
"hanımefendi anlıyorum kız arkadaşısınız endişeleniyorsunuz ama bu bütün hastanelerde olan bir şey üzgünüm"
"ama akıl hastanesine gitmesi için deli falan olması gerekiyor,o deli değil ki"
"benim elimde olan bir şey değil maalesef"
"ben polisim onunla ilgilenirim akıl hastenesine falan gitmiyor kimse"
"ben nereden bilicem polis olduğunuzu"
işte o hayalini kurduğum an geldi!
cüzdanımı açıp polis kimliğimi gösterdim
"ne oldu yedin mi kapağı?"dedim
isminin Özlem olduğunu öğrendiğim kadın bana tuhaf tuhaf bakıp odadan çıktı
"bildiğin az önce benim için çabaladın"dedi ruhsuz bir sesle
"tanımadığım biri olsa da bunu yapardım"
"belki tanımadığın biri gerçekten deli?"
bir şey demedim ve tekrar yanına oturdum
"anneannem aradı mı yine?"
"aramaz mı? Sarhoş olduğunu söyledim"
"beni deli olarak görüyor musun?"
"hayır,seni korkak olarak görüyorum"
"o an ne düşünüyordum bilmiyorum,bir anlığına oldu,daha önce hiç intihar etmeyi düşünmemiştim, planlı değildi"
"bana kendini ispatlamaya çalışmana gerek yok ama ya ben gelmeseydim?"
"cesedim çürürdü"
"ne hissediyordun?"
"bana İtalya'da psikoloğumun verdiği ağır ilaçlar vardı onları içerken aklımda bir sürü şey vardı,biri de sendin"
kaşlarımı çattım
"ben ne alaka?"
o sırada telefonum çaldı, Karel'in anneannesi arıyordu
telefonu açtım
"alo Rosa, ayıldı mı Karel?"
kadın hâlâ adımı Rosa zannediyordu
"evet şuan biraz daha iyi gibi"
"ona verebilir misin telefonu?"
"tabi"
telefonu Karel'e uzattım
"iyiyim anneanne bir şey yok,tamam bir daha alkol almayacağım,tamam ilk biletle oraya dönücem,tamam anneanne şuan uykum var kapatıyorum"deyip kapattı ve bana verdi
"İtalya'ya mı gideceksin?"
"evet orada kalmam daha iyi olacak"
"bence de, hem aile evi yani başına bir şey gelmez"
"gelmez,korkma"dedi gülerek
birkaç dakika bir şey konuşmadık
"önünde ölsem ne yapardın"
"önümde ölen ilk kişi olmazdın ama intihardan öldüğün için muhtemelen çok ağlardım"
"bir katil için?"
"neden kendine katil diyip duruyorsun aptal mısın? Sende pislik katilleri öldürdün ve dünya 17 tane pislikten kurtuldu"
"beni tutuklayan sendin?"
"evet ama seni kurtaran da yine benim"
"ben şimdi sana hayatımı mı borçluyum?"
"galiba"
"ama ölmeyi zaten ben istiyordum"
"artık istiyor musun peki?"
kafasını iki yana salladı
"ne zaman gideceksin İtalya'ya?"
"ilk biletle"
yatakta doğruldu
o sırada yine telefonum çaldı, Çağatay arıyordu
derin bir nefes alıp açtım
"Eflan? Neredesin kaç gündür?"
"yeni mi aklınıza geldim Çağatay bey"
"Eflan sana bir soru sordum"
"katil arıyorum Çağatay"
"Patron bugün çok sinirli"
"peki"
"sen iyi misin Eflan,bir sıkıntı mı var?"
"hayır,şuan pek müsait değilim kapatıyorum"deyip aramayı kapattım
"kaç gündür bir kere bile aramadı şimdi bir de hesap soruyor utanmadan"dedim
"sevgilin mi?"
"evet"
"seviyor musun onu?"
"bilmiyorum ki, aslında hiç aşık olmadığım için bu duygu aşk mı bilmiyorum"
"hiç de aşık gibi konuşmuyordun telefonda"
"sinirliyim çünkü"
"seni hiç sinirli olmadığın bir zaman görmedim zaten"
"Aslan burcuyum çünkü"
"ben ne burcuyum bilmiyorum"dedi
"Akrep burcusun"dedim
"sen nereden biliyorsun?"
"elek elek seni aradım her bokunu biliyorum"
"benim her şeyimi bilmen hoşuma gidiyor"
bu sözü beni üzmüştü
çünkü daha önce hiç arkadaşı olmadığı için muhtemelen derdini anlattığı biri yoktu ablası dışında
"önünde ölen kimdi?"diye sordu
"annem"dedim
"neden öldü?"
"intihar etti"
"gözünün önünde?"
"evet"
"kaç yaşındaydın?"
"yeni doğmuştum muhtemelen iki günlük falandım"
"benim annem de 2 yaşındayken öldü,ortak bir yanımız var"
"ne güzel bir ortak yan ama"
"gerçi sen zaten biliyorsundur"
"evet biliyorum"
yine birkaç dakika konuşmadık
"benimle İtalya'ya gelmek ister misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
Teen Fiction"görevim seni tutuklamaktı Karel ama ben sana çoktan aşık oldum." bir polis tutuklaması gereken katile aşık olabilir miydi? sırf onun için her şeyi göze alabilir miydi? Eflan almıştı,Karel için her şeyi göze almıştı... "ben hep sana aşıktım Eflan..."