Yorum ve oy konusunda elinizi bol tutmanız dileğiyle.💖Keyifli okumalar !
On yaşımda kaybetmiştim annemi. Bir başıma kalmıştım. Akraba kılıklı akbabalar da beni yanlarında istemeyince apar topar yetimhaneye bırakılmıştım. Hem görevlilerden hem de çocuklardan zorbalık görmüştüm. Dik başlıymışım, inatçıymış, belaymışım. Kimse çekemezmiş nazımı. Yola gelmem gerekiyormuş. Güzel bir dille değil ama. Dayakla, açlıkla...korkuyla.
Küçücük çocuktum. Şiddetle değil sevgiyle yola gelirdim. Onlar bunu anlamayacak kadar zalimlerdi. Ben de o zalimlere boyun eğecek göz taa o yaşta yoktu.
Günler sonra çalışanlardan biri beni yine yaka paça müdire hanımın odasına götürmüştü. Azarlayacak sanmıştım. Hazırda beklemiştim ama o aksine ilk kez bana gülümsemişti. "Defne," demişti. "Bak baban seni almaya geldi."
Odanın içindeki adamın farkına yeni varmıştım. Kendimi başka türlüsüne öyle bir hazırlamıştım ki gözleri üzerimde olan adamı görememiştim.
"Babam mısın sen ?" diye büyük bir umut ve heyecanla yaklaşmıştım ona.
Başını evet dercesine salamış ve sıkıntıyla nefes alıp vermişti.
Öyle mutluydum ki anlamamıştım istenmediğimi. Sonrasında acı bir şekilde farkına varmıştım.
Beni bir tek annem sevmişti. Beni bir tek annem bağrına basmıştı. O da erkenden göçüp gitmişti. Ondan sonra da Polat girmişti hayatıma damdan düşer gibi.
Yapışmıştı yakama. Arsızdı. Bırakmamıştı bir daha.Onunla koca mahallenin içinde iki göz odaya sığmıştık sığmasına da koca mahallenin gönlüne bir türlü sızamamıştık. Olmayacağını anlayınca aman demiştik. Onlara mı kaldık ? Sevmiyorlarsa sevmesinler, istemiyorlarsa istemesinler. Çokta tın !
O günden sonra kimin ne dediğini, kimin ne düşündüğünü zerre umursamamıştık. Bizi kazanmak varken kaybetmişlerdi. İki çocuğu düşman bellemişlerdi. Yıllar geçmişti büyümüştük ama hiçbir şey değişmemişti. Taş kalpleri yumuşamamıştı. Buna Ateşdağlı da dahildi.
İçtiğim beşinci sigaradan son yudumu alıp ucunu zemine bastırdım. Söndüğüne emin olduktan sonra izmariti çöpe doğru fırlattım. Yüzüme doğru düşen nemli saçlarımı geriye doğru itip bahçe kapısına doğru baktım.
Saatler geçmişti fakat Polat hala gelmemişti. Sağı solu belli olmazdı ve başına bela alması muhtemeldi.
"Nerdesin lan oğlum ?" diye fısıldadım.
İçime ekilen korku tohumları filizlenmek üzereydi.Bir kez daha telefonla aradım fakat aynı aradığınız kişiye ulaşılamıyor sesini duydum. Elim kolum bağlı şekilde burada durmaktansa sokak sokak onu aramayı tercih ederek içeri girip hızlıca ayakkabılarımı aldım. Kapı eşiğinde giydiğim ayakkabılarımın ardından kapıyı çekip kapattım. Ne hırsız ne de başka biri içeri girmeye tenezzül dahi etmezdi. Bunu bildiğimden kilitlemeden yürüyüp bahçe kapısından çıktım.
Korkut'ta eş zamanlı şekilde çıktı kapıdan. Göz göze geldik fakat saniyesinde gözlerimi çekip hızlı adımlarla ilerlemeye devam ettim. Bir an önce Polat'ı bulmalıydım. Yoksa ne kalbimi saran korku ne de ellerimi titreten endişe son bulmayacaktı.
Mahalle çıkışına yaklaşmamla beraber kalabalığa değildi bakışlarım. Çıkışa doğru bakıyor, fısır fısır konuşuyorlardı.
Beni gördüklerinde ise bu konuşmalar azaldı. Aralarından geçip görüş açımı netleştirdim. Baktıkları yere bende baktım fakat onlar gibi kayıtsız kalmadım.
![](https://img.wattpad.com/cover/337106961-288-k772451.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARYA +18
Roman pour AdolescentsKendini muhafazakar sanan mahallenin orospusu olmuştum. Sebebi beni altına almak isteyenlerin üstüne çıkışımdı. " Siktir olup gideceksin buradan ! Çamurunu mahalleme bulaştırmayacaksın." Üslubu kadar tavırlarıylada midemi bulandıran adama dik dik...