26

786 62 5
                                    

Tatilden döndükten sonra yoğun bir tempoya girmiştim. Efe ofisi bulmuş ve sözleşmeyi imzalamıştı. Biz de düzenlemeler için sürekli bir araya gelip çalışıyorduk. Efe'nin kız arkadaşı da bize yardım etmeye çalışıyordu. Her şey çok güzel gidiyordu. Ofis hem eve yakındı hem de her yerden ulaşımı kolaydı.

Biraz sonra ofise gidecektim yine. Eşyalarımızı yerleştiriyorduk artık. Kalem kutumu ve cetvellerimi alıp arabaya yerleştirdim. İş bilgisayarımı da alıp bagaja koydum. Diğer malzemeleri zaten getirmiştim.

Lisa'nın mamasını kabına koyduktan sonra evden çıktım. Yoldayken Efe'yi aradım. O daha erken gitmiş oraya. Ben uyanmamışımdır diye aramamış beni.

Oraya ulaşınca cam kapıdan süzdüm içeriyi. Gerçekten çok güzel olmuştu ve harika bir manzarası vardı. Deniz görüyordu, şehrin merkezindeydi ve sessizdi. Tek sorun biraz fazla yukarıda olmasıydı. Bilgisayarımı kendi masamın üzerine koyup, kurmaya başladım.

"Günaydın." dedi Efe. Elinde çayıyla masasına oturdu. Her şey tamamdı, sadece bugün getirdiğim eşyalarımı yerleştirecektim.

Minik şirketimiz adına da her şeyi halletmiştik. Efe'nin kız arkadaşı yazılımla uğraşıyordu. Sosyal medya üzerinden reklamımızı verecekti bugün.

"Yaptık be, helal olsun bize." yerime otururken söylendim. Güldü, "Daha önceden seni davet etmiştim, bunun için."  dedi.

"Müşteri topmam gerekiyordu. Kendimi tanıtıp, onları kendi tarafımıza çekmeliydik." Kafa sallayarak onayladı beni. Telefonum çalmaya başlayınca telefonuma uzandım. Cenk arıyordu.

"Efendim."

"Naber?"

"İyidir senden."

"Ben de iyi. Ece'nin telefonu çekmiyormuş ve senin de internetin kapalıymış. Onu açmanı söylüyor."

"Tamam, ben onu ararım."

Efe'ye bakıp Cenk, dedim. Kafasını salladı, o da telefonuyla oynuyordu.

Ece'yi internet üzerinden aradım, hemen açtı.

"Aşkım naber?"

"İyidir Ecoşum senden naber?"

"Ben de iyiyim. Şu salak telefona bir sey oldu. Normal arama yapmıyor, böyle arayabiliyorum sadece."

"Anladım."

"Şey diyecektim. Yerleştiniz mi, bir haftadır deli gibi meşgulsün."

"Bugün son şeyleri de getirdim. Burayı görmen lazım çok güzel oldu. Koskocaman bir oda düşün, ön tarafı sadece ca-"

"Düşün mü? İnsan davet eder ayol ."

Efe gülmüştü. Ben de güldüm.

"Bir dakika ortağıma sormam lazım." deyip kahkaha attım. Efe de gülüyordu.

"Gelsinler, diyor. Ne zaman gelirsin? Kızları da getir yanında."

"Bugün gelebilir miyiz aşk? İşleriniz başlamadan ziyaret edelim de sonra bir de bizimle uğraşmayın."

"Gel gel. Fark etmez."

"Tamam o zaman. Ben hazırlanıyorum, bana konum at."

Ofise bir daha baktım. Büyüktü, kocaman  ve kendi içinde üçe ayrılan bir oda gibiydi. Bizim masalarımız haricinde L koltuk ve önündeki sehpa-masa karışımı bir yer, kitaplıklar ve dekor için olan birkaç süs eşyası vardı. Bu kadar güzel bir yeri gerçekten çok aramıştı Efe. Ben sadece onun attığı yerlere güzel, demiştim.

Pillow |°• Oğuzhan Özyakup •°|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin