Keskin bakışlar, derin süzüşler, arada seni oğluma alacağım sırıtışları, kısmen sıcak tebessümler ve bol bol meraklı bakışın ardından bana verilen kıymetlimin altını değiştirmek için insan dolu evin ilk katından ayrıldım.
Evin içini dağıtılan yemekleri yiyen kadınların sesi doldururken Amine'nin bana gösterdiği bir odaya girdim. Kendi aklında hesaplar yapıp elediği odaların sonunda beni Yusuf kokan odaya sokmasına şaşırmıştım. Şimdi ise elime verdiği ıslak mendil paketi, bir tane bebek bezi ve altına sermem için küçük battaniyeyle odanın ortasında duruyordum.
Her şeyin beyaz ve griyle bezenmiş olduğu odanın temiz ve ferah kokan atmosferinden kıymetlimin huysuzca homurdanmasıyla ayrıldım. Kıkırdayıp boynuna kocaman bir öpücük kondurdum. "Kendi kokundan zehivlendiysen demek." Tekrardan kıkırdayıp onu tek yatırabileceğim yere, yani yatağın ortasına bıraktım. Elimdeki küçük, pembe battaniyeyi serip üzerine yatırdım. Yasemin'in bebeğinin olmalıydı.
Büyük bir dikkatle kıymetlimin altını değiştiriyordum. "Büyüyünce seni vezil edeceğim Sevva'ya. Battaniyende kıymetlimin zehiv kokan bezini değiştivivdim diye." Sanki anlıyormuş gibi hırsla dudaklarından tükürükler saçarak bana çemkiren kıymetlime gülmeye devam ettim. Bugün fazla asabiydi. Ya da ileride iflah olmaz bir çapkın olacaktı. Kendi kendime başımı olumsuzca sallayıp güldüm.
Altını dikkatle değiştirdikten sonra eline oynayabileceği bir şeyler verip kafamdan kayan tülbenti boynuma doladım ve ameliyattan çıkmış bir cerrah gibi ellerim havada tuttuğum bezle ayrıldım odadan. Banyo olduğunu bildiğim yere ilerledim. Kadınların çoğu evi boşaltmış gibi görünüyordu.
Kullanılmış bezi dikkatlice bir kenara bırakıp ellerimi yıkadım. Eğlenceli olmaktan çok sıkıcı geçmişti bugünüm. Bir tane teyze tarafından konuşmam yüzünden dışlanmıştım. Kendisi yaşlı olduğu için onunla dalga geçtiğimi, dikkate almadığımı sanmıştı. Fakat beklenmedik olarak Amine ve Yasemin benim bile alışmış olduğum bu durumdan beni kurtarmıştı.
Özellikle Amine çok sinirlenmişti ben bu muameleye maruz kaldığımda. Sanırım o da benim gibi bir şekilde, hep bir yerlerde dışlandığı için bu kadar fazla tepki vermişti. Onunla iyi anlaşmıştım. Gün boyu o, ben ve Yasemin yapmıştık tüm işleri. Ve evet Nimet teyze ile de tanışmıştım, yani Yusuf'un annesi ile.
Yasemin'e karşı biraz masefeli olduğu dikkatimden kaçmamıştı fakat torunu Serra'yı bir dakika kucağından indirmiyordu. Kız geleli epey olmuştu fakat o sanki torununa yıllar sonra kavuşmuş gibi davranıyordu sabahtan beri. Garipti ama iyi kadındı. Bana ettiği iltifatlar epey samimi ve doğaldı. Biraz mahçup olmama neden olsada iyi anlaşmış olmamıza sevinmiştim. Ne de olsa Yusuf ve Amine ile olan ilk tanışmalarım birer fiyaskodan ibaretti. Yasemin ve Nimet teyzeyle doğru dürüst bir başlangıç yapmak güzel hissettirmişti.
Derin bir nefes alıp aynadan kızaran yüzüme baktım. Sıcaktan ve koşuşturmaktan kızarmıştım biraz. Islak ellerimle boynumu nemlendirip ellerimi kuruladım ve salık, dalgalı saçlarımı tülbentin altından kurtardım.
Ellerimle yüzümü biraz havalandırıp çıktım odadan. Aşağıdaki seslerin mâkul derecede azaldığını fark ettim. Hızlıca Yusuf'un odasına adımladım. Aralık kapıdan duyduğum seslerle ise olduğum yerde kalıp içeriye baktım.
Gördüklerim dudaklarımın kıvrılmasına ve içimin ısınmasına neden oldu. Yatağına uzanmış, karnına oturttuğu Ertuğrul'la kıkırdayarak oynayan Yusuf kesinlikle ölmeden önce görülmesi gereken harika bir manzaradan başka bir şey değildi.
Dudaklarındaki o iç ısıtan gülüş, kara gözlerinde ışıldayan yıldızlar, sert çehresinin gülmekten yumuşayan hatları, alnına dökülen kuzguni saçları ve kıkırtılarının kıymetlimin sesine karışan tınısı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstikamet
Teen Fiction"Adın ne senin?" Genç kız heyecanla içi coşarken sırıtmamak için kendini sıkıyor, böyle olunca dudağının altındaki küçük, iç ısıtan gamzesi ortaya çıkıyordu. "Vabia, komisevim." Genç adam duyduğu güzel ses ve onu eğlendiren konuşmayla kendini gülmem...