6| 'Rüyalar'

952 62 19
                                    

-4 Gün Sonra-

-İlahi Bakış Açısı-

"İstemiyorum Yusuf, eğer paran çoksa git yeni ev aç çok sevgili kız kardeşine de ailesine de! Ben kabul etmem evimde!"

Annesinin ısrarla söyleyip durduğu sözler genç adamın tam göğsünün altındaki organa acı diye çarpıp duruyordu. İnanmak istemiyordu annesinin bu kadar bencil olabildiğine. Sanki haftalardır onun güler yüzlü, melekten annesi gitmişte yerine gözünü kin bürümüş başka birisi gelmişti.

Yusuf anlam veremiyordu. Kardeşinin suçu neydi, babası annesini sevmeyip evlendikten iki yıl sonra terk ettiyse zavallı kardeşinin burada suçu neydi? Babasının asıl sevdiği kadının kızı olması mıydı? Halbuki babası annesini aldatmamıştı da, Yusuf doğduktan sonra oğluna ve yine annesine en iyi şekilde bakacağını söyleyip boşanmıştı ondan. Dediği gibi de ölene kadar hiçbir şeylerini eksik etmemişti fakat annesi hep nefret etmişti babasından.

Yıllar sonra doğan kızından da, daha evlendikten beş sene sonra ölen karısından da. Annesi bitmek bilmeyen bir nefretle bakmıştı hep onlara. Başlarda annesine hak verirdi. Babasının diğer eşinden olan kız kardeşini sevse de annesi üzülmesin diye onunla buluşmak istemezdi, çok sevsede onunla oyunlar oynamazdı. Gizli gizli saçlarını okşar, 'güzel kardeşim benim' derdi buluştuklarında. Ne olursa olsun annesinin mutsuzluğuna sebep olan her kimse uzak kalmaya çabalardı ondan.

Fakat artık hak veremiyordu Yusuf annesine. Babası iki sene önce vefat etmişti, ikinci eşi ise evlendiklerinden beş sene sonra zaten vefat etmişti. Bu nefreti neden bitmiyordu? Görmüyor muydu, kız kardeşi Yasemin iyice kolsuz kanatsız kalmıştı. Şimdi bir yaşındaki bebeği ve hasta kocasına bakmak için çırpınıp dururken kocasını kaybetmiş, bebeğinin babası için derinden bir acı duyuyordu.

Annesinin yaptığı şey artık gaddarlık değil miydi? Babası annesinden boşanıp gerçekten sevdiği o kadınla evlendiyse Yasemin'in suçu neydi? Dünyaya babasının kızı olarak gelmiş olması mıydı? Yusuf'a göre bunu hak etmiyordu kardeşi. Annesine rağmen senelerdir kız kardeşine de, hasta kocasının tedavisine de yetişmiş, minik yeğeni doğduğunda da onlara desteğine devam etmişti.

Şimdiyse Yasemin'in kocası vefat etmişken, Ankara'da minik bebeğiyle bir başına kalmışken nasıl bırakabilirdi kardeşini? Zavallı kız resmen sevdiği adamın, bebeğinin babasının ölümünü görmüştü bu yaşında, tek başına ve hastane köşelerinde. Fakat bu sefer sessiz kalmayacaktı Yusuf. Bu sefer annesinin bağırıp çağırmalarına, ona küsmesine bile aldanmayacaktı. Bu sefer susup kendi kendine düşünüp durarak beynine eziyet etmeyecekti.

Yapması gereken şey belliydi, kardeşini yanına alacak, onlara bakacaktı. Sinirden elleri titreyen annesine çatık kaşlarıyla bakıyorken kara gözleri alev alevdi.

"Neden? Neden bunu yapıyorsun hım? Anne ben anlayamıyorum yetmedi mi senelerdir beslediğin nefret? Babam seni kırmadan senden ayrıldı gitti, sana hiçbir zaman zarar vermedi, seni incitmekten korktu giderken, bana hiç baba yokluğunu hissettirmedi, Yasemin'den bir kere bile daha az sevmedi. Neden anne neden? Yasemin'in günahı ne? Tamam babamdan nefret ettin, ölmüş gitmiş karısından da senelerce nefret ettin, ettiğini buldu hak etti dedin arkasından, ona da bir şey demedim ama neden? Yasemin ne yaptı sana? Dün kızın kocası öldü, bir yaşındaki kızıyla bir başına kaldı başka şehirde. Kimsesi yok görmüyor musun? Onun günahı ne anne?"

Annesine sesini yükseltmemek için kendini sıkıyordu Yusuf. Onunla kavga etmek en çok nefret ettiği şeydi belki de. İsterdi ki kardeşine bu şehirde güzel bir ev tutup bebeğinin de kendisinin de tüm masraflarını karşılamak. Fakat senelerdir zaten hepsine bakarken bir de hasta kocasının tedavisine destek sağlarken hiç birikim yapamamış, bugünün geleceğini bilmeksizin ne kadar kazandıysa kardeşinin ailesine ve annesine harcamıştı. Bugünün geleceğini nereden bilebilirdi ki?

İstikametHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin