35

794 67 9
                                    

"Tamam Oğuzhan git artık." Oğuzhan sahaya gitmek için bizden önce çıkacaktı ama sürekli dönüp uyarı yapıyordu.

"Bak çok kalabalık alana girme. Zaten diğerleri yanında olacak. Yanına hırka falan al, üş-"

"Yeter artık, defol Oğuzhan!" Şermin ablanın bağırmasıyla gülmüştüm. Sabahtan beri aynı şeyleri tekrarlıyordu.

"Hadi Ozzy, git biz de hazırlanalım artık." Laftan anlamaz veletler gibi davranıyordu, Allah'tan tatlı olanlardandı.

Kapıya çıkıp tekrar arkasını dönecekti ki Şermin abla kapıyı kapattı. "Deli bu ya. Bir saat sonra biz de geçeceğiz ne bu tantana yani?"

Gülmeye devam ettim. Hoşuma gidiyordu beni düşünmesi. "Geç kız sen de içeri. Kızlar gelmeden giyinelim."

Dün gelirken yanımda giyeceklerimi de getirmiştim. Tekrar eve dönmekle uğraşmamak için. "Poşetin Oğuzhan'ın odasındaki dolabın önünde." O ne ara oraya gitti, kim getirdi onu da bilmiyorum.

Odaya girip kapıyı kapattım. Sapık Şermin abla dikizleyebilirdi. Şaka şaka, yapmazdı öyle bir şey.

Formamı giyip aynadan kendime baktım. Sonra arkamı dönüp aynadan sırtıma baktım. O. Özyakup, çok güzeldi çok.

Şortumu giyecekken kapı çaldı. Şermin abla ben bakarım diye bağırınca giyinmeye devam ettim. Odanın kapısını açıp yanlarına doğru gittim.

"Ta daaa!" Beğenmişlerdi ama asıl sürprizi görmemişlerdi daha. "Arkanı göster, arkanı." Şermin abla konuşunca arkamı dönüp numarayı ve ismi gösterdim.

***

Stada giriş yapmıştık sonunda. Stadın etrafı çok kalabalıktı. Efsane bir atmosfer vardı. İnsanlar tek bir amaç için bir araya gelmiş, coşkuyla bağırıyordu.

İçeri girdikten sonra Oğuzhan'ın stadyum turu yaptırırken gösterdiği yere geçtik. Saha çok güzeldi. Ortada yuvarlak perde gibi bir şey ve onu tutan adamlar vardı. Biraz sonra yüksek bir ıslık ve yuhlama sesi yükseldi. Rakip takımın oyuncuları ısınmak için sahaya çıkıyordu. Hemen sonrasında yüksek bir alkış sesi yayıldı yuvada. Bu sefer bizimkiler çıkıyordu. Oğuzhan dün gece uyumadan önce hepsini tanıtmıştı bana. Gülümseyerek onları izledim.

Oğuzhan da diğerlerinin yanındaydı. Isınma hareketleri yapıyorlardı. Ben onu izlerken Ece bir anda "Fotoğraf çekilelim." dedi. Arkadaki birinden rica edip poz vermemizi söyledi.

Beşimiz yan yana dikilip kartal pençesi yapmıştık ellerimizi. Birkaç tane de sarılarak çekilmiştik. En uçta Nur, onun yanında Ece, onun yanında ben, benim yanımda Şermin abla ve onun yanında da Lütfiye abla vardı. Ece anında paylaşmış ve bizi de etiketlemişti. Ben de paylaşıp çocuklara baktım. Gerçekten güçlü görünüyorlardı.

Topla paslaşıyorlardı. Oğuzhan çok havalı görünüyordu. Top ona havadan gelince sektirmeye başladı. Bir, iki, üç, dört...

Sesini duymasam da Cenk'in suratından, Oğuzhan'a bulaştığını fark ettim.

On dakika gibi bir süre sonra takımlar tek sıra halinde yanlarında çocuklarla tekrar sahaya çıktılar. İstiklal Marşı için hepimiz ayağa kalktık.

İstiklal marşı biter bitmez sahaya dizildiler. Hakem düdüğü çaldığı an üçlü çektik.

"BİR İKİ ÜÇ BEŞİKTAŞ BEŞİKTAŞ BEŞİKTAŞ!"

"Lay lay lay lay. Oooo Beşiktaaaaş."

***

"Bu maç burdan dönmez abi. Adamlar ilk yarı bitmeden iki gol attılar." dedi Şermin abla.

"Senin şansına be kızım. Maçı kazanıp gitmek ne sarardı?" dedi içli içli.

"Ya daha bitmedi. Ben güveniyorum, dönecek bu maç burdan. Bu maçı kaybedersek bir daha gelmem maça. İlk ve son olur. Düşünsenize ben varım diye kaybetmişiz."

"Gerizekalı mısın? Ne saçmalıyorsun cidden?"

"Şaka yaptım ya."

İlk yarı bitmiş oyuncular kulübelere dönmüştü. Biz de lavaboya gidip gelmiştik on beş dakika içinde.

İkinci yarı başladığında daha hırslı bir takım vardı sahada. Ama kesin konuşmak mümkün değildi...

***

Otoparkta Oğuzhan'ı bekliyorduk. Suratımda hiç silinmeyen bir gülümseme vardı. Maçı çevirmiştik. Hem de üç gol atıp değil dört gol atıp çevirmiştik. Olcay abi asist yapmıştı, Cenk iki gol atmış yetmemiş bir de asist yapmıştı.

Diger iki golü kimin attığını hatırlamıyorum ama çok ustaca atmıştı. Şermin abla direksiyonda, yanında ben oturuyordum. Oğuzhan sonunda gelmişti. Yanımdan geçerken suratıma bakıp tüm yorgunluğunu belli edecek bir gülümseme sundu bana.

Kapıyı açıp içeri attı kendini. Bu kadar yorulduğunu görünce ister istemez üzülmüştüm. Şermin abla evde iyi bak şu çocuğa ya.

"Tebrik ederim kuzum."

"Tebrikler Ozzy. Çok iyiydiniz."

"İlk yarıda o kadar dağılmasaydık ikinci yarı bu kadar yorulmazdık."

"Olsun çok iyiydiniz yine de. Eve gidince duşunu alıp uyu. Çay falan içmeyi bekleme." Kapalı gözlerini açıp güldü.

Şermin abla da güldü.

"Tamam anne. Dişlerimi de fırçalayabilir miyim?"

"İyi ya, ne yaparsan yap. Bir şey demiyorum." Gülmeye başlayınca ben de güldüm. Beni gıcık etmek için her yolu deniyordu.

"Yarın ne yapıyorsun? İşin yoksa dışarı çıkalım." Şermin ablayla anlık olarak gözlerimiz buluştu. İstemsizce yutkunup konuşmaya başladım.

"Yarın bir arkadaşla buluşacağım. İstersen akşam çıkalım dışarı."

"Tamam. Efe'yle mi çıkacaksın dışarı?"

Zorlama be çocuk, zorlama. Beş on dakikada halledip geleceğim bir iş zaten. Yalan söylerken zorlanıyorken bir de Şermin ablanın bildiğini bilmek daha çok geriyordu.

"Yok sen tanımıyorsun bunu. Eski şirketten bir arkadaş." Şermin ablanın elleri direksiyonu sıkıyordu. Gitmemi istemiyordu, Volkan'ı tanımadığı için tehlikeli olabileceğini düşünüyordu.

"Peki. Dikkat et kendine." Hissediyormuş gibi konuşuyordu. Şermin abla beni satmazsan bir daha asla açılmayacak bu konu.

"Ederim." diye mırıldanıp camdan dışarı bakmaya başladım. O aptal hâlâ neyi kanıtlamaya çalışıyordu, anlamıyorum. Onu ilk gördüğüm yerde yumruğu suratına basacağıma yemin etmiştim. Konuşmayı yumruğumla kapatmayı planlıyordum.

"Abla bunları bana niye attın?"

"Neyleri bebeğim?"

"Maçta fotoğraf çekilmişsiniz."

"Ayy pardon ya. Gruba atacaktım, sana atmışım."

"Aa ben bu Özyakup'u sahada sanıyordum. Tribünde miymiş?" deyip kahkaha attı. Arkadan çekilen fotoğrafımızdan bahsediyordu. Ben de gülüp "Kenardan seni temsil ettim. Olmuş mu?"

"Çok yakışmış. Hep temsil et sen, beni."

Yanaklarım yanmaya başlamıştı. Tekken falan az çok alışmıştım ama Şermin ablanın yanında ilk defa böyle bir şey yaşıyordum. Kafamı camdan çevirmeden mırıldandım.

"Utandın mı sen?" Şermin abla gitme ateşe körükle. Daha çok yandığımı hissediyorum.

"Utandı utandı." Gülerek konuşuyordu bir de. Sen bir manita yap göstereceğim ben sana.

☁️☁️☁️

@dizemora iyi ki doğdun balım 💫

Pillow |°• Oğuzhan Özyakup •°|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin