23

874 61 20
                                    

Hamakta uzanmış şarkı dinliyordum. Sabah ciddi yorulmuştum, Oğuzhan sırtına almasaydı herhalde bayılacaktım.

Bazıları mutfakta, Necip'le Nur balayına çıkmış gibi sürekli birliktelerdi. Hayır canım kıskanmıyoruz tabii ki. Sonuçta biz de sevdiceğimize sarılıyoruz, yakın temasa geçiyoruz...

Arkada kıyamet kopuyordu resmen. Bir anda evden bağırma sesleri gelmeye başlayınca korktum. Eve gidene kadar türlü türlü senaryolar yazıyordum.

Eve girince köşede gülmekten ölen Dorukhan ve diğerleri vardı. Kapıdaysa saçları köpüklü Olcay abi.

"Oğlum bana sebep verin, sizi öldürmeyim lan!"

"Ne oluyor abi, bu ne hal?"

"Bu üç şerefsiz ben duş alırken kombinin ayarlarıyla oynayıp önce beni bir güzel haşlıyorlar sonra da buz gibi suyla donduruyorlar."

"Bu da yapılmaz ama ya. Adama duşta bari rahat verin be."

Olcay abinin gözüne girmenin tam sırasıydı ve ben bunu büyük bir başarıyla gerçekleştirecektim.

"Yook onlar gerizekalı anlamaz. Yemeği hazırlayın lan ben duştan çıkana kadar. Lütfiye gel de kafamı yıkayalım."

"Abi biz gelmiyoruz üst kata. Siz takılın rahat rahat." Dorukhan ne pis adamsın cidden.

Yastığı tuttuğu gibi fırlattı. Lütfiye abla onu çekiştirerek banyoya soktu.

"Tam bir satıcısın. Hemen Olcay'ın tarafına geçtin."

Güldüm, geri yerime gidecektim ama Oğuzhan koşmaya başlayınca şaşırıp onu izledim. Ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Benim yerime geçip yattı. Bir de çocuk gibi dil çıkarıyor ya.

Ben de yavaş yavaş bahçeye yürüdüm. Çimenlere uzanacaktım ama üzerime böcek gelirse kıyamet kopardı. Böcekten korkmuyordum, benden uzak olduğu sürece sorun yok. Ama bana yaklaşınca biraz bağırmaya ve zıplamaya başlıyordum.

Ama iki hayvan var kii kriz bile geçirtir. Birisi kanatlı, zehirli oku olan, bir sokuşta insanı öldürebilecek olan arı.

Diğeriyse ismini söylerken bile kaşınmaya başladığım sekiz bacaklı şey. Onu anlatmak bile istemiyorum ama görmek bile benim için büyük tehlike arz ediyordu.

Oğuzhan'a baktım, beni izliyordu. Ona baktığımı görünce gülümsedi. Ben de aynı şekilde karşılık verdim.

"Rahat mı?"

Kafasını salladı. Ordan dönünce ben ayarlamıştım orayı. Oğuzhan hakkında yeni bir şey fark ettim. Ben bu çocuğa çok fazla tolerans gösteriyordum. Cenk olsaydı Oğuzhan'ın yerinde... Sanırım şu an kavga ediyorduk.

"Gelmek ister misin?"

Yanına mı çağırıyordu, yoksa ben gidince kalkacak mıydı anlamamıştım.

"Yok sen yat. Ben salıncağa bineceğim."

"O salıncak çocuklar için."

"Evde çocuk olmadığına göre?"

***

"Oğuzhan diğerleri görmeden çıkar beni burdan!" Fısıltılı olarak bağırmıştım. Garip bir tabir ama hem fısıldayıp hem de bağırmıştım.

Salıncakta bir süre sallandıktan sonra kalkmak istemiştim ama popom sıkışmıştı ve kalkamıyordum.

"Gülme çıkar beni." Uzun süre dalga geçeceğe benziyordu. Kabul komikti. Oğuzhan salıncağın arkasını tutup çekmeye başladı ben de çırpınıyordum.

Pillow |°• Oğuzhan Özyakup •°|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin