DOSTLARIM VE DOST SANDIKLARIM
Guguk Kuşu adlı kişi grubu oluşturdu.
Guguk Kuşu: Selamün aleyküm nişanlım, canım kuzenim ve dost bildiğim Gülçehre kişisi.
Salak Abim: Feyza bu ne?
Guguk Kuşu: Grup kurdum aşkım.
Salak Abim: Onu görüyorum, amacın ne?
Guguk Kuşu: Canım sıkıldı.
Gülçehre: N'oluyor lan burada?
Gülçehre: Feyza gruptan çıkacağım iki saniyen var açıkla bunu.
Salak Abim: Gülçehre lan ne, düzgün konuş.
Guguk Kuşu: Gülçehre hayret ediyorum, kolu komşunun hanım hanımcık dediği sen nasıl başarıyorsun?
Gülçehre: Kime lan dedim abiciğim?
Gülçehre: N'oldu kıskandın mı canım yengem?
Salak Abim: Kimseye deme Gülçehre!
Guguk Kuşu: Hayır canım, niye kıskanıyım. Parmağımda yüzük var benim.
Gülçehre: Tamam abiciğim.
Gülçehre: Benim de parmağımda yüzük olması iki dudağımın arasına bakar?
Salak Abim: Ne diyorsun sen Gülçehre?
Gülçehre: Bir şey demedim ya sende abi ya.
Elin Adamı: Üst üste gelen mesajlar bunlar mıydı?
Elin Adamı: Ben de ne hayaller kurmuştum.
Salak Abim: Ne hayaller kurmuştun Rüzgâr Bey?
Elin Adamı: Hiç eniştem, öyle boş hayaller.
Gülçehre: Hm.
Elin Adamı: Hm.
Salak Abim: Dağılın lan!
Guguk Kuşu: Ama aşkım...
Salak Abim: Gel ben senle konuşurum.
Gülçehre: :')
Guguk Kuşu: Geliyorum aşkım.
Guguk Kuşu: Ha Gülçehre, taliplerini çok geri tepme. Sonra ortada kalırsın falan.
Gülçehre: Birgün gerçekten seni dövecem Feyza, böyle duvak takacak saçın kalmayacak!
Salak Abim: Gülçehre kalk bana çay getir, bırak Feyza'yı.
Gülçehre: Git Feyza sana getirsin, malum benim işim gücüm var.
Guguk Kuşu: Ben de çalışırım.
Gülçehre: He babanın getir götürünü falan yaparsın, o da kendine vakit ayırmaktan yapabilirsen vmgkgkfjfh.
Salak Abim: Dağılın lan!
Gülçehre: Ben ikinizi bir dağıtacağım zaten Selim Bey, dua edin sana kurban gitmedim.
Gruptan çıkıp telefonu bir kenara attım ve hazırladığım kıyafetlerimi giyinmeye koyuldum. O sırada telefonuma üst üste mesaj geldi fakat umursamadım. Arada Rüzgar'ın özelden attığı mesajlar da vardı. Birkaçını okumuştum, diğerlerini de merak etmiyordum. Yani belki biraz ediyordum.
Şalımı da taktıktan sonra çantamı aldım ve aynadan üstüme kısa bir bakış atıp odamdan ayrıldım. En son balkonda çamaşır asarken gördüğüm annemi şimdi salonda öykece otururken buldum. "Ben gidiyorum, var mı isteyeceğin bir şey?"
Omzunu kaldırıp indirdi ve bana burun kıvırdı. Göz devirdim, daha mesaime zaman olduğu için yamacına oturdum. "Yine n'oldu?" Diye sordum. Aslında sormama bile gerek yoktu, konu benim evliliğimdi.
Sesli bir nefes verdi ve bir çocuk gibi hevesle anlatmaya başladı. "O çocuk senin için en iyisiydi, noldu da böyle oldu ki?"
Dudağımı ısırdım. Evet, benim suçumdu ama benimki de gönüldü hani. Sevdiğim biri bile beni yarıyolda bırakmıştı, daha sadece çocukluğunu hatırladığım birine mi güvenecektim? Feyza'nın kuzeninden bahsediyoruz bir de. Ay o kız benim yengem mi olacak şimdi?
Oy kalbim sıkışıyor...
"Anam benim artık konuyu kapatsak ve abimi evden def etmenin sevincini yaşasak olmaz mı?" Diye sordum.
Elini koluma vurduğunda sızlandım. "Anne!"
"Ne biçim konuşuyorsun abin hakkında? Abinin bir yere gideceği yok, geliniyle beraber burada yaşayacaklar."
Hayal kırıklığına uğradım. "Yazıklar olsun," dedim ayağa kalkarak. "Ben de bu evin insanıyım, benim de düşünce hakkım var!"
Annem bana sen olmamışsın der gibi bakıp yolu mutfağa doğru gitti. Salonda yalnız kaldığımda ayaklarımı sürüyerek evden ayrıldım.
Ben annemi tanıyorsam diğer görücüye gelenleri şimdiden düşünmeye başlamıştır. Rüzgâr'ın dediği gibi her kapıma gelene mesaj yazarak olmaz diyemezdim. Hem bu benim lehime olurdu, aman aman.
Aklıma Rüzgar'ın mesaj yazdığı gelince tuhaf bir heyecan yaşadım ve elim telefonumu buldu. Niye bu heyecan kızım ya?
Elin Adamı: O yüzük ne zaman takılır acaba?
Gülümsedim ve dudağımı ısırdım. Bu çocuk n'apıyordu ya, bu diretme neydi? Ay sanki bana aşık...
Neyse deyip diğer mesajları kısa kısa okuyarak cevap için parmaklarımı hareket ettirdim.
Gülçehre: Bilmem, annemin benim için seçtiği taliplere bakmam lazım.
Anında çevirimiçi oldu. Sen ne biçim doktorsun evladım?
Elin Adamı: Annenin seçtiği taliplere niye bakıyorsun?
Elin Adamı: Al bak profilim orda. Gözün gönlün canlansın.
Elin Adamı: Doktor olduğumu da unutmamak lazım.
Gülçehre: Sen önce bir TUS'u geç sonra düşünürüz.
Elin Adamı: Neyi düşünürsün?
Gülçehre: Talip meselesi falan.
Telefonu kapatıp yüzümdeki sırıtmayla çalıştığım hastaneye doğru yol aldım.
Bu sırıtma hayra alamet değil ama bakalım.
----
Mola...