İyi okumalar...
Geç geldi, biliyorum ama n'olur yoğun günlerime verin.
----
Elimdeki kumandayı bir kenara bırakıp annemi abimin çeyizleriyle konuşurken izledim ve göz devirdim.
"Anne Adile teyze ile konuşmuyorsun, bu nasıl tatlılık ya." dediğimde annem bana tip tip baktı.
"Ben Adile ile tatlı konuşmam Gülçehre, deli deli konuşma."
Deli deli konuşan benim yani, peki.
Sessiz kalıp yerimden kalktım. Odama geçtiğimde gözlerimi telefonumu bulmak için gezdirdim ve onu dağınık yatağımın üstünde buldum. Ekrana dokunup mesaj olup olmadığına baktım fakat bir şey bulamadım.
Tamam patladım artık, susmayacağım. Bu çocuk kaç gündür niye yazmıyor bana ya?
Doktor olduğu doğruydu, çok çalıştığını anlıyordum ama dört günün tek dakikası bile bu mesaj butonuna gitmiyor mu ama ya?
Sen niye bu kadar kötü hissediyorsun Gülçehre, n'oluyor sana?
Başımla kendimi onayladım ve yatağıma bacağımı altıma geçirecek şekilde oturdum.
Birkaç saniye öylece bekledikten sonra pufladım ve kendimi geriye atıp yatağa boylu boyunca uzandım. Acaba benden bıkmış olabilir miydi? Neden olmasın canım... Sonuçta ona yazan bendim ve ne kadar uyarı mesajı da olsa ben ilk attığım için konuşmayı başlatan ben olmuştum. Birkaç gün konuştuktan sonra benden bir ışık göremeyince sallayıp gitmişti. Olur olur, veda ederiz.
Peki benim kafam niye bu kadar dengesiz davranıyordu?
Yani öylesine bir adam...
O Rüzgar yani, doktor yani, yakışıklı yani... Bir dakika, yutkunayım. Ula, var da var.
Burun kıvırdım ve burnumu aynı anda yatağıma sürttüm. Neden yaptığımı bilmiyorum, sallayın.
O sırada telefonuma gelen bir bildirimle gözlerimi irice açtım ve kalbim bilmem kaçıncı atışını sertçe attı. Mübarek benim kalbim olamaz. Bu ne heyecan evladım?
Elim evde olduğum için açık olan saçlarımı buldu ve düzeltti. He ya, mesaja düzeltiyorsun saçını.
Gözlerim telefonun ekranını buldu ve aynı anda kalbimin atışları geri adım attı.
Salak Abim: Yarın akşam için güzel yemekler yapın, misafirlerimiz var.
Gülçehre: Abi yarın akşam için bugün mü haber veriyorsun, gerçekten mi?
Salak Abim: Özel misafirler kardeşim benim, özel misafirler. Şimdiden afili yemekleri düşünün. Hadi bakayım.
Gülçehre: Kim bu özel misafirler, Feyza ve süsleri mi?
Salak Abim: Getirtme beni oraya Gülçehre, o senin yengen.
Keşke benim de, "O senin enişten," diyen sağlam bir dilim olsaydı, ama abim koparır falan, lazım yani.
Gülçehre: Tamam abiciğim, sen de şimdiden jöle sür falan. Feyza bu sonuçta hjfhkfh
Salak Abim: Dur orada, geliyorum.
Göz devirdim ve telefonu kapattım.
Salak işte, n'apacaksın?
----
Mola...
Rüzgar'dan mahrum bir bölüm oldu ama söz diğer bölümde telafi edeceğiz, afili afili hem de. ;)