16 - Bir Gün

7.5K 587 334
                                    

yemin ederim, Allah çarpsın tüm satır aralarında bir yorumum olucak.

üstte ki cümleyi tekrar oku şimdi.

😊😊😊

artık yorum yapmak zorundasın canim, bende seni seviyorum!

Esneyeceğimi anlayarak elimi ağzıma kapattım ve esnedim. Esnememle ağrıyan başım sızlarken, gözlerim de sulanmıştı. Boş boş etrafa bakarak ofladım. Daha sonra kafamı masaya yaslayarak gözlerimi kapattım.

Birazcık dinlenmek istiyordum.

İki gündür, Alpaslan Soydan dosyası ve diğer beklemeye aldığım dosyaları ile uğraşmaktan ne uyku uyumuştum ne dinlenmiştim. Gece yarısına kadar mesai yapıyor, kahve ile ayakta kalıyordum. Pamir ve Serkan bu konuda sert tepkiler ortaya koysalarda ses çıkarmamıştım.

İş beklemiyordu.

Kısacık bir süre uykuya daldığımda, odada yankılanan zil sesi ile irkilerek kafamı kaldırdım hızla. Ama bu sefer ağrı saplanan omuzlarım ile yüzümü buruşturak elimi sağ omzuma götürüp sıkıştırdım. Bir yandan da masanın bir ucundan ki telefona uzanmıştım.

Ekranda ki Araz Çağlayan arıyor yazısını görünce kaşlarım çatılır gibi oldu. Daha sonra zihnime saplanan, aydınlamamı sağlayan şeyle ağlamaklı bir ses çıkardım.

" Efendim? " dedim kapanmadan yetişerek. Sesimin kısık çıkması ile boğazımı temizledim, kısaca.

" Müsait değildin, sanırım. " dedi mahçupça. Olumsuz bir ses çıkardım elimi omzumdan indirirken. " Şey diyecektim ben... Oraya geliyordum ama arabam yolda kaldı, çekici çağırdım onu bekliyorum şimdi. Kusura bakmazsan, bugünü daha farklı bir güne taşıyalım mı? " diyerek üzgünce konuştuğunda, arkasından gelen araba sesleri ile nefes vererek alnımı ovuşturdum.

" Almaya geleyim mi? "

Ağzımdan aniden böyle bir cümle çıkacağını ne ben, ne o tahmin edebilirdi. Şaşkınca kafamı kaldırdığımda o susuyordu.

" Yani, alayım seni istersen. Benim araba ne güne duruyor? " dedim iyice saçmalayarak. Burnumu sıkarak stersle bacaklarımı sallamaya başladım.

" Olur mu, öyle? Zahmet olur sana, boş ver. Git eve sen. " dediğinde heyecanını bastırmaya çalıştığını hissetmiştim. Battı balık yan gider hesabı yapacaktım.

" Ne zahmeti, Allah aşkına? Olur mu öyle şey. Konum at sen bana, çıkarım hemen. " dediğimde onaylamış ve vedalaşarak telefonu kapatmıştık.

Koltuğumdan ayaklandığımda hızla çalınan kapı ile onay verdim. O sırada tutulan kaslarım için geriniyordum. İçeriye giren genç polis ile sorarcasına baktım.

" Savcı geldi, amirim. Sizi görmek istiyormuş. Önce Serkan amirin yanına uğrayınca, size haber verelim dedik. " dediğinde oflayadım.

Dertlerim bitmiyordu gerçekten. Bu saatte bu adamın işi neydi acaba?

" Tamam, sağol. " dediğimde baş sallayarak çıktı.

Boynumu kıtlatarak omuzlarımı oynattım. Ağrıların azıcık da olsa rahatlaması ile sağ çekmeceyi açarak bir ağrı kesici çıkardım. Onu yutarak yerime oturdum.

155 imdat - Ailem - Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin