4

1.2K 70 1
                                    

Kapı zilinin arka arkaya iki kere çalması üzerine kapıya koşmuştum. Sözde sürpriz olacaktı, değil mi?
Oğuzhan da kapıya bakmak için gelmiş. Öğlen ben geldiğimde de o açmıştı kapıyı zaten. Hayır beklediğin biri falan varsa söyle de biz gitmeyelim kapıya.

"Siz mi verdiniz siparişi?"

"Evet evet, biz verdik."

Kurye telefona kod gelip gelmediğini sordu. Kodu söyleyip paketi elinden aldım. Mutfağa doğru giderken Oğuzhan bir pakete bir bana bakıyordu.

"Dışardan sipariş vermeyecektik?"

"Mutfağa gelip yapsaydın?"

"Yani cidden dışardan söylediniz? Olcay yemez. "

"Eşinden daha mı iyi biliyorsun? Çık önümden de soğumadan yiyelim."

Kola poşetini elimden alıp mutfağa girdi o da.

Mutfağın kapısından girecekken Olcay abiyle karşılaştık.

"Lahmacun mu yaptınız ya çok güzel kokuyor?"

Aynen abi bir saatte lahmacun yaptık.

"Sen hiç girme mutfağa Olcay abi, mutfak çok dağınık bir de sen fazlalık yapma şimdi. "

"Oğuzhan girdi, o fazlalık değil ben fazlalığım öyle mi? Şu andan itibaren sen beni, ben seni tanımıyorum. Hiç özür falan dilemeye de kalkma, sökmez bana."

Resmen kocaman adamı kırmıştım. İnanmıyorum ya. Gerizekalı gibi hissediyorum ve gereksiz bir vicdan azabı çekiyorum.

"Ay ben itiraf edeceğim. İçeri git abi sürpriz hazırlıyoruz. Oğuzhan gördü o yüzden içeri girebilir ama sen ve diğerleri bekleyeceksiniz. Şimdi lütfen salona geçer misin abicim?"

"Ne sürprizi? Ne yaptınız yemek, çok mu sevdiğim bir şey yaptınız?"

"Abi Allah rızası için geç artık şu salona."

Adam gitmiyor ya, delireceğim.

Tam ağzını tekrar açacaktı ki "Abi hadi ya lütfen." dedim.

Söyleyeceği şeyi de söylemeden gitti salona. Ben de elimdeki paketle mutfağa girdim. Ece yemekten sonra içeriz diye çay koyuyordu. Oğuzhan'la Lütfiye abla da masada oturmuş gülüşüyorlardı. Sanırım yemek söylediğimiz içindi.

Paketi masaya bırakıp konuşmaya başladım

"Biriniz bardakları hazırlayın biriniz de hazırladıklarımızı masaya getirsin ben de şunları tabaklayım. Hızlı olalım lütfen, Olcay abi durmuyor. Sürekli mutfağa girmek istiyor."

Lütfiye abla gülmüştü. Kocasının huyunu biliyordu tabii.

"Tamam o zaman ben masaya taşıyım şunları. Oğuzhan sen de bardak, çatal falan ayarla. Kızlar size bir şey söylemiyorum zaten siz işinizi biliyorsunuz."

Masanın üzerinde çok fazla şey yoktu zaten. Olanları kenara çektim ve kutuyu açmaya başladım. 28 tane lahmacun söylemiştik.

"Ece bir tane tabak verir misin? Biraz büyük olsun."

"Tabağa ne gerek var ya, zaten sarıp sarıp yeriz. Kutunun üstünde hazırlar dürüm yapar yeriz. Hiç uğraşmaya gerek yok. Hem bulaşık da çıkmasın boş yere. Ece sen üç tane ufak tabak ver de şu salatalardan koyalım."

Çok haklıydı. Tebrikler Özyakup gözüme girdin.

O bardakları tepsiye koyuyordu, ben de poşetteki salataları Ece'nin verdiği tabaklara koyuyordum. Ece de Lütfiye ablaya yardım etmeye başlayınca Oğuzhan'la tek kalmıştık mutfakta. Arada bir gelip masaya koyulacak şeyleri alıp geri gidiyorlardı.

"Kusura bakma, sabah yastığı o kadar sert atmayacaktım elimden kaçtı."

"Yastığı sert atmadın, beklemediğim için düştüm. Hem zaten ilk ben başlattım. Telefonu verseydin bir şey olmayacaktı aslında."

Güldü ve bana döndü. İkimiz de elimizdeki şeyleri bırakmış birbirimize bakıyorduk.

"Karadeniz inadı var kızım benim kanımda. Önce merak ettirdin sonra da 'bakma, bakmayacaksın, bakamazsın' diye kızmaya başladın."

Taklidimi yaparken sesini incelemişti. Ne gıcık adamsın be sen?

"Ay ne alakası var inatla. Demek ki görmemen gereken bir şey vardı."

Daha çok güldü. Başta çok soğuk dursa da güler yüzlü biri sanırım.

"Bakmayacaktım zaten. Suratını görmen lazımdı o an. Cidden çok komiktin. Şimdi de öyle. Ben Cenk'in telefonuna başka zaman bile bakmıyorum ki."

Ben ona bakarken o gülmeye devam ediyordu.

Ece içeri girdi ve kızmaya başladı.

"Cenk'e hak vermeye başlayacağım ya. Hadi millet sizi bekliyor, siz burda geçmişsiniz... hâlâ bakacağına getirsene şunları. Hadi Oğuzhan hadi sen de."

İkimize de çıkıştıktan sonra içeri geçti kendisi de. Ben kutuyu alıp Oğuzhan da tepsiyi alıp salona girdik.

Olcay abinin yüz ifadesi çok komikti.

"Ee sürprizi beğendiniz mi, Ece'nin sürprizi."

deyip Lütfiye ablaya baktım, ikimiz de kendimizi tutamayıp gülmeye başladık.

"Bak ya nasıl dalga geçiyorlar, hadi bunu anladım da sen niye buna uyuyorsun abla ya?"

Herkes yemeğe başlayınca biz de gülmeye son verip sandalyelerimize oturduk.

Olcay abi, kendinden önce Lütfiye ablaya hazırlıyordu. Gülümsetmişti bu beni.

Hanımcılık kazanacak...


☁️☁️☁️

Pillow |°• Oğuzhan Özyakup •°|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin