19

872 52 5
                                    

"Daha çok var mı?"

Belki yüzüncü olacaktı bu soruşum. Cenk derin bir nefes alıp dikiz aynasından bana baktı. "Atarım seni aşağı."

"Sıkıldım."

"Bana ne oğlum bana ne."

"Ece de uyuyor. Uyandırayım mı?"

"Ulan sus sen de uyu yeter. Bir sen bir ben uyanığız."

Oğuzhan ve Ece uyuyordu. Ama benim uykum yoktu. Sıkılmıştım. "Cenk uyumak ister misin?"

Dikiz aynasından bana baktı tekrar. "Ben süreyim sen uyu. Çok sıkıldım. "

Arabayı sağa yaklaştırıp durdu. Ön koltuktan inip kapımı açtı. Ben de öne geçtim. Oğuzhan'a baktım kısa bir an. Ece, kendi üstüne hırkasını örtmüştü. Araba soğuk değildi ama uyuduğu için üşüyebilirdi. Cenk'ten arkadaki hırkamı istedim.

Klimayı açarsam ben pişerdim. Cenk'in verdiği hırkayı Oğuzhan'ın üstüne örttüm. Uyurken kusursuz görünüyordu. Arkadan Cenk beni izlediği için çok inceleyemeden yerime oturdum. "Oğuzhan iyi çocuk ya."

Dikiz aynasından ben Cenk'e baktım bu sefer, yine sırıtıyordu. Ne dememi bekliyordu bilmiyorum ama az çok tahmin edebiliyorum ne için öyle dediğini. 

"Öyledir."

"Kızım sen hâlâ bir şey hissetmiyor musun bu çocuğa karşı?"

Oğuzhan'a baktım.

"Sonra baş başa konuşuruz bunları Cenk."

Uyanırsa rezil olmak istemem. Cenk'in arkadaşı olmasaydı ilk söyleyeceğim insanlardan biri de Cenk olurdu. Ne kadar birbirimizi terslesek de abi-kardeştik biz. Kimse yokken benim için o vardı.

"Nasıl yani?"

Güldüm. "Lan! Ciddi misin?"  O da gülüyordu. Ciddiyim Cenk ciddiyim.

***

"Ozzy, hadi kalk artık."

Mırıldandı, ne dediğini anlamadım. Beş dakikadır aynı şey oluyordu. Oğuzhan kalk diyordum. Ama o sürekli mırıldanıyordu. Suratına baktım, yüzündeki her şey özenle yerleştirilmişti sanki , özellikle gülünce oluşan gamzeleri... Bakanın bir daha bakası gelirdi. Elimi uzatıp dokunmak istedim. Saçları uyumasına rağmen bozulmamıştı. Cenk ve Ece çoktan çantaları kalacağımız yere taşımıştı. Tekrar Oğuzhan'a döndüm. Elimi kaldırıp yüzüne yaklaştırdım. İçimdeki bu dürtüyü durduramıyordum.

Tam dokunacağım sırada Oğuzhan gözlerini açtı. Ne olduğunu anlamasa da havadaki elimi gördü. "Geldik mi ya?"

Elini yumruk yapıp, bir bebek gibi gözünü kaşıyordu. Telefonumu takılı olduğu yerden çıkarıp Oğuzhan'a çevirdim. Güldüm hâlâ gözünü kaşıyordu. Hemen kamerayı açıp fotoğrafını çektim. "Hiç hoş değil, izinsiz fotoğrafımı çekmen."

Uykulu sesi... Anlatamıyorum bile, adamın her hali mükemmel.

"Çok tatlı duruyordun. Sileyim mi?"

Çöp kutusundan geri alırdım, bu fotoğrafları hayatta silmem. Duvar kağıdı bile yapmayı düşündüm iki dakika içinde , ne silmesi?

Güldü o da "Tatlı duruyorsam kalabilir." Ben de güldüm. Tam ağzını açtı tekrar bir şey diyecekken Dorukhan'ın, sert bir şekilde cama vurmasıyla yerimde zıpladım. Gerizekalı bu çocuk, yemin ediyorum salak bu. Kapımı açıp "Hadi abicim neyi bekliyorsunuz hâlâ?"

"Kalbime iniyordu gerizekalı." deyip vurmaya çalıştım ama Dorukhan bu, kapıyı kapatıp kaçtı. Oğuzhan yine güldü "Hadi inelim." dedi. İnip Dorukhan'ın peşinden koştum. Sağlam bir şaplağı hak etmişti. Arkası dönükken zıplayıp ensesine sağlam bir tane geçirdim. Bayağı ses çıkmıştı ve bu beni çok mutlu etti. Elini ensesine atıp bana döndü hemen. "Kızım ne yapıyorsun ya?"

Pillow |°• Oğuzhan Özyakup •°|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin