4| 'Bu Kader Senindir'

1.5K 78 16
                                    

Bölüme geçmeden önce ülkemizde yaşanan felaketle ilgili birkaç şey yazacağım. Umarım hepiniz iyisinizdir, uzun süredir ne yazabildim ne de hayatıma normal devam edebildim. Bu gerçekten çok can yakıcıydı, evde oturup her şeye seyirci kalmakta, elimden bir şey gelmemesi de çok can yakıcıydı. Allah hepimize sabır versin, çok zor günler yaşadık. İnşallah tekrarı yaşanmaz, inşallah yaralarımızı en kısa sürede sararız. Ben hep buradayım, sadece konuşmak için bile olsa buradayım. Elimden gelen her desteği ihtiyacı olan herkese vermek isterim. Nasıl konuşacağımı bilmiyorum ama inşallah daha güzel günlere adımlarız bundan sonra. Olanlar için gerçekten çok üzgünüm. Aslında artık kitap yazamayacağımı düşünecek kadar kötü bir ruh hali içerisindeydim ve tüm kitaplarımı da yayından kaldırdım ek olarak. Yine de kendimi biraz daha iyi hissettiğimde bitirmem gerektiğine karar verip bölüm yazdım. Umarım beğenirsiniz, sağlıcakla kalın. Keyifli okumalar.

.







İstanbul'un kalabalık, telaş kokan, huzuru ve günümüz heyecanını birbirine katıp harmanlayan sokaklarından geçerken gözlerim kocaman açılmıştı. İçim kıpır kıpır olmuştu. Gözümün değdiği her yerde farklı bir atmosfer beni içine çekiyordu.

Mesela daha demin yaşlı bir amca görmüştüm, üzerinde Osmanlı devrini anımsatan ağır kıyafetleri ve kafasındaki fesiyle yürüyordu. Hatta ceketinin ön cebinden gümüş bir zincir bile sarkıyordu. Onun hemen ardında ise elinde son model telefonu ve gotik görüntüsüyle siyahlara bürünmüş genç bir kız görmüştüm. Onlardan apayrı bir noktada ise, tam bir İstanbul beyefendisi gibi giyinmiş bir amca sigarasını tüttürüyordu telaşsızca. Ön cebinde, sol göğsünün üzerinde ise bir karanfil vardı. Şimdi ise tüm bedenini garip ve ürkütücü dövmelerle kaplamış bir genç adam geçmişti gözlerimin önünden.

Hepsi karakterini dibine kadar görüntüsüyle dünyaya sunarken ben ağzım bir karış açık izliyordum. Bilemiyordum, belki de İstanbul'un tarih kokan sokakları beni sarhoş etmişti. Elbette her karakterden insan Bursa'da da vardı fakat İstanbul bir başkaydı. İstanbul bir derin hissettiriyordu her geldiğimde.

"O elindekini bitirmezsen seni ablana şikayet edeceğimi biliyorsun değil mi?"

Rüstem abimin azıcık tehditvâri, bolca dalga içeren sesi kulağıma değdiğinde aralık kalan dudaklarımı birbirine bastırıp ona döndüm. Evden çıkmadan önce heyecandan doğru dürüst kahvaltı yapmamıştım ve ablam da elime koca bir ekmek arası tutuşturmuştu.

Yemek yemeyi fazlaca severdim ama aklım bir karış havadayken aç olsam bile gözüm hiçbir şeyi görmezdi. Elimdeki ekmekten koca bir ısırık aldığımda Rüstem abimin kıkırdayışları kulağıma doldu. Ekmeğimi hızlıca yerken tekrardan dışarıya çevirdim bakışlarımı.

Gözlerim değişik giyimli her bireyin üzerinde gezinirken zihnimde hayat bulan hikayelere kapılarımı açıyordum. Uzun bir sürenin ardından ekmeğim bitmiş, üzerine yarım şişe meyve suyunu bitirmiştim. Şimdiyse kocaman merkezin ahşap görünümlü yapısıyla heyecanla bakışıyordum.

Ve Rabia Arslan emniyet merkezine teşrif etmiş bulunmakta...

-İLAHİ BAKIŞ AÇISI-

Elindeki telefonun ekranına düşünceyle bakan adam kendisine gönderilen mesajı defalarca kez yaptığı gibi bir kere daha okudu. Genç adamın zihninde dönüp duran cümleler içine oturan sıkıntıyı neredeyse gözle görülür bir hâle getirecekti.

Kara bakışları kederle yanıp tutuşuyor, her hâlükarda keskin ve kıvrak olan beyni bu durumda ona yardım etmek için bir şeyler sunamıyordu. Derince bir iç çekip cebinden sigara paketini çıkaran Yusuf sessizce ateşledi zehrini.

İstikametHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin