1|Ateşdağlı

19.7K 132 8
                                    

Oy veren, yorum yapan parmaklarınız şimdiden dert görmesin.

Desteklerinizi bekliyorum.♡

●●●

Her koyun kendi bacağından asılır atasözünü bilemeyecek kadar cahil olan, bir avuçtan fazla insan müsveddesiyle aynı mahallede yaşamaktaydım.

"Bakın bakın zihniyetlerine koyduklarım ! Gözünüz gönlünüz açılsın."

Sözlerimin ardından kınayıca bakışlar atan ve utanmadan terbiyemi sorgulayan kadınlara karşı üfledim ağzımdaki dumanı. Çektikleri oksijeni kirletmek isteyecek kadar haz etmiyordum onlardan.

"Bas git sokağımızdan edepsiz !"

Şükran'ın hiddetine karşlık son bir nefes daha çektim zehirli dumandan.
Ayağımın önüne attığım izmaritin üstüne bastım. Gözlerimi üç kadının üstünde gezdirirken ezdim ciğer tahribatımı.

"Sokağınıza sokayım," dedikten sonra zırıldamaya başlayan kadınların yanından başım dik ayrıldım.

Bunlarla uğraşmak günlük rutinimin bir parçasıydı. Gözlerini bana diker, ısrarla gel belamız ol derlerdi. Sözlerini, bakışlarını ve tavırlarını zerre siklemediğim insanların ısrarlarına karşılık hadlerini bildirirdim. Geceden kalma yorgunluğum hafiflerdi.

Sunturlu Mahallesinin tenha sokağındaki köhne evime kısa bir bakış atıktan sonra, paslı bahçe kapısından içeri girdim. Siyah, deri sırt çantamın ön cebinden çıkarttığım anahtarı bir kaç başarısız denemenin ardından kapı kilidine taktım. İki defa çevirdikten sonra anahtarı kilitten çıkartıp içeri girdim.Rengi solmuş pufa oturduktan sonra sırtımı duvara yasladım. Çalıştığım bar gece boyu doluydu ve müziğin sesi beynimi sikecek kadar yüksekti. Bunun sonucunda kafam kazan gibi olmuştu.

Parmaklarımı şakaklarıma yerleştirdikten sonra rahatlamak adına masaj yaptım. Fakat sonuç, kazanın içini çay kaşığıyla karıştırmakla eş değerdi.

Ayakkabılarımı çıkarttıktan sonra oturduğum yerden kalktım. Arada bulanıklaşan görüşüm eşliğinde salondan içeri girdim.

"Uyan lan kuş beyinli ! Götünü sikseler ruhun duymayacak."

Gür sesimin ardından, bedenimi kanepeye attım. Karşı kanepede camış gibi uyuyan herifi salyasında boğmama ramak kala gözlerini açtı. Başını yastıktan kaldırıp uykulu gözlerle yüzüme baktı. "Allah'ını kitabını seviyorsan rahat bırak beni.
Bir günde huzurla uyuyayım bu harabede."

Başını yastığa geri koyan adamın ağzından çıkan harabe kelimesine takılı kaldım bir süre. Sonra raylarını kıçımda hissettiğim kanepeden kalktım ayağa. Pencereye yakın duran üç kişilik masanın üstündeki sürahiyi kaptığım gibi içindeki suyu fırlattım, nankörlüğün kitabını yazan adama.

"Harabe dediğin evin çatısıyla simetrik şekilde ayırırım lan seni!"

Üstündeki ince örtüyle yüzünü sildikten sonra yastığı yüzüme fırlattı. Cesaretini sersemlikten alan Polat'ın suratına sürahiyi fırlatmam an meselesiydi.

"Hop dedik ablası ! Sakin ol. Elini kana bulamadan önce katil olmana değer miyim yoksa değmez miyim diye bir düşün ?"

Tuttuğum sürahiyle ona ne yapacağımı bildiğinden geri adım atmıştı. İkna edici konuşmasının ardından sürahiyi masaya sertçe bıraktım. "Değmezsin."

" Şükür," dedikten sonra derin bir nefes alıp verdi. Kanepeden kalktıktan sonra karşıma dikildi. "Leş gibi kokuyorsun. Git duş al, bende iki lokma bir şey hazırlayayım. Midenin sesi mahallenin girişinden duyuluyor."

PARYA +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin