20

870 52 5
                                    

"Sus Cenk, haksızsın."

Cenk'le yine kavga ediyorduk ama Ece, Cenk'i susturmuştu. Tek fark bu sefer ikimiz de çok ciddiydik ve Ece araya girmeseydi birbirimizi kıracaktık.

"Şaka da yapmayalım bundan sonra, hatta ağzımızı açmayalım!"

Hâlâ şaka deyip üste çıkmaya çalışıyordu. Hiçbir şakasına tepki vermem, sadece onun değil diğerlerinin de yaptığı hiçbir şaka benim için sorun değil. Çünkü ben de yapıyorum onlara ama bazı şakalar her zaman yapılmaz. Oğuzhan konusunda istediği şakayı yapsın ama onun yanında değil. Seviyorum ama hemen öğrenmesini istemiyorum. Her şeyin bir sırası var.

"Hâlâ şaka diyorsun Cenk, hâlâ. Yapmaman için uyarıyorum yine aynı yere dönüyor olay. Tekken yap sorun yok diyorum ama sen illa Oğuzhan'ın yanında yapacaksın!"

"Bakın aranıza girmeyeyim diyorum diyorum ama yok, illa Lütfiye konuşacak. Koca koca insanlarsınız ya kendinize gelin biraz. Uzatmayın, tatile geldik tadımız kaçmasın."

"Ya bırak tadımız mı kaldı sanki."

Cenk konuşup odadan çıkmıştı. Hâlâ bana yüklüyor bütün olanları. Birazcık anlayışlı olsa hiçbir şey olmayacaktı. Ece'ye baktım. Hafif bir tebessüm edip göz kırptı. Sorun değil demekti bu.

Cenk'le daha önce de böyle kavgalarımız olmuştu. Mesela üniversitede günlerce uğraştığım projemin üzerine çay döktüğünde bir hafta küsmüştük. Ya da lisede arkadaşları için beni sattığı zaman çok büyük kavga etmiştik. Her zaman barışıyorduk ama yine de onunla böyle kavga etmeyi istemiyorum. O benim için tüm arkadaşlarımdan farklı. Daha önce de dediğim gibi o sadece bir arkadaş değil bir abi, bir kardeşti benim için.

Ben de kendi odama geçtim. Çantamı yerleştirmeyi düşünmüyordum zaten iki gün kalıp döneceğiz. Yatağa attım kendimi birkaç dakika sırtım dinlense iyi olacaktı. Yol uzun olmasa da yorucuydu. Bacaklarımı ve kollarımı iki yana açıp yayılmıştım koca yatağa. Şermin ablayla birlikte kalacaktık biz.

Ece ve Cenk bir odada, Olcay abi ve Lütfiye abla bir odada , aynı şekilde Nur ve Necip de birlikte kalacak; Şermin abla ve ben bir odada, Oğuzhan ve Dorukhan bir odada kalacaktı. Çiftler üst katta bekarlar alt katta kalacaktı , sebebini bilmiyordum ama mutfakla aynı katta olduğumuz için mutluyum.

Biri odanın kapısına vurarak izin istedi. Hemen sonra Dorukhan içeri girdi. Bana bakıp güldü "Birileri benim kankamı üzmüş galiba. Kim üzdü kız seni?"

Eşek ya beni de güldürdü. "Kimse üzmedi. Gelsene."

Gelip yatağın ucuna oturdu ben de karşısına oturup bağdaş kurdum. "Niye kavga ettiniz Cenk'le?" İlk defa ciddi görüyordum onu. Biraz tuhaf hissettirmişti. Oğuzhan'la ilgili sana en ufak bir şey söylesem direkt Oğuzhan'a yetiştirirsin be Doru'm. Ben seni çok iyi tanıdım. Beni seversin ama Ozzy'yi daha çok seversin.

"Önemli bir şey değil ya."

"Özel sanırım?" Sesi daha çok sorar gibiydi. Kafamı sallayıp onayladım onu. "Belki bir gün anlatırım." Güldü tekrar. "Bekliyorum ama üzülme. Cenk biraz değişik bir tip. Seni sevdiği için böyle yapıyor. "

"Biliyorum, ilk kavgamız değil."

Tekrar kavgalarımız geldi aklıma. Güldüm, Dorukhan'a anlatsam iyi olurdu. "Üniversite son sınıfım, bitirme projem kaldı. Teslim edip mezun olacağım artık. Bitirme ödevi ya biraz daha özen gösterdim. Günlerce uğraştım ama nasıl güzel gidiyordu. Cenk'in babasıyla benim babam arkadaşlar. Cenkler bize geldi ailecek. Eline çay bardağını almış projemin etrafında dönüp duruyor. Döküyormuş gibi yaptı, kızdım bir daha yaptı yine kızdım. Üçüncüye tekrar yapacakken bardak elinden bir kaydı. Bütün çay projenin üstüne döküldü."

Dorukhan'ın suratı ben anlattıkça şekilden şekile giriyordu. "Tabii ondan sonra ipler koptu. Cenk'le sözlü kavga ettik hâlâ özür dilemiyor. Kendini haklı çıkarmaya çalışıyordu. Ben de saçını tuttum çektim. O da benim saçımı çekti. Ayrıldığımız gibi yerden eşya bulup üstüne fırlatmaya başladım. Cenkler gidince de ağlaya ağlaya tekrar başladım projeye."

Gülmekten gözleri yaşarmıştı ve kıpkırmızı olmuştu. O gülünce ben de güldüm. Kapı yavaşça açıldı. Oğuzhan kafasını uzatmıştı kapıdan.

Onu görür görmez kalbim hızlanıyordu ve ben bu hissi çok seviyordum. "Yemek yiyeceğiz. Sizi bekliyoruz."

Dorukhan yastığımı alıp Oğuzhan'a fırlattı. Oğuzhan havada tutup geri fırlattı ama yastık Dorukhan'ın değil benim yüzüme çarpmıştı. Güldüğüm için yakalayamamıştım.

Kendimi geriye doğru atıp "Bu sahne bana bir yerden tanıdık geliyor." dedim. Oğuzhan da gülerek yanıma gelip ellerimi tuttu. Yavaşça çekerek tekrar oturur pozisyona getirdi.

Sakin ol kalbim sakin ol lütfen. Cenk belli edecek diye küstük ama kalbimin sesi Cenk'e bırakmadan halledecekti o işi.

"Hadi hadi yemek yiyeceğiz."

Dorukhan kendini benim yaptığım gibi yatağa bırakıp "Beni de kaldır hayatımın anlamı." dedi cilveli bir şekilde. Deli bu ya valla.

Oğuzhan yüzüne bile bakmadan çıktı odadan. "Kişiye özel muamele yapıyor it. Sen kaldırsana beni de."

Ayağa kalkıp ellerini tuttum. Tam kaldırmaya başlamıştım ki Oğuzhan'ın pat diye kapıyı açmasıyla çocuk elimden kayıp geri yattı. Kahkaha atmaya başladım, Dorukhan da öyle. Kalkıp Oğuzhan'ın yanına gitti. Ben de peşlerinden gidiyordum. Bahçedeki masaya koymuşlardı çatal,kaşığı.

Bahçeye çıkınca mutlu oldum çünkü bahçesi çok güzeldi. Bir tane salıncak vardı ve bir tane de hamak. Olcay abi yatsın diye herhalde. Bu düşünceme güldüm çünkü en son hamakta uzanırken Dorukhan hamağı koparmıştı.
Bahçenin biraz ilerisinde havuz vardı. Hava havuz için soğuk olmasa girerdik.
Bahçenin çimleri de yeni biçilmiş gibi hepsi aynı boydaydı. Gerçekten çok güzeldi burası.

Masaya döndüğümde Cenk de orada oturuyordu. Bana hiç bakmıyordu bile. Ben de gidip tam karşısına oturdum. Oğuzhan'dan uzaktaydım ama olsun bu sefer böyle olacak. Tatil boyu Cenk'le küs kalamam.

Ece'yle göz göze geldik. Ona göz kırpıp Cenk'e döndüm. Sürahi yanındaydı, "Su verir misin?" dedim gıcık bir sesle. Dönmedi bana. "Senin yanında su." dedim. Bana baktı "Kalk kendin al." Uyuz işte.

Kalktım onun yanında dolduracaktım suyumu. Suyu doldurdum ama işler biraz ters gidince dolu bardak Cenk'in üstüne boşaldı. Su döküldüğü gibi ayağa fırladı. "Bilerek olmadı. Elimden kaydı bardak." Bana inanmıyordu, en azından bakışları öyle diyordu.

Sürahinin kapağını açıyordu. Ne yapacak diye bakarken bütün sürahiyi başımdan aşağı döktü. O an sadece bakabildim ama sıra bana geçmişti. Tüm bunlar olurken Dorukhan'ın gülmesini duymazdan gelemedi Cenk. "Anırma lan." dedi.

Tam kola şişesinin kapağını açmıştım ki Lütfiye abla elimden alıp "Abartma abartma." dedi, haklıydı. Ama yapmadığımız şey değildi. Cenk benim üzerime soğuk çay dökmüştü ve şansa sular kesilmişti o gün. Tüm gün akşama kadar yapış yapış gezmiştim.

"Nur'la Necip nerde?"

"Harbiden nerede onlar? Geldiklerinden beri görmedim."

"Odalarına girdiler, bir daha da çıkmadılar."

Dorukhan'la Oğuzhan kendi aralarında fısıldaşıp gülmeye başladılar. Dorukhan'ın Oğuzhan'a, pisleşme, dediğini duydum. Yapan kişi Oğuzhan da olsa erkek muhabbeti her zaman aynıydı.

"Ben gideyim bir üzerimi değiştireyim, onları da çağırırım yemeğe."






☁️☁️☁️

Pillow |°• Oğuzhan Özyakup •°|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin