Arabadan indiğimde beni uçak pistinde bekleyen Tolga'yı gördüm.
Şoför valizimi alıp uçağa götürürken Tolga'nın yanına gittim ve "Uçak?" dedim, sorarcasına.
"Uçağım." diye düzelttiğinde "Yorumsuz bırakabilir miyim?" diye sordum.
Güldü ve "Pilot bizi bekliyor." dedi.
"Tam şu ana dek her suçu coğrafyaya atardım. Meğerse kader sadece coğrafyadan değilmiş."
Tolga gülerek beni merdivenlere sürüklediğinde merakla uçağa bindim.
İçerisinin tasarımı için diyebileceğim bir şey yoktu.
Artık bu adamın tahminimden bile zengin olduğunu biliyordum.
Tolga ile karşılıklı otururken usulca uçağı inceliyordum.
Uçağın kapıları kapanırken bir görevli geldi ve "Arzu ettiğiniz bir şey var mı Tolga Bey?" diye sordu.
"Şimdilik yok, sağ ol."
"Peki ya sizin Filiz Hanım?"
"Hayır, teşekkürler."
Görevli uçuş kabinine giderken Tolga'ya döndüm ve "Tam olarak ne iş yapıyor arkadaş?" diye sordum.
"Garson."
"Sormamalıydım." dediğimde güldü ve "Daha önce yurtdışına çıktın mı?" diye sordu.
"Hayır."
"Paris'te takip ettiğim bir zanaatkar bazı işlerini açık arttırmada satacak. Adıma birini gönderecektim ama elimize bir fırsat geçince değerlendirmek istedim."
"Güzel düşünmüşsün ama bana pasaport sorman güzel olurdu."
"Sana bir sır vereyim mi?"
"Ver."
"Yanındaki insan varlıklıysa hiçbir şey düşünme."
"Ama..."
"Anlaştığımıza sevindim."
"Aman ne anlaşma."
Pilot uçağın havalanacağına dair uyarı yaparken heyecanlanmıştım.
Hiç yurt dışına çıkmamıştım.
Gülümseyerek camdan dışarı baktım.
"Kardeşin kaç yaşında?" diye sordum, merakla.
"Seninle yaşıt."
"Normal insanlar direkt yaş söyler."
"Sen de sonrasında kendinle yaşıt olduğunu söyleyecektin. Bunu zaten biliyorum."
"Bilmediğin şeyler mi öğrenmek istiyorsun?"
"Evet, kesinlikle."
Şaka yapmıyordu.
Bunu ciddi bir ses tonunda söylemişti.
"Mesela?"
"Seni."
Daha özel bir soru sorar sanıyordum.
Utanarak başımı önüme eğdiğimde "Anlatmayacak mısın?" diye sordu.
"İstediğin her şeyi adamların sayesinde bulabilirsin sanıyordum."
"Bulurum da."
"O zaman niye bana soruyorsun?"
"Gizli iş yapmaya gerek mi var?"
"Yok mu?"
Kafasını yavaşça iki yana salladı.
"Bana kendini anlatmanı istiyorum. Ne öğreneceksem senin ağzından, senin duyguların ile olsun."
"Bu ısrarın neden?"
"Dürüst olmamı ister misin?"
"Evet, lütfen."
"Seninle ilgileniyorum."
"Bu..."
"Fazla açık?"
Yanaklarım alevlenirken "Kesinlikle. Tarif etmek istesem o kelimeyi kullanırdım." dedim.
"Anlatmayacak mısın?"
"Ne denir? Birden ilgileniyorum, dedin."
"Kaba mı oldu?"
"Sadece üstü kapalı." dediğimde tek kaşını kaldırdı.
"Ne tür bir detay arıyorsun ki?"
"Ne konuda ilgileniyorsun? Söylediklerin yanlış anlaşılmaya müsait. Belki yetenekliyim diye kendi çıkarların doğrultusunda ilgileniyorsun."
"Zeki ve güçlü bir kızsın. Hareketlerin ve kararların ilgimi çekiyor ve seni daha yakından tanımak istiyorum."
"Güçlü olan sensin sanıyordum." dediğimde başta anlamasa da sonra gülümsedi.
"Meğerse en güçlüler, zarif çiçeklermiş."
Bu bana ithafendi.
Gülümserken "Senden bile mi?" diye sordum.
"Bu biraz şahibeli."
Tek kaşımı kaldırdığımda "Kesinlikle en güçlüsü ve en güzeli sensin ve seni tanımak istiyorum." dedi.
"Evinde yaşarken mi?"
"Bu bir evet miydi?" dediğinde gözlerimi kaçırdım.
"Sanırım öyleydi."
"Ceren buna çok sevinecek."
"Sadece Ceren mi?"
"Sadece olmadığını bilmelisin."
Koltuğumda öne doğru gittim ve "Duymak istiyorum." dedim.
"Ceren'den daha çok istiyorum."
Bu kararı belki de bir anda almam doğru değildi ama istiyordum.
Bu adam nasıl beceriyor, bilmiyorum lakin beni ikna etmesini biliyordu.
Göz ucuyla Tolga'ya baktım ve "Daha önce kaç kadın götürdün?" diye sordum.
"Paris'e mi?"
"Evet."
"Kız kardeşim hariç kimseyi götürmedim."
Bu beni şaşırtırken "Hiç mi?" diye sordum.
"Kaç kişi bekliyordun?"
"Sadece şaşırdım. Yine birkaç kişi olur sanıyordum. Gençsin, hoşsun yani, her türlü birileri olmuştur diye düşünmüştüm."
"Hoşum?"
"Eh işte."
Gülümseyerek "Sen de hoşsun." dediğinde daha da utanmıştım.
Utandığım kızarmam ile dışarıdan belli olmuş olmalı ki Tolga ayağa kalktı ve "Sanırım hava sana sıcak geldi, kızardın." dedi.
"Kesinlikle."
"İçecek bir şeyler?"
"Çok güzel olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü ve Zarif
ChickLit"Sever misiniz manolyaları?" "Fazlasıyla." "Sizinle her karşılaştığımda sizden manolya kokusu alıyorum." dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. Parfüm kokumu fark etmesini beklemezdim. "Manolyanın hikayesini bilir misiniz?" diye konuyu değiştirdiğinde me...