Bölüm Başlığı ; Geçmişin acı yüzü
☆
Sıkınlı nefesini serbest bıraktığı an yorgun kulaklarına hırıltılı şekilde ulaştı ses. Derin bir nefes eşliğinde baş parmaklarını şakaklarına dayadı.
" Araz bey, lütfen evinize gidin. Ben hallederim. Yorulduğunuz yeter. "
Asistanından gelen cümleler ile başını dosyalardan kaldırdı ve kadına dikti. Üç gündür uyumuyorlardı. Hastahanenin arşivinde büyük bir yangın çıkmıştı. Bu hastahaneyi yeni almıştı ve bu olay ona zarar vermişti.
Suçlu hissediyordu. Hastaneyi kontrol ettirmediği için suçlu hissetmişti. Arşivin bir çoğu mahvolmuştu. Geri dönüşü yoktu. Ama kalan dosyaları kurtarmaya çalışıyorlardı.
Tek, tek.
" İşine bak, Nesrin. İstediğim zaman giderim. " dedi yorgunluktan boğuklaşmış sesiyle. Nesrin asistanlığını yaptığı bu adama bıkkın bir bakış attı. Arkadaş olmuşlardı, ama hâlâ aralarında resmi bir saygı vardı.
" Çok yoruldunuz- "
Cümlesini bitiremeden gözleri bir dosyaya takıldı. Dosya sağlamdı. Fakat ilgisini çeken başka bir şeydi. Tarih. 1998.
" Bu hastahane ne zamandır ayakta acaba? " diye mırıldandı kendi kendine. Ama sessiz olan oda sayende Araz sıkıntıyla ofladı.
" 30 yıllık falan sanırım. Büyümüş, gelişmiş, değişmiş, kalitelileşmiş. " diyerek güldü. " Ne kalite ama. " dedi kendi kendine homurdanarak.
" O zamanın arşivi nasıl sağlam kalmış? Ay, çok merak ettim o yılı şimdi! " dedikten sonra heyecanla önünde ki açık dosyayı kapattı ve o dosyayı önüne serdi.
" Nesrin, tarih bilgisi sırası değil.." diye sitemlendi Araz. Ama o da meraklanmıştı. Umursamadan kendi işine döndü.
Dakikalar sonra Nesrin aniden bir sayfaya eğildi.
" Sizin, erkek kardeşiniz bu hastanede mi doğdu? " diye sordu şaşkınca. Araz üzüntüyle başını salladı. " Doğum sonrasında... " diye mırıldantı mahçupça. " Özür dilerim. " dedi hemen.
Araz başını iki yana salladı gerek yok dercesine. Büyük çocuktu. Her şeyi görmüş, bir deftere aktarmış ve kapağı kapatarak rafa kaldırmıştı defteri. Yıllardır bekleyen tozlu defterdi o. Açmak istemiyordu. Toz sevmezdi.
" Ama... Ultrasonda kız denmiş, kayıtlarda erkek? " dedi anlamayarak sayfaya bakarken. " Aynı anda ikinci bir doğumda da aynısı olmuş. Erkek demişler, kızları olmuş... Araz bey? " dedi şaşkınca yutkunarak.
Araz bu olayı bildiği için sessiz kaldı. Kız için heyecanlanmışlardı, erkek bir bebek olduğunu kucaklarında ölü bedenle anlamışlardı. Tabutun üstüne o toprak atmıştı. Minik, küçücük mezar. Annesinin çığlıkları... Babasının çaresiz ama güçlü duruşu.
Başını iki yana salladı. Buruna gelen toprak kokusunu yok etmek istercesine kahvesinden büyük bir yudum aldı. Kahve kokusu doldu burnuna.
" Araz bey! Ters bir şeyler var. " dedi bastıra bastıra. Araz sinirle elini çıtlattı.
" Ne olabilir Nesrin? Kapat şu dosyayı, işine bak! " dedi geçmişinin ortaya dökülmesinin siniriyle.
Ama Nesrin bu sözleri umursamadı ve dosyayı kaptığı gibi önüne attı. Eğilerek sayfaya bastırdı elini.
" Bakın, burda bir terslik var. Normal değil bu! " dedi bastıra bastıra. " Akçay ailesi erkek, Çağlayan ailesi kız bebek bekliyor. Ama ne hikmetse Akçay ailesinin bebeği kız, Çağlayan ailesinin ise erkek. Normal mi bu? " diyerek güldü. " Saçmalık. Tamamen saçmalık, Araz bey. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
155 imdat - Ailem -
Teen Fiction" Merhaba, ben Pelin Akçay. Başkomiser Pelin Akçay. Memnun oldum. " Pelin ebeveynlerinin ani ölümü sonrasında, yas tutmaya bile vakit bulamamıştı... Hayatını akademik kariyeri ve kardeşine ayırarak, kendisini bile düşünmeden bir rutin üzerine oturt...