yemin ederim tüm satır arası yorumlarda olacağım.
tekrar oku üstte ki yazıyı
bende seni seviyorum askimm💘💘
♡
" Nasıl biri? Kendini beğenmiş değildir umarım! Gitmesek mi ya? Hiç içime sinmiyor... "
Ceketimi giyerken dediklerini umursamadan arkasına geçtim ve sandalyesini ilerleterek evden çıkardım. Kapıyı kilitlediğimden emin olarak asansörü çağırdım.
" Abla ya- "
Sesini kesen Hatice teyzelerin kapısının açılmasıydı. Kafamı çevirdiğimde bir çocuk içeriden çıktı ve kapının önünde gülerek yüzüme baktı. Anlamayarak kaşlarımı kaldırdım.
" Ba-ba! An-ne! " diyerek tekrar güldüğünde yeni çıktığı belli olan ön dişleri gözüme çarpmıştı. Elini ağzına götürerek salyaları ile kaplarken gözlerimi çektim.
Çocuk yapmak mı? Bu görüntüden sonra tövbe.
" Toprak abinin kızı, ismi Alya. " diyerek kafasını çeviren Pamir ile asansör kapısı açılmıştı.
Kafamı kaldırmadan arabasını ilerletmeye adım atarken, " Toprak kim? " diye sordum.
" Abla!- "
" Toprak şuan ayağını ezdiğin kişi. "
İki ses aynı anda yükseldiğinde kafamı kaldırdım. Biri tanıdık, biri çok yabancıydı. Arabanın neden durduğu ve uğraştığım şeyin aslında görmediğim bir ayak olmasıydı.
" Böyle iyi gibisin ama ben değilim. Geri çekecek misin? " diyerek alayla bana bakan adama kaşlarımı çatarak baktıktan sonra sandalyeyi hafifçe kendime çektim. Rahatlamış bir yüz ifadesi ile asansörden çıktığında beklemeden içeriye girdim. " Önemli değil, canım ya! Alt tarafı ayağımı ezdin, ne özürü? "
Arkamdan iğleneleyici bir şekilde yükselen sesi ile kapanan kapının ardından göz devirdim. Sabah sabah, Yarabbim.
" Ya gerçekten, neden özür dilemedin abla? Ayıp oldu adama, ya! " diye gülmemeye çalışan Pamir'e döndüm.
" Ayağını çekebilirdi. Direkt üzerine çıkmamıştım, amacı belli. " dediğimde merakla kafasını çevirdi.
" Ne diyorsun, abla ya? "
" Pamir, kafanı hafif eğsen görürsün. Adamın ayağının üzerine çıkmamıştım. Ayrıca direkt kapının dibinde değildim, benim geldiğimi görmüş. Ne diye atlıyor? " dediğimde gözleri hafifçe açıldı.
" Sana yürümeye mi çalışıcaktı? " dedi hayretle. Omuz silktim.
" Aurası öyle bir hava verdi, günahını almayalım. " dediğimde hayretle önüne döndü.
" Yani, Toprak abide... Hem evli, hem kızı var. Bir de, psikiyatri doktoruymuş! Hatice teyze gibi bir kadından, çapkın bir çocuk... Ne bileyim, ya. Aman, bizene! " diyerek sustuğunda kapılar açılırken gülüyordum.
" Merhaba, yine ben! "
Şaşkınca kafamı kardeşimin yüzünden kaldırdım. Karşımda 32 diş sırıtan, yukarı da ki adamdı. Toprak ama Çapkın olan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
155 imdat - Ailem -
Teen Fiction" Merhaba, ben Pelin Akçay. Başkomiser Pelin Akçay. Memnun oldum. " Pelin ebeveynlerinin ani ölümü sonrasında, yas tutmaya bile vakit bulamamıştı... Hayatını akademik kariyeri ve kardeşine ayırarak, kendisini bile düşünmeden bir rutin üzerine oturt...