"Kim neyi öğreniyormuş?"
Rüstem abime şokla bakan Yusuf'tan çektim bakışlarımı. Bundan sonra yalnızsın dostum dercesine geri çekilmiştim. O ise tedirgince iç çekip gülmeye çalıştı. Eli ensesine gitmişti tam da suç üstü yakalanan çocuklar gibi.
"Hiç ya,"
Rüstem abim kapıyı çekip kısa merdivenlerden birkaç adımda inip yanımıza gelmişti. Eş zamanlı olarak sokak lambaları yanmıştı. "Söylesene Yusuf." Rüstem abim hafif çatılmış kaşlarıyla direttiğinde uydurmak için bir şeyler aradım beynimde.
Yusuf bana özür diler gibi bir bakış atıp Rüstem abime dönmüştü. "Tamam o zaman aslında saklardım ama dediğim gibi ne de olsa herkes öğrenecek." Gözlerim iricie açılmıştı şimdi. Neyden bahsediyordu? Gerçekten söyleyecek miydi daha ismi bile olmayan bir ilişki içinde olduğumuzu.
Ona, bunu yapma der gibi bakarken o omzunu silkip dudaklarını araladı. "Rabia geçen siz gittiğinizde bize geldiğinde gece altına kaçırmış Rüstem abi." Yusuf halime üzülürmüş gibi söylediğinde onu dikkatle dinleyen Rüstem abimin ve benim şaşkınlıktan nevrimiz dönmüştü.
Şokla Yusuf'a bakarken Rüstem abim bana döndü. Yusuf'a attığım inanamaz bakışlarımı hızlıca Rüstem abime çevirdim. "Ne? Ne bakıyovsun Vüstem abi yok öyle biv şey ya! Salak Kevem'in uyduvduğu biv yalandan başka biv şey değil bu!" Rüstem abim hâlâ şokla bakarken kendimi kanıtlamak ister gibi başımı hızlıca iki yanıma salladım.
"Gevçekten yalan Vüstem abi, Yusuf abim sadece dalga geçiyov yalan olduğunu bildiği için."
Rüstem abim sanki Yusuf'a abi dediğim için alttan alttan gururla gülüyordu şimdi. İkisi de az önceki ifadelerinden arınmıştı. Yusuf'un yüzünde huysuz bir ifade varken Rüstem abimde hoşnut bir ifade vardı.
Ben ise utançtan yanan yanaklarımla Yusuf'a kötü bakışlar atıyordum. Rüstem abim keyifle, "Neyse neyse, Kerem hep uydurur zaten böyle şeyle şeyler, hadi geçin içeriye siz ben de ekmek alıp geleyim." dedi. Huysuz Yusuf Rüstem abime kötü kötü bakmamak için kendini ifadesiz tutmaya çalışıyor gibiydi.
"Yok abi ben eve geçeyim, geç oldu za-"
Rüstem abim onun kolunu patpatlayıp lafını kesti. "Sizinkilerde bizde, Elif yemeğe davet etmişti, hadi geçin sizde." Ben huysuzca önden adımlarken arkamda kalan Yusuf'ta Rüstem abimi onaylayıp peşime düşmüştü. Zili çaldığımda ise tam yanıma duruyor, bana kötü bakışlar atıyordu yandan.
"Abi mi gerçekten, bu mudur?"
Bakkala giden Rüstem abime küçük bir bakış atıp kötü bakışlarımı Yusuf'a çevirdim tekrardan. "Evet abi, beğenmedin mi? Ben çişli oluyovsam sen de abisin işte," Kapıyı Amine açtığında Yusuf'un bir şey söylemesini beklemeden içeriye adımladım ve bize garip garip bakıp hoşgeldiniz diyen Amine'ye sarıldım.
"Sen de hoşgeldin Amine'm." Hitabım onun güzel yüzünde bir tebessüm açtırmıştı. "Ona gelen de Amine'm bana gelen de abi," Ben üstümdeki fazlalıklardan kurtulurken söylenen Yusuf'u duymazdan gelip başımı olumsuzca salladım ve seslerin yoğun geldiği mutfağa ilerledim.
Amine'nin kıkırtıları son anda kulağıma ilişmişti. Mutfakta ise sıcacık bir ortam vardı. Herkes yemek masasına yerleşmişti ve minik Serra Kerem'in kucağındaydı. Öyle tatlı görünüyordu ki onu bir baba gibi sarıp sarmalamışken, gülümseme kendiliğinden yayıldı dudaklarıma. "Ben geldim." Herkes bana döndüğünde herkese teker teker sarıldım. O sırada Amine geçip Kerem'in tam yanındaki yerine oturmuştu. Kendime makul bir yer bulmak için bakınırken arkamda varlığını hissettiğim beden ansızın kalbimin atışlarını hissettirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstikamet
Teen Fiction"Adın ne senin?" Genç kız heyecanla içi coşarken sırıtmamak için kendini sıkıyor, böyle olunca dudağının altındaki küçük, iç ısıtan gamzesi ortaya çıkıyordu. "Vabia, komisevim." Genç adam duyduğu güzel ses ve onu eğlendiren konuşmayla kendini gülmem...