1 Sene Önce
Seminere yetişememe telaşı taşırken fakülte binasına koşuyordum.
Fakülte binasına girdiğimde koşmayı bırakmayarak devam ettim.
Bu semineri kaçırırsam sonrasında çok üzülecektim.
Koşmaya devam ederken benimle aynı yönde yürüyen bir adama çarptığımda hem kendi hem de onun dengesini bozdum.
İkimizin de elindeki kağıtlar, dosyam yere saçılırken düşmenin eşiğinden döndüm.
Düşmeyeyim diye kolumdan tutan adama dengemi sağlayınca baktım ve "Çok çok özür dilerim. Gelip size çarptım." dedim.
Tebessüm ederek "Sorun yok, iyi misiniz?" diye sordu.
"İyiyim." dedikten sonra yerdeki kağıtlara baktım.
Hemen toplamam lazımdı.
Yere eğildim ve kendime ait olan kağıtları toplamaya başladım.
Çarptığım adam da kendine ait olan kağıtları topluyorken "Gerçekten özür dilerim. Yetişmem gereken bir seminer var." dedim.
Sözlerim bitince bana baktı.
Kağıtları toplarken elim ayağıma karışmıştı.
"Kağan Taşkın'ın katılacağı seminere gidiyorsanız sakin olabilirsiniz. Daha başlamadı."
Derin bir nefes verdim.
"Teşekkür ederim. Geç kaldım diye korkmuştum."
"Rica ederim."
Kağıtlarımı toplamayı bitirdiğimde ayağa kalktım.
Benimle ayağa kalkan adam, "Ben de seminere gidiyorum. Rahatsız olmayacaksanız size eşlik etmek isterim." dedi.
"Tabii." dedim, gülümseyerek.
Birlikte seminerin olduğu salona yürürken "Seni bizim bölümde hiç görmedim. Kaçıncı sınıfsın?" diye sordum.
Bana cevap vermesini beklemeden güldüm.
"Sanki kendi sınıfımdaki herkesi tanıyormuş gibi de konuşuyorum."
Gülerek "Görmemeniz normal. Aynı sınıfta değiliz." dedi.
Derin bir nefes verdim.
Sıkıntılı birine de çarpabilirdim.
Kendisine çarpmamı sorun etmeyen biri olduğu için şanslıydım.
"Acaba Kağan Taşkın gelmiş midir?" diye sordum.
"Bilmem."
"Bu seminerin olacağını duyduğumdan beri çok heyecanlıyım. Acaba nasıl biri, çok merak ediyorum."
"Öyleyse tahminde bulunun. Sizce nasıl biri gelecek?"
Kısa bir süre düşündüm.
"Kırklarının ortasında, biraz göbekli ama uzun biri diye hayal etmiştim önceden. Halen daha da aynı fikirdeyim."
"Göbekli hiç düşünmemiştim." dedi, gülerek.
"Hafif göbüşlü diyeyim. Adamın elinden çıkanlara bakacak olursak tarzı da güzel olmalı. Türkiye'de yaşayan kırk yaş üstünün aksine estetik duygusunu tarzına yansıttığını düşünüyorum."
Dudağını kıvırdı.
"Kim bilir? Belki de zevksizin biridir."
"Sanmam."
"Neden?"
"Çalışmalarındaki ince detaylar onun ruhunu ve kişiliğini gösteriyor. Eğer genç olsaydı kesinlikle tarzı yüzünden hoşlandığım adamlar listesine girerdi."
"Ne yazık."
Güldüm.
"Sanki genç olsa bana bakacak. Bırak da yaşlı olsun, o listeye girip platonik takılmamı sağlamasın."
Dediğim onu da güldürmüştü.
"Kendinize haksızlık etmeyin. Eminim genç olsaydı ve sizi görseydi tarzınızdan çok etkilenirdi."
Üstüme baktıktan sonra utanarak teşekkür ettim.
"Çalışmak için biraz rahat giyinmiştim aslında."
"Buna rağmen etkilenirdi."
Gülümsedim.
"Sizin de tarzınız oldukça iyi. Eminim genç olsaydı sizin tarzınıza özenirdi."
Gülerek geldiğimiz salon kapısının önünde durdu.
Geldiğimiz salonun kapısını açtı ve önden geçmem için eliyle işaret etti.
"Teşekkürler." deyip içeri girdim.
Arkadaşlarım direkt gözüme iliştiğinde adama "Tekrardan özür dilerim, iyi günler." dedim.
"İyi günler."
Ben arkadaşlarımın yanına geçip otururken o da daha önlere doğru yürümeye devam etti.
Sedef, "Nerede kaldın? Seminer neredeyse başlayacak." diye azarladığında "Çalışıyordum. Patron kolay salmadı." dedim.
"Neyse ki başlamadan yetiştin. Hepimizden fazla istiyordun bu semineri." diyen Hande'yi başımla onayladım.
"Gelirken bir de geldiğim adama çarptım. Tüm kağıtlarım yere saçıldı. Kabus gibiydi." derken adamı göstermek için ona döndüm.
O...
Mücevher tasarımı ve seri üretiminde bize ders anlatan hocanın yanına, herkesin kendisini görebileceği olan tahtanın önüne geçmişti.
Mikrofonunu taktıktan sonra saatine baktı ve "Umarım sizleri bekletmemişimdir. Seminere ayrılan süre çoktan başlamış." dedi.
Hande ve Sedef'e döndüm.
"Düşündüğüm kişi olduğunu söylemeyin lütfen." diye fısıldadım.
İkisi de bana umutsuz bakışlar atarken yüzümü önümdeki masaya gömmek istedim.
"Öncelikle kendimi tanıtayım, eminim aranızda benim yerime kırk yaşlarında biraz göbekli bir adam bekleyen insanlar vardır. Ben Kağan Taşkın, ülkemizi dünyada mücevher sektöründe temsil eden en önemli şirketlerden birinin sahibiyim ve kesinlikle yaşlı veya göbekli değilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü ve Zarif
ChickLit"Sever misiniz manolyaları?" "Fazlasıyla." "Sizinle her karşılaştığımda sizden manolya kokusu alıyorum." dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. Parfüm kokumu fark etmesini beklemezdim. "Manolyanın hikayesini bilir misiniz?" diye konuyu değiştirdiğinde me...