16| 'Hissiz Gözler'

622 51 10
                                    

"Muhtemelen medyadaki şarkının bölümle bir alakası yok ama ben onu dinleyerek yazdım siz de onunla okuyun lütfenn.:)"


-İlahi Bakış Açısı-

Gece yerini karamsar bir sabaha bıraktığında güneş yine ışıl ışıl doğdu. Pencerelerin kıyısından köşesinden içeriye sızdı ama o bir yalancı ilan edildi. Kimseyi ısıtmadı, aydınlığını kullanan bir yalancıydı sonbaharın ortasında.

Kocaman dünyanın ortasında bir küçük Rabia kalmıştı sanki. O böyle hissediyordu. Elinde bir kalem, boş sayfalara karalamalar yapıyordu. Çok ağlamanın ve uykusuzluğun mutlak bir getirisi varsa Rabia için o mide bulantısıydı.

Saatler önce ağlamayı ve düşünmeyi bırakmış, sadece önündeki kağıtlara karalıyordu manasız şeyleri. Bu lise zamanlarından kalma bir alışkanlığıydı. Kafa dağıtmak için seçtiği bu yöntem her zaman işe yaramışken bu gecenin sonunda da kurtarıcısı olmuştu.

Yusuf’un evinden apar topar çıktıktan sonra kısa sayılmayacak bir müddet evinde ağlamış, sonra acıyan ayağının derdiyle kendini doldurmak istemişti. Şimdiyse minik bir sızı vardı sadece ayağında. Kalbindeki acıyla kıyaslanamıyordu hiçbir acı.

Ve o kırgınlıklarla doluydu. Yusuf'a karşı bir şeyler hissettiğini içten içe hep biliyordu fakat hiç diline dökmemişti. Sadece bazen gecenin ilerleyen saatlerinde beyninde girilmesi yasak olan düşüncelerin arasına girdiğinde kabulleniyordu ve hemen sonra utanarak kaçıyordu.

Rabia hayaller kurardı, bana beni sevdiğini söylediğinde kendi hislerimden emin olurum diyordu, belki de içim içime sığmadığı bir an gözlerine bakarken kabullenirim diyordu. Hayalleri suya düşmüştü, onu sevdiğini böyle bir acıyla kabul etmek onu hayal kırıklığına uğratmıştı.

Gece gördüğü o saliselik görüntü zihninde kocaman bir yer kaplarken hisleri hayalet gibi çökmüştü ensesine. Kara bir bulut gününü aydınlatmak istemezcesine tepesindeydi.

Elindeki kalemi nafile bir çabayla kağıtlarda gezdirirken biraz sert bastırmış olacak ki kurşun kalemin ucu kırıldı, çizdiği şekil çirkin bir çizikle mahvoldu. Bu küçük şey zavallı kızın kızarık gözlerinin dolmasına neden oldu.

Zira galaksiyi karaladığını o an fark etmişti. Yusuf'un gözlerinde gördüğü yıldızları ve canlı evreni kağıda döktüğünü, lakin şimdi onu da çirkinleştirdiğini fark etmişti.

Gözünden akan bir damla yaşla eş zamanlı olarak şarja taktığı telefonu çalmaya başladı. Ekranda kuzeninin ismini gördüğünde içine derince bir nefes çekip kalemi bıraktı ve dolu gözlerini sildi.

Sadece ismini bile görmek kendini iyi hissettirmişti. Sertçe yutkunup telefonu eline aldı ve çağrıyı cevaplayıp kulağına dayadı.

"Vabia'm! Benim en sevdiğim kuzenim ne yapıyor? Uyandı mı bakalım? Bakkalın önündeyim, eve gelmeme son üç dakika! Kapıya çık benim için çirkin kız! Sana bol bol vişneli link aldım ve taptaze simitler vardı. Şansına kıymalı poğaça da vardı. Hepsinden aldım geliyorum."

Rabia duyduğu sesle burnunun sızladığını hissetti. Saatler sonra kendini sahipsiz hissetmekten bir nebze olsun kurtulmuştu. Kerem onun çocukluğuydu nihayetinde, burada bir başına kalmışken şimdi gelmiş olduğunu bilmek onu rahatlatmıştı.

İstikametHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin