11

956 58 3
                                    

Paylaştığı konumun önünde dikiliyordum. İçeri girip 6. kahvemi içecektim birazdan. Lahmacun yediğimiz günün sonu gibi olmaz inşallah.

İçeri girip masalara baktım. Oğuzhan köşede camdan dışarı bakıyordu. Yanına doğru ilerleyip, karşısına oturdum. Hemen bana döndü.

Hafif bir tebessüm edip "Hoşgeldin" dedi. Bir kere daha pişman oldum o tepkim yüzünden. "Nasılsın?" dedim hiç beklemeden. O da bana "Asıl sen nasılsın? Üç günde üzerinden tır geçmişe dönmüşsün. Ne bu hırs da bu kadar zorluyorsun kendini?"

"Ben zorlamıyorum ki. Üstler... Ama az kaldı rahatlayacağım."

"Neye az kaldı, istifa mı edeceksin?"

"Kendi ofisimi açacağım. Stajımı burada yapmıştım. Çalışmaya da buradan devam edeyim dedim. Bin pişman oldum. Biraz çevrem olsun açacağım ofisimi diye bekledim."

Ben anlatıyorum ama bu çocuk benim mesleğimi bile bilmiyor ki.

"Tek mi açacaksın? Zorlamaz mı?"

"Bir arkadaşım var. İç mimar o da. Onunla birlikte planlamıştık. Ben uzun bir süre mimar olmayı istedim son sene vazgeçmiştim. O da bir üst sınıfımdı. İç mimarlık tutturmuştu. Beni de o yönlendirdi tekrar. Sebebi de mimarlık matematiği dersinden kalmış. Onun geçmesine yardım edecekmişim. İmza yetkisi yok, onun yerine ben atacakmışım. Projelerini de ben çizecekmişim."

Gülmüştü, rutin haline geldiği için o gülünce ben de güldüm.

"Sonuçsa dediği her şey oldu. Aynı üniversiteyi kazandım. Dediği gibi de oldu. Bir yıl boyunca bana çizdirmişti yavşak."

Son dediğime iyice kahkaha attı.

"Ay neyse lütfen daha fazla iş konuşmayalım."

Garson gelince siparişleri vermiştik. Doğrusu ben Oğuzhan'a bırakmıştım. Buranın devamlı müşterisiymiş. Ne önerirse güzeldir diye düşündüm.

"Sen neler yapıyorsun?"

"Ben aynı ya. Top peşinde koşup duruyorum."

Siparişlerimiz de gelmişti hemen. Önümdeki kekin tadına bakar bakmaz Oğuzhan'a döndüm. Aşırı iyiydi!

"Sen burayı nasıl keşfettin ya? Harika bunlar."

Kahvesi de keki de inanılmaz güzeldi. Starbucks bak işine kardeşim.

Güldü. Biraz daha sohbet ettikten sonra lavaboya gitti. Telefonunu masada bırakmıştı ve hiç durmadan çalıyordu. Şermin✌🏻💘 diye biri arıyordu. Kaydetme şekline bakılırsa çok samimi olduğu biriydi.

Telefon kapanınca mesaj atmıştı. Direkt ekranda belirince ne yazdığını görmüştüm. "Aşkım nerdesin elli kere aradım?"

Aşkım mı?

Neden mal gibi hissediyorum? Telefonu boş vermeye çalıştım. Ama hâlâ çalıyordu. Bozulmuştum, sebebini anlamasam da bozulmuştum. Oğuzhan gelmişti. "Biri aradı seni." sesim niye bu kadar sert çıktı?

Telefonunu eline aldı. Hemen gülmüştü. Demek ki önemli biri onun için. Ne demek önemli biri? Aşkım diyor sevgilisi işte. Oğuzhan telefonuyla uğraşmaya başladı.

Kekimi yemiştim. Kahvemin de çoğu bitmişti zaten. "Hadi kalkalım." dedim. Telefondan kafasını kaldırıp bana baktı. "Daha kahven bitmemiş ama."

"Bugünkü altıncı kahvem."

Gözlerini kocaman açıp bana baktı. "Ne demek altıncı?"

"Altıncı işte. Ne, ne demek?"

Pillow |°• Oğuzhan Özyakup •°|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin