Bugüne kadar yazdığım en uzun bölüm bu sanırım. Karşılığında oy verip yorum yaparsanız emeğim değeceğini düşünüp mutlu olacaktır.Keyifli okumalar dilerim ! 🔥✨
Tehlikeli sulara attığım kulaçın üstünden bir gün geçmişti. Aklımdan geçenleri Polat'a detayı detayına anlatmıştım. Bu defa itiraz etmemiş aksine desteklersecine yanımda ki yerini almıştı. Çetin'i bulma işini ise kulağı kesik Korkut'a vermiştim amma velakin saatler geçtiği halde haber gelmemişti.
"Lan yavaş olsana," diye çıkışan Polat'ın alnına yumruk yaptığım elimi vurdum. "Düzgün dur oğlum. Bak sokarım cımbızı gözüne."
Ateşdağlı cezaevinden çıktığı günden beri başıma öyle bir bela olmuştu ki kişisel bakımlarıma zaman ayıramamıştım. Bugün her şeyi bir kenara bırakmış kaş-bıyık günü yapmıştım lakin Polat ona da ortak olmuştu. İlla kaşımın ortasına al diye tuturmuştu. Sonuç olarak ise sanki zorla dizlerimin üstüne yatırmışım da kıllarını çekiyormuşum gibi davranıyordu.
Elindeki aynaya bakıp işaret parmağıyla sağ kaşını gösterdi. "Burada eksiklik hissediyorum. Umarım içine girmemişsindir."
Cımbızın ucunu etine batırıp "La havle vela," dedim, taşmak üzere olan sabrım sesimin tonuna yansımıştı.
"Bırak bırak !" diye feryat eden adam elimi çekip kafasını yatırdığı yerden kaldırdı. Kızaran kaş ortasını ovuştururken "Elinin ayarı yok kızım," dedi acılı sesiyle. "Kılları temizle dedim. Sen ebelerini sikip köklerini kazıdın resmen."
Kaşlarım çatılırken "Sen mi yazdın ?" diye sordum.
"Neyi ?"
"Nankörlüğün kitabını."
Polat aramızdaki mesafeyi artırdıktan sonra küçümcercesine "Laf etti balkabağı, koy tabağa, ye sabaha !" dedi.
Saldırıya geçmeden önce gözlerim hayretle açıldı. "Nereden öğreniyorsun lan böyle sözleri ?"
Gurur duyarcasına "Facebook'tan," diye cevap verdi.
Arsızlığına karşı gözüm seğirirken cımbızı ona doğru fırlattım. "Lan ben sana Facebook'u yasaklamamış mıydım ?! Hangi cüretle çiğnersin ?"
Celallenmemim sebebi girdiği uygulama değildi. Uygulamanın içinde yaptığı pisliklerdi. Mal herif kendini kadın olarak tanıtıp açık fotoğraflarla milleti kudurtuyor ardından ise gelen mesajlara cevap vererek yaşları yetmiş işleri bitmemiş amcaları azdırıyordu. Günler önce bu kıt beyinli Polat yüzünden amcanın birinin buruşuk sikini görmüştüm. Midem ağzıma gelmiş gözlerimin feri sönmüştü. İşte o günden sonra uygulamayı telefonundan silmiş kesinkes giremezsin demiştim. Fakat gel gelelim sözlerim yine bir kulağından girip diğer kulağından çıkmıştı kazanovanın.
Yerdeki cımbızı kaldırıp kanepenin üstüne bıraktı. "Bağımlılıklar öyle ha deyince bırakılamıyor kızım."
Yüzümü ekşitip ayağa kalktım. "Ulan sen buruşuk sikleremi bağımlısın ?!" Elimle alnıma vurdum. Ağlamaklı çıkan sesimle
"Allah'ım sen beni bu sapıkla mı sınıyorsun ?" diye devam ettim.Şaşkınlığı sebebiyle bir kaç saniye öylece durdu. Yüzü kızarıp bozarırken "Çüş !" dedi yüksek çıkan sesiyle. "Valla dilinin kemiği hiç yok. Öyle denir mi kızım ? Hem benim ne işim olur buruşuklarla ?"
Omuzlarımı silktim. "Orasını bilemem. Ne işin olduğunu sen anlatacaksın."
Masanın üstündeki sürahiyi aldı. İçindeki suyu bardağa dökmek ve içmek yerine direkt kafasına dikti. Dudağının kenarından çenesine doğru akan suları koluyla silişinin ardından derin bir nefes alıp verdi. "Anlatsam anlamayacaksın ki.
Sürekli yargılama peşindesin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARYA +18
Novela JuvenilKendini muhafazakar sanan mahallenin orospusu olmuştum. Sebebi beni altına almak isteyenlerin üstüne çıkışımdı. " Siktir olup gideceksin buradan ! Çamurunu mahalleme bulaştırmayacaksın." Üslubu kadar tavırlarıylada midemi bulandıran adama dik dik...