hopp biz geldik
soyle ufaktan altta ki yildiza kaysin gozler evet evet oraya basarsak biz cokk mutlu oluruzz
♡
Tanrısal Bakış :
Zaaflar, vazgeçilmeyenler, vazgeçilenler. Bu 3'lü, tarihin en kötüleri arasında yer alıyordu. Zaaf, masum gözüken bir şeytandı. Avının ruhunu ele geçiriyor, onu kıskıvrak sarmalıyordu. Vazgeçilmeyen ise, her zaman alaycıydı. Bıraksana beni, dermiş gibi bakardı ruhuna. ' Neden bırakmıyorsun beni, zaaf? ' diyordu sürekli. Vazgeçilen ise, hikayenin en acımasızıydı. Zaaf ve vazgeçilmeyen onun baş düşmanıydı. İkisi arasında harcanmıştı. O da istemez miydi bir vazgeçilmeyen olmak?
Olmamıştı. İlk olarak ondan vazgeçilmişti. Hikayenin suçlusu ise o sanılmıştı. Ama asıl suçlu, onu bu duruma getiren zaaftı.
" Ne yapıyorsun? " diye sordu kafasını çevirerek. Çatık kaşların hedefi, kapıyı açarak çekine çekine içeriye giren bedendi. Olduğu odayı süzerken içini çekti.
Buraya büyük bir cesaretle gelmişti ama bu gözler ona döndüğü an cesareti ayaklarını kıçına vurarak kaçmıştı.
" Ahsen? " diyerek kadının dikkatini kendine çekmeye çalıştı. İstediği olurken, görmeyi beklediği dolu gözler değildi.
Kaşları endişeyle büzüldü. " Levent, ben... Ben özür dilerim. " diyerek zar zor nefes aldı. " Bazı şeylerin... Bazı şeyleri geç fark ettiğimi biliyorum. Seni dinlemediğim, istemeden herkesi sana düşman ettiğimin de farkındayım.. " susmak zorunda gibi hissederek dudaklarını birbirine bastırdı. Cümlelerini nasıl toparlayacağını bilmiyordu. Onu endişelendiren ise sadece bakmakla yetinen, sessiz kalan adamdı.
" Bak biliyorum, bazı şeyler... Düzelmeyecek. Çabalasakta olmayacak çünkü bu yaptığım, affedilemez bir şey. İstersen... Boşanırız bile. Ne istersen. Sadece... Çocukların yanında ol, olur mu? Onları anla. Onlar sadece- "
" Bu kadar yeter. " sertçe bölünmüştü sözü. Beklemediği ton ile ürperdi. Her zaman ona şefkatle bakan adam, bu sefer tiksinti ile yüzünü buruşturuyordu.
" Ne saçmalıyorsun sen, Ahsen? Ne boşanması? "
Hiddetle ayaklandığın da tedirginleşen kadın bir şeyler söylemek istemişti.
" Sadece senin iyiliğin- "
" Seninle boşanınca iyi mi olacağım? Ahsen, ben 2 yıldır dediğin her şeyi yuttum ama bu olmaz. Yapmadığım bir şeyin etiketi ile ailemden oldum ben, yine de tek bir an senden boşanmayı düşünmedim! " derken fazlasıyla sinir doluydu sesi. Nasıl düşünürdü böyle şeyler? Uzaktan bile seven adamdı o. Her şeye rağmen gram kırılmamıştı ama bu dedikleri sanki kalbini çekiç altında bırakmıştı.
" İyi olamayacaksın işte! Yüz yüze gelemiyoruz bile! " demişti titreyen sesi ile. Gözleri dolarken çocuk gibi omuz silkti.
" Affedilmek istemiyorum. Bunları affedersen daha kötü hissedeceğim! "" Ahsen... " sesinden akan aşk, kadını titretti. Uzun zamandır duymamıştı. Ah, ne kadar özlemişti kocasını. Nelere sebep olmuştu, nasıl affedilmeyi beklerdi ki?
" Hastalıkta-sağlıkta, iyi günde-kötü günde dedik biz. Hatırlıyor musun? Hatta bizim 7 çocuğumuz var. Tam 7 evlat verdin sen bana. Yaptıklarının bir önemi yok. Anlasana be kadın, gözümü açıyorum sen, kapatıyorum sen. Kaderimi seninle yazdım ben, ne ayrılması? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
155 imdat - Ailem -
Teen Fiction" Merhaba, ben Pelin Akçay. Başkomiser Pelin Akçay. Memnun oldum. " Pelin ebeveynlerinin ani ölümü sonrasında, yas tutmaya bile vakit bulamamıştı... Hayatını akademik kariyeri ve kardeşine ayırarak, kendisini bile düşünmeden bir rutin üzerine oturt...