20|Kumar

1.9K 179 88
                                    


Bölüme geçmeden önce söylemek isterim ki, yazmak benim işim değil sadece hobim.✨

Ve 'hayalet okurlardan' da çok sıkıldım. Sessizliğe gömülmeye devam ederlerse korkarım ki bende aynı sessizliğe gömüleceğim.

Neyse...

Keyifli okumalar dilerim ! 🦋🔥













Omurgasızların içinde omurgam dik yaşamak bana giderek pahalıya mal olurken yorucu geçen günün tek kârı boya badana işinin bitmiş olmasıydı.

Geriye mutfak dolabı ve eşyalar kalmıştı ki zaten en zoru da onlardı.

"Bir an önce iş bulmamız lazım Polat," dedim ekmek, domates yiyen adama. "Zulamın dibini sıyırmak üzereyiz. Haberin olsun."

Sıkıntıyla aldığı nefesi geri bırakırken ağzındaki lokmayı yuttu. "Yarın sabah görüşmem var. Sen canını sıkma minik kuşum. Evelallah hal ederiz."

Gözüm kapalı canımı ona emanet ederdim lakin mevzu bahis iş ve para ikilisi olunca zere güven vermiyordu.

"Ciddiyim oğlum. Bak yarın ki işi almaz isen bu defa seni cidden kapının önüne koyarım. Sabrım kalmadı bilesin."

Girdiği yerlerden bazen haklı sebeplerden bazen ise keyfi bir şekilde ayrıldığı için baltaya sap olma konusunda sıkıntıları vardı. Yontulmamış odun olarak hayatına devam ediyordu ve artık müdahil olmak zorunda kaldığım noktadaydı.

Silkelenmesi lazımdı.

Su şişesinin kapağını açarken "Söz lan," dedi kendinden emin sesiyle. "Alacağım o işi. Hem zaten başka türlüsüne imkan yok."

Enseyi kolay kolay karartmazdım fakat bu defa içimde koca bir sıkıntı vardı. Öyle ki Polat'a bile cevap verme gereksinimi duymadan tüm pencereleri ve kapısı açık evden dışarı çıktım. Fazlası ile bakımsız görünen bahçenin karanlık köşesine geçip yere oturdum.

Boya kokusundan bir nebezede olsa uzaklaşmak hem beynime hem de ciğerlerime iyi gelirken tiryakisi olduğum mereti cebimden çıkartıp paketin içinden bir dal çektim. Diğer cebimdeki çakmağı çıkartıp ucunu tutuşturdum. İçime çektiğim duman kokusunun ardından sigarayı dudaklarımın arasına yerleştirdim.

"Hayırlı akşamlar."

Aldığım yudum duyduğum ses ile beraber zehir oldu. Başımı kaldırıp bir kaç adım ilerde dikili duran adama baktım. Amına koyayım nasıl bir mahalleyse iki dakika yalnız kalıp kafayı da dinlendiremiyordum.

"Gelişinle beraber akşamın hayrı siktir olup gitti be Ateşdağlı."

İstemediğim ot yaklaşıp tepemde durdu. "Dilinden yine bal damlıyor," dedi hoşnutsuz sesiyle.

Başımı geriye yaslayıp yanaklarımın içinde biriktirdiğim dumanı aheste aheste ona doğru üfledim. Tüm dikkati ile bana bakarken arsız bakışlarımla onu süzüp yarımca güldüm. "Yalamak ister misin ?"

Cesaretime karşılık dudak kenarı memnuniyetle kıvrılırken bedenime doğru eğildi. Yüzlerimizi birbirine eşitledi. "İsterim isterim de sen dayanabilir misin ?" Şehvetli sesi kendi kazdığım kuyuya gömülmeme neden olurken devam etti. "Ziyan etmeyi sevmem ben Defne. Sonuna kadar giderim. Balının her damlasını isterim."

Konu fazlası ile müstehcenleşmeye başlayınca kıçımı toprak zeminden yukarı doğru kaydırıp yakınlığından uzaklaşmaya çalıştım. Başaramasam da denedim en azından.

PARYA +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin