Keyifli okumalar!
Dudaklarımın arasında ki sigarayi eğilerek yerde ki su birikintisine bastırdım ve doğrulup çöpe attım. Sakin adımlarla apartmana yürürken karanlık sokakta bakışlarımı gezdirdim.
Eve yeni geliyordum. Pamir ile konuşmayı ertelemek istiyordum. Ama Serkan, onun bilmesi gerektiğini beni anlayacağını söylüyordu. Bilmiyordum.
Yaşadığı travmalar üstüne bunu eklemek, akıllıca olmazdı. Ama saklamak da iyi olmazdı. Bilmesi, bilmemesinden daha iyiydi.
Bunları düşünürken kapının önüne çıkmıştım bile. Farkında olmadan kapıda durduğumu fark ederek nefes verdim ve anahtarı çıkardım. Yavaşça kapıyı açarak içeriye adımı mı attım. Ama içerden gelen gülüşme sesleri ile duraksadım. Duymadığım iki-üç erkek sesi vardı.
Kaşlarımı çatarak kapıyı kapattım ve içeriye ilerledim.
" İşte bende söyledim, bu salak anlamadı ki! Neymiş tek tek evlere bakabilirmişiz. " diyen ses ardından kahkaha attığında kapı da durdum ve kaşlarım hava da içeriye garip bakışlar attım.
Mirza Çağlayan ve Polat Çağlayan ile birlikte gülen Pamir. Benim Pamir'm, gülüyordu.
" Pelin, hoş geldin. "
Beni gördüğü gibi aceleyle ayaklanan Mirza ile bakışlarımı ona sabitledim. Pamir gülen gözlerini bana çevirdiğinde ona döndüm.
" Çocuk şubeden arkadaşının kardeşleriymiş. Sende onlarla yemekteymişsin geçen gün. Benimle tanışmak istemişler. Keşke yemeğe beni de götürseydin! " diye coşkuyla konuştuğunda keskin bir şekilde ikiliye döndüm. Tedirgin bir şekilde bana bakarlarken yutkundum ve gülümsemeye zorladım.
" Bu kadar yakın olduğumuzu sanmıyordum ben, ablacığım. " dedim kinayeli bir sesle. Mirza boğazını temizleyerek gülümsedi.
" Pelin yorgunsun sanırım. Biz kalkalım. " dediğinde elimi kaldırdım.
" Kahve içelim gençler. Daha erken. " dediğimde Polat heyecanla sırıttı ve Pamir'e döndü.
" O zaman bir el PES atalım? "
" Olur! Abla, kolları verir misin? " diye bana döndüğünde nefes vererek başımı salladım ve ileriye atılarak vitrinin üstünde ki kutuyu indirdim. Ortada ki sehpaya koyduğum da Polat atıldı ve aldı.
Adımlarımı çıkışa çevirip odama ilerledim ve kapıyı istemsizce çarparak kapattım. Sinirle bir kaç adım atarak durdum ve elimi ısırdım.
Nasıl böyle sorumsuz olabilirlerdi? Onlara karşı nasıl saygılı olabilirdim ki. Böyle insanlar saygımı haketmiyordu. Benden izin dahi almadan, onay almadan nasıl böyle bir şey yapabilirlerdi ya?!
Sinirle yatağa tekme attım. Hafifçe sallanan yatak ile saçlarımı arkaya attım ve nefes verdim. Dolabımdan bir kaç parça evde giymelik pijama çıkardım ve üstümü değiştirdim.
Odadan çıkarken telefonum da ki numarayı tuşlamıştım.
" Yola çıkıyordum- "
" Gerek kalmadı. " diye sözünü kestim
" Pelin! Söylemelisin, çok geç olabilir bak. Onun anlayacağını, sana sırt dönmeyeceğini biliyoruz- "
" Serkan, gerek kalmadı. Çağlayan ailesinin iki oğlu burada. " dediğimde sesi kesintiye uğrarken mutfakta kahve makinsini ayarlıyordum.
" Ne? Nasıl yani? "
" Bilmiyorum. Evi bulmuşlar, üstüne Pamir'e üç, beş yalan yedirmişler. Çok saçma bir duruma düştüm. Nasıl bu kadar düşüncesiz olabilirler, anlamıyorum. " diye mırıldandım sinirle. Sinirden elim ayağım titriyordu. Elimden gelse içeri de ki iki kardeşi dövmek için can atıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
155 imdat - Ailem -
Teen Fiction" Merhaba, ben Pelin Akçay. Başkomiser Pelin Akçay. Memnun oldum. " Pelin ebeveynlerinin ani ölümü sonrasında, yas tutmaya bile vakit bulamamıştı... Hayatını akademik kariyeri ve kardeşine ayırarak, kendisini bile düşünmeden bir rutin üzerine oturt...