48

153 35 31
                                    

Yediğim dondurmanın paketini diğerlerinin yanına attım. Depresyona girmiş bulunmaktayım. İki gün önce Oğuzhan'dan ayrılmıştım. O günden beri ne aramış ne sormuştu. Başlarda barışacağız diye umsam da şu an hiçbir umudum kalmamıştı.

Oğuzhan ayrılmak istemişti ve benim ondan ayrılmamı sağlamıştı. Zekiceydi, kendi ayrılamazdı benden. Tanıyordum onu artık. Eceler gelmek istese de reddetmiştim. Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı sadece. Atlatırdım en kısa zamanda. Baktım olmuyor İzmir'e gider kafa dinlerdim. Ailemi de görmüş olurdum.

Geçirdiğimiz bir buçuk yılda birbirimizin ailesiyle tanışmıştık. Hatta ailelerimiz de telefon üzerinden tanışmıştı. Annelerimiz iyi anlaşmış, bizden habersiz de telefonda görüşmeye devam ediyorlardı.

Şimdiyse hepsi çöp olmuştu. Geriye kalan koca bir sıfırdan farksızdı. Artık ağlamıyordum. Bu konu hakkındaki duygularımı sıfırlamaya çalışıyordum sadece. Herkes hakettiği değeri görecekti. Toplu buluşmalara da artık gitmeyi bırakacaktım. Biz artık iletişimimize devam edemezdik çünkü. Onu bilmiyorum ama ben yapamazdım. Çünkü zaman geçecekti ve hayatımıza başka insanlar girecekti. Ben Oğuzhan'ı başkasıyla görmeye dayanabileceğimi sanmıyorum.

Çalan telefonumu elime aldım. "Ne var yine ya?" dedim Nur ismini görünce. "Efendim Nur?" dedim.

"Aşkım nasılsın ya?" dedi gülerek. Kaşlarımı çattım. "Sence nasılım Nur?" dedim onu tersleyerek. "Kızma hemen. Moralini yükseltmeye çalışıyorum." dedi o da üzgün bir sesle.

"Moralim düzgün zaten benim." dedim yalan söylediğimi sanki Nur bilmiyormuş gibi. "Ben de Madonna." dediğinde güldüm. "Ya bize gelirsin ya da biz gelip evinin altını üstüne getiririz." dedi.

"Gelebilirsiniz." dedim umursamadan. "Aşkım. Dürüst olacağım. Oğuzhan senin evine geliyormuş. Karşılaşmak istemezsin diye düşündüm. O yüzden gel bize dedim sana." dediğinde ayağa kalktım hızla. "Kapat geliyorum." dedim.

Hızlıca üzerime ceketimi çekip çıktım evden. Yarım saat sonra Nur ve Necip'in evine gelmiştim. İçeride Lütfiye ablalar da vardı. "Hoşgeldin bebeğim." dedi Şermin abla. Oğuzhan'la ayrıldığımızdan beri hiçbir tavrı değişmemişti bana karşı.

En büyük o muydu bilmiyorum ama çok büyüktü.

"Kızım bu ne ya? Kalk bir giyin, bir makyaj yap. Kendine gel." dedi Ece. O kadar mı bitmişim ben. "Böyle mutluyum ben." deyip kestirip atmak istemiştim. Hâlâ ısrar ediyorlardı. "Şimdi kalkıp bize izin vermezsen Oğuzhan'ı ararım. Nur evi kilitledi, kaçamazsın da." dedi Şermin abla.

"Beni neden zorluyorsunuz? Ben zaten yeterince üzgünüm. Bir de siz üzün beni tamam mı?" dedim. Duygu sömürüsü işe yarardı hep. "Yemezler gülüm. Biz sen ne dersen yapıyoruz. Sende sıra." dedi Ece.

Oflayarak ayağa kalktım. "Ne giyeceğim?" dedim kızlara döndüğümde.

*
Yaklaşık bir saatte evrim geçirmiştim. Üzerime tam oturan beyaz, fırfırlı elbise inanılmaz hoş görünüyordu. Yüzüme de soft bir makyaj yapmışlardı. Saçlarımı dalgalandırıp bırakmışlardı.

Aynadaki görüntümü gerçekten beğenmiştim. "Rahatladınız mı şimdi?" dedim onlara bakarken. Hepsi gülümseyerek bana bakıyordu. "Özlemişiz seni böyle görmeyi." dedi Ece.

"Salona geçebilir miyiz artık?" dedim. Hepsi onaylayınca salona geçmiştik. Sadece televizyon izlemek için beni böyle hazırladıklarına inanamıyorum. Sanki düğüne gideceğim.

Televizyon izlerken Şermin ablanın telefonu çalmıştı. Ayağa fırlayıp "Nerede şimdi?" dedi endişeli bir şekilde. Ben de merak etmiştim. "Bayıldı mı?!" diye bağırdı bu sefer. Korkuyordum artık. Umarım düşündüğüm kişi değildir. "Hemen geliyorum." dedi telefonu kapatıp.

Pillow |°• Oğuzhan Özyakup •°|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin