Hayırlı Ramazanlar...:)
Sizi kitaba alıyım, iyi okumalar.
----
Günün doğuşunu hissettiren ışıklar yüzüme vurduğunda gözlerimi kıstım. Elimdeki tefsir kitabını kapatıp yerimden kalktım ve yerine yerleştirdim. Odamda hiç değişiklik olmamıştı, annem her gelişimde kendi düzenimi görmemi istediği için hiçbir şeye dokunmamıştı. Burada kalan kitaplarım vardı fakat götürmeyi düşünmüyordum. Annemin dediği gibi her gelişimde onları burada tekrar tekrar okumak isterim. Gerçi şimdiden yeni evime de birçok kitap almıştım. Kitapsız kendime ait olan bir alan düşünemiyordum.
Koltuğa geri oturduğumda iç çektim ve başımı koltuğun başlığına yasladığım koluma bıraktım. Dün gece abim eve geldiğinde karşılaşmaktan başka çarem kalmamıştı. Çekinerek hoş geldin demişti fakat benim aramıza koyduğum mesafeden dolayı daha fazla konuşmaya yanaşamamıştı. Feyza da bu yönden abimden farksız olsa da ayıretten üstüne iyice yerleşmiş bir hüzün vardı. Sadece aile özlemi olduğunu sanıyordum fakat abimin ona soğukluğu da ortadaydı. Belki ben kuruntu ediyordum, belki de ben burada olduğum için abim böyle yapıyordu, bilmiyordum.
Kahvaltı için odamdan çıktığımda Feyza'yı salonda gördüm. Beni gördüğü için yakalanmış gibi bir ifade yüzünde vardı. Gözlerinden yeni akmış bir yaşla duraksadım ve kaşımı çattım. Feyza sırtını bana döndü ve mutfağa doğru adeta koşarcasına gitti. Hemen ardından mutfağa girdiğimde onu yüzünü silerken görmek şaşırtmadı. "Feyza, bir sorun mu var?"
Durdu ve bana kısa bir bakış attı. "Y-yok... Ben kahvaltı için kalktım, geç oldu."
Kaşlarımı kaldırdım. "Kahvaltı için mi ağlıyorsun?"
Titreyen eliyle elbisesini sıktı. "Ağlamamın sebebi belli..." Dedi uzatmadan. "Bunu soruyor musun gerçekten?"
Dudağım alayla kıvrıldı. Tamam, bir şeyleri düzeltmeye karar vermiştim ama onlardan da doğru bir adım da beklemek hakkımdı. "Bildiğin bir sona rağmen kaçtığın halde ağlıyor musun gerçekten?" Dedim onun tavrını taklit ederek.
Bir anda bana dönüp bir adım attı. "Biliyorum, farkındayım. Allah belamı versin tamam mı?"
"Bela okuma!" Dedim sertçe. Beni duymadı.
"Yanlış yaptım, korktum. Selim'le evlenmeyeceğim diye korktum. Bu yüzden hata ettim ve cezasını çekiyorum!" Dudakları titrerken devam etti. "Selim bana soğuk davranıyor. Ne burada ne de ailemin yanında artık isteniyorum." Deyip yere çöküp ağlamaya başladı.
Ben bir şey diyemeden annemler ve abim mutfağa girdiğinde yerimden kıpırdayamadım. "N'oluyor burada?" Diye sordu babam sert ses tonuyla.
Cevap veremedim. Abim, Feyza'nın yanına çöküp elini omzuna bıraktı. "Feyza neden ağlıyorsun?" Diye sorduğunda hayretle güldüm. "Soruyor bir de ya!"
Abim bana döndü fakat bir şey diyemedi. Feyza'yı kollarından tutup kaldırdı ve mutfaktan çıkardı.
Annem kolumu tuttu. "Kızım n'oldu burada?"
"Ne bileyim ben..." Dedim ve az önce Feyza'nın çöktüğü yerde gözlerim durdu. Abim yaptığı hatayı karısıyla ilgilenmeyerek mi çözmeye çalışıyordu? Yine bencilliğini konuşturuyordu.
Annemle birlikte sofrayı hazırladığımızda babam, annem ve benden başka kimse sofraya oturmamıştı.
"Kızım işten izin aldın inşAllah, baba evinde bir güzel vakit geçir." Diyen anneme başımı iki yana salladım. "Hayır anne, almadım. Yeni izinden döndüm, izin hakkım yok."