Diğer bölüm devamı..
Çatal-bıçak sesleri dışında başka bir ses yükselmeyen masada ki tabağımdan bakışlarımı kaldırdım.
Beğenmemiştim, napayım?
" Kadından bir şey çıktı mı Pelin Hanım?" peçetesini dudaklarından ayırarak ellerini önünde birleştiren Araz bey bu soruyu bana yönelik bir şekilde sorduğunda boğazımı temizledim.
" Bence, çocukların önünde konuşulacak bir konu değil. " dediklerim ile sesler kesilirken küçük olarak nitelendiriğim kişiler ayaklandı.
" Ellerine sağlık anneciğim, biz salondayız. Afiyet olsun sizede. " Polat annesine gülümseyerek bir kaç cümle kurmuş bana bakarak son cümleyi noktalamış ve kardeşini alıp yemek odasından çıkmıştı.
Ağzımın içinin kuruduğunu hissederken önümde ki şarap bardağına kısa bir bakış attım. Misafirlik anlayışlarını da sevmemiştim.
" Ben bir bardak su alabilir miyim?" tabakları toplamaya gelmiş kadınlara doğru konuştuğumda ilk geldiğimde yaygara çıkaran kadın hızla geri dönmüş saniyeler içinde suyumu getirmişti.
Yarısını içerek bardağı önüme koydum ve ellerimi önümde birleştirerek benden cevap bekleyen kişilere döndüm.
" İlk gün konuşturduk onu. Aldığım cevap pek iç açıcı değildi maalesef. " sözlerim ile Ahenk Hanım endişe ile doğruldu.
" Kötü bir şey yoktur inşallah. " diye mırıldandığında Mirza bey onun elini tutarak destek olmuştu.
" Kötü bir şey yok ama sizin için aynısını söyleyemeyeceğim, Ahenk Hanım. "
Yarım saatlik konuşma sonrası şoka giren Ahenk Hanım fenalaşmış ve söylediklerimi sindirememişti. Araz bey ona bir iğne vurmuş odasında dinlenmesi için çıkarmıştı. Ben ise bu sırada Ayaz beyin yaptırdığı kahvemi içiyor, salonda tedirginlik içinde bekleyen Polat ve Miraç'ı gözlemliyordum.
Araz bey sonunda içeriye girdiğinde kravatı boynundan çıkarmış kendini koltuğa atmıştı. Yadırgamadım. Doğal bir şeydi. Öğrendikleri şey kolay sindirebilecek bir şey değildi.
" Aklım almıyor.." diye mırıldandı Ayaz bey abisine doğru. Araz bey başını elleri arasına alırken bitmiş kahve kupamı uzanıp önüme açılmış sehpaya koydum. Sağ bacağımı sol bacağıma atarak ellerimi üstünde birleştirdim.
" Soruşturma başlatıcağım, önce size söylemek için bekledik. Yarın mahkeme izni ile dedeniz Alpaslan beyi alacağız. Gerisini sizler de öğrenirsiniz yakında."
Mirza bey nefes vererek ayaklandı.
" Şaka gibi! Adamın yaptığına bak ya? Ben böyle kadın düşmanlığı görmedim! Gerçekten iğrenç! Annem bununla nasıl başa çıkacak hiç bilmiyorum! İnsan kendi kızının canını nasıl böyle pis oyunlarla acıtır! " arka arkaya söylenirken salonun ortasında volta atan Mirza bey ile kaşlarım havaya kalktı.
" Mirza bey lütfen, kardeşleriniz burada. " dediklerim ile sinirle bana döndü.
" Ne bu ciddi tavırlar? Şuan üstünde üniforman yok senin! İnsan gibi tepkiler ver! " hırsını benden çıkarmak için hamle yaptığında samimiyetten uzak bir tebessüm sundum.
" Soğuk kanlı oluşumun ve saygılı olmamın üniformam ile alakası yok. Şimdi oturun lütfen, küçük kardeşinizin psikolojisini bu tür sinir patlaması ile bozmayın. "
Doğrularak yüzüme bocalamış bir ifadeyle bakarken koltuğa geri oturdu. Oturması ile ayaklanan ben oldum.
" Yemek için teşekkür ederim. Eğer bir şey olursa beni arayın, lütfen. Ahenk Hanım uyandığında geçmiş olsun dileklerimi ona iletin. İyi akşamlar. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
155 imdat - Ailem -
Fiksi Remaja" Merhaba, ben Pelin Akçay. Başkomiser Pelin Akçay. Memnun oldum. " Pelin ebeveynlerinin ani ölümü sonrasında, yas tutmaya bile vakit bulamamıştı... Hayatını akademik kariyeri ve kardeşine ayırarak, kendisini bile düşünmeden bir rutin üzerine oturt...