12.bölüm

1.4K 26 1
                                    

Medya: Ateş

Defne hanımın gitmesiyle olduğu yerde adeta dönüp kalmıştı genç kız beyni uyuşmuş gibiydi ayağa kalkıp odasına çıktı yatağa uzanıp düşünmeye başladı ne yapacaktı şimdi? Ateşe söyleyemezdi söylese zaten ortada bir sır kalmayacaktı ve her kes öğrenecekti büyük ihtimalle de onu ailesinin evine göndereceklerdi başka zaman olsa buna sevinirdi ama ailesi şu an mutlu ve huzurluyken yapamazdı kardeşlerini üniversiteye kadar okutacaklardı bu başka şartlarda mümkün değildi ama ona mucize gibi gelen her şey şu an oluyor. Ne demişti Defne hanım "ailen için kendinden vazgeçemezmisin?" Geçerdi, ailesi için kendinden vazgeçerdi..

Ateş bugün şirkete gitmedi yeraltında hall etmesi gereken konular vardı bir kaç gün uğramamıştı ortalık karışmıştı Ateşin ikinci evliliğini dostu düşmanı öğrenmişti bu hiç iyi değildi Ateş bu işi sessiz hall etmek istiyordu, kesin Yavuzun şiydi bu ondan başka düşmanı bilmiyordu evlendiğini her kese yaymıştı şu an sadece yeraltındakiler biliyordu ama bu durum iş hayatında duyurulsa imajı büyük zede alırdı tabikide dostları duyulmazdı hatta düşmanlarıda korkardı duyulmaya ama bazı canına susayanlar ola bilirdi o yüzden bugünkü yeraltı toplantısında onları uyarmasında fayda vardı. Ateşin mekanında büyük bir toplantı odası vardı bütün tanınmış ve büyük mafya adamları orda toplanırdı sadece dostlar değil düşmanlarda olurdu bu toplantıda karanlık işler burdan yürütülürdü. Arslanlılar bu krallığın başındaydılar Aslan Arslanlının başlattığı bu liderliği Cihan bey yıllarca başarıyla sürdürmüştü son 3 yıldırda Ateşe devretmişti oda aynı dedesi ve babası gibi kısa sürede adını akıllara kazımıştı. Mekanda odasından çıkan adam gizli bölmeden geçerek başka dünyaya açılan kapıdan içeri girdi dışarından basit bir gece kulübüydü ama bu bölümünde dünyayı yönetiyorlardı, toplantının olacağı odaya girdi genç adam misafirleri gelmişti bile kocaman yemek masasının etrafında oturan yaşlı, orta yaşlı ve kendi yaşlarında olan adamlar hepsi sert ifadeleriyle bir birine meydan okuyordu
"Hoşgeldiniz beyler" deyip başa oturdu Ateş hemen yanına oturan Şahin bey
"Hoşbulduk Ateş yüzünü gören cennetlik uzun zaman oldu" yaşlı adama dönen genç adam
"Haklısın Şahin ağa bu aralar başım biraz karışık o yüzdendirki ortalık bayağı karışmış" dedi tehditkar şekilde her kes bir birine bakmaya başladı Ateşin ilgilenemediği bir kaç günde onun mallarına göz dikmiştiler resmen buda yetmezmiş gibi olaya el koymaya çalışan 3 adamını vurmuştular
"Eee sustunuz beyler mallarıma el koyup adamlarımı vurdurmak gerçekten taktir edilecek bir cesaret gibi görünüyor ama benim için sadece cahil cesareti, benim mallarımı kafam biraz karışık diye kendi tarafınıza çekmek istiyorsunuz fark etmeyeceğimi düşünerek ama adamların fark edinceye vurup gönderiyorsunuz" gözlerinden ateş çıkan adam 10 adamın hepsinin gözlerine teker teker baktı kimin yaptığını biliyordu aslında ama tek yapamazdı yardımcısıda vardı gözleri biraz ötesinde oturan Yılmaz Koçaka dikti koltuğa arkasını yaslayan adam kendi yaşlarındaki adama
"Yılmaz hadi bize son 1 haftanı anlat neler yaptın? Kimlerle konuştun? Kim senin aklına soktu bu dahi fikiri? Nasıl ikna oldun bana ihanet etmeye hepsini anlat dinlemek istiyorum" dedi alayla, Yılmaz terlemeye başlamıştı bile
"Ne diyorsun Ateş benden mi şüpheleniyorsun ben sana böyle bir şey yapmam"
"Yaparsın senin para hırsını biliyoruz para adama her şeyi yaptırır korkularını bile görmezden gelmişsin benim merak ettiğim bu aklı sana kim verdi söyleki cezanızı ikiyi ayırıp veriyim yoksa sen hepsini mi almak istersin"
Ayağa kalkan adam
"Ateş bak yemin ederim ben bir şey yapmadım inan bana" dedi, Ateşse oturduğu koltukta rahat tavırla
"Benim limanıma gelmesi gereken gemi ne hikmetse gelmiyor ama aynı gün senin limanına bir gemi geliyor ve sen o gün çok büyük miktarda para kazanıyorsun ülkenin yarısına silahları ben satmıyormuyum? Nasıl oluyorda sen bir yerden silah bulup satıyorsun sanada lazım olunca ben vermiyormuydum o silahları benim mallarıma el koymanın bedelini ödeyeceksin" dedi, korumalardan biri Yılmazı tekrar koltuğa oturtup önüne bir kâğıt koyuyor Yılmaz korkarak
"Ne bu?" Diyor
"İmzala"
"Hayır boş bir senede imza atmam ben" arkadaki koruma silahı başına dayıyor
"O zaman bende senin beynine imza atarım" diyen adamı her kes pür dikkat izliyor hepsi biliyor ki yapardı Yılmaz'da biliyordu o yüzden imzaladı kâğıdı koruma boş senedi Ateşe verdi
"Sağol Yılmazcım gerisini ben hallederim"deyip adamına işaret verdi korumalar Yılmazı tutup götürecekken Yılmaz çırpınarak
"Ateş noluyor imzaladım işte senedi ne bu şimdi?"
"Tamam bende seni öldürmeyecem zaten merak etme, ha sen benim seni ensenden bir kurşunla öldüreceğimimi sandın? Ben o kadar basit öldürmem ben seni öldürseydim vücudundaki büyün parçaları tek tek ayırıp hepsini köpeklere verirdim ama şu an imzayı attığın için seni tek parça halinde saklayacağım merak etme ama biraz rengin morarmasın mı yani?" Dedi keyifli sesiyle, Yılmazsa korkuyla
"Ateş yapma böyle anlaşmamıştık, Ateeşş!" diye bağırarak korumalar tarafından götürüldü. Tekrar masaya dönen adam
"Hain aradan çıktı ama aramızda bir hain daha var oda Yılmaz'a yardım eden onu bulmak 1 saniyemi bile almaz aslında ama eğer kendisi bana gelip adam gibi anlatırsa belki affederim yarına kadar yanıma gelmezse ben onu ayağıma getirtirim" dedi tehditkar sesiyle
"Ateş, senin yarına kadar boş vaktin var mı ki? Hayır sana yardım etmek istiyorum bende bu 2ci haini bulmak konusunda ama ne zaman boş olursun bilmiyorum sonuçta 2 kadını idare etmek yeraltını idare etmekten zordur bence" dedi Yavuz alaylı sesiyle, Yavuzun sesiyle ona dönen adam gülümseyerek Yavuza bakıp
"Sen o değerli vaktini benimle harcama sevdiklerine harca haini ben bulurum ama dua et sen çıkma o hain yoksa ne sevdiklerine ayıracak vaktin olur nede sevdiklerin" dedi, Ateşin ne demek istediğini çok iyi anlayan Yavuz konuşmamak kendisi için daha iyi olacağına karar verip sustu
"Hazır Yavuz konuyu açmışken sorarım o zaman Ateş duyduklarımız doğrumu?" Tekrar Şahin Karaya dönen adam
"Doğru Şahin ağa oldu öyle bir şeyler ama kimse bilmiyor medyanın haberi yok olmamalıda bu konu burdan dışarı çıkmayacak" deyip ayağa kalktı
"Toplantı bitmiştir" deyip çıktı odadan kendi odasına gidip bir kahve söyledi kafasını koltuğa yaslayıp gözlerini dinlendirirken kapı çaldı Şahin ağaydı gelen
"Gel Şahin ağa hayırdır unuttuğun bir konumu var?" Yaşlı adam Ateşin karşısına oturup
"Şu mesele, ikinci evliliğin deden zorladı değil mi?" Sıkıntılı bir nefes veren adam
"Başka türlüsü mümkün mü?"
"Mecbur olmasa deden seni üzecek bir şey yapmazdı, şu an anlamıyorsun ama gün gelecek anlayacaksın" ellerini masanın üstünde birleştirip öne doğru eğilen adam
"Neyi anlayacakmışım? Hayatımın içine etti, çok azmış gibi omuzlarıma birde o kızın yükünü koydu, karımla evliliğimi mahv etti ben onu hangi yerde anlayacağım tam olarak" dedi
"Büyüdüğünde, yaşlandığında, ne zamanki yaşlanacaksın o oturduğun koltuktan bıkacaksın o zaman yerine oturta bileceğin bir oğlun olduğu aklına gelecek, senin adını, soyadını layığıyla taşıyacak bir çocuğun olduğunda anlayacaksın dedeni, bak babana şimdiden bütün işlerini sana bırakıp çekirdi kenara"
"Umrumdamı sanıyorsun? Soymuş servetmiş hiç biri umrumda değil sadece sevdiğim kadınla mutlu olmak istiyorum"
"Her kesin senden korkması, sana saygı duyması, adının her kapıyı açması, tüm dünyaya sadece güçün ve servetinle nam salmak gerçekten umrunda değil mi?" Düşündü genç adam aslında umrundaydı kim istemezdiki bunları ama Arzu hepsinden daha önceydi onun için yadaki o öyle düşünüyordu belkide haklıydı Şahin Kara, ayağa kalkan yaşlı adam
"Ben artık gideyim bu konuyuda merak etme sen istemediğin sürece medyanın haberi olmayacak" dedi, Ateşte ayağa kalkıp
"Umarım, hala içimizde bir hain var sonuçta"
Diye yanıtladı
"Yarın ortaya çıkar kokusu merak etme, hadi görüşürüz"
"Görüşürüz Şahin ağa" giden adamın ardından saate baktı Ateş akşam olmuştu neredeyse oda çıktı mekandan, şöförün kullandığı arabada giderken Selimi aradı önce akşama onlarda olacağını söyleyen arkadaşıyla vedalaşıp evine giderken aklına birden annesinin bugün Melekle görüşmesi geldi karmaşada aklından çıkmıştı umarım annesi bir şeyden şüphelenmemiştir,şöföre rezidansa gitmesini söyleyip telefonu eline aldı tekrar bu sefer Arzuyu aradı karısıyla bütün gün konuşmamıştı telefonu açan kadın
"Efendim Ateş" dedi, eskiden hayatım aşkım diye açılan telefon şimdi böyle açılıyordu
"Canım napıyorsun bugün çok fazla işim vardı konuşamadık"
"Benimde hastalarım fazlaydı bugün bide biraz geç geldim iyice karışmıştı işler bir birine şimdi bitti işim eve geçiyorum seninde bittiyse işin al beni istersen yemeğe giderim Selimde gelir yanımıza" karısının bu teklifi ne kadar cazip gelsede Melekle konuşmalıydı
"Canım, benim işlerim daha bitmedi maalesef hem Selimide aradım ben akşama gelecekmiş şu an oda meşgul sen eve geç yemekten sonra çıkarız üçümüz dışarı eski günlerdeki gibi"
"Tamam o zaman görüşürüz"
"Görüşürüz bebeğim" rezidansa varan Ateş eve çıkıp kapıyı çaldı kapıyı Melek açmıştı Ateşi görünce şaşıran genç kız hemen kendisini toparlayıp
"Hoşgeldiniz Ateş bey"deyip kenara çekirdi, Defne hanım bey dediğimi duysa öldürür beni dedi içinden, kızın dağınık üstü ve şişmiş gözlerine bakıp içeri geçerken
"Ne bu halin?"dedi sertçe salonda elleri cebinde pencerenin önüne gitti dışarıyı manzarayı seyrederken kızın cevabını bekliyordu. Melek Ateşin annesini soracağını biliyordu ona hazırlıklıydı ama buraya gelmesini beklemediği için tutulmuştu resmen
Ateşse kızdan ses çıkmayınca ona dönüp
"Annem bir şeyden mi şüphelendi?" Diye sordu Melekse kendini toparlayıp
"Hayır hiç bir şeyden şüphelenmedi iyi keçti konuşma"dedi
"O zaman niye bu haldesin ağlamaktan yüz gözün şişmiş"
"Ben annenizle konuşunca kendi annemi özledim, aklıma geldiler kardeşlerimle annem ben onlardan hiç bu kadar uzun süre ayrı kalmamıştım" deyip yine ağlamaya başladı. Karşısında ağlayan küçük kız nedense onda etki bırakmıştı genelde böyle şeyler onu etkilemezdi
"Anlıyorum, tabi 1 ay oldu nerdeyse hiç konuşmadın mı?"
"Hayır, annemin telefonu yok babamıda aramak istemiyorum" elleri cebinde salonda bir şeyler düşünerek gezen adam sonunda durup kıza bakarak
"Biz her ay Mardin'e gideriz oradaki işlerle ilgilenmeye bu ay biraz karışıklık olduğu için gidemedik önümüzdeki haftalarda gideceğiz istersen sende gel bizimle ailenide görürsün" kızın gözleri kocaman açılmıştı sevinçle
"Gerçekten mi? Gele bilirmiyim?" Diye sordu
"Tabiki istersen gele bilirsin" diye yanıtlayan adamın sözü biter bitmez genç kız boynuna sarılmıştı
"Çok teşekkür ederim" boyu yetmediği için parmak uçlarında kendisine sarılan kızın belinden tutup kendisinden biraz uzaklaştırdı ama kızın elleri hala boynundaydı adamınsa elleri kızın belinde ve yüzleri çok yakındı sanki dans ediyormuş gibi bir pozisyonda kala kalan ikili ilk defa bir birlerine bu kadar yakından bakıyordu daha çok bir birlerini inceliyor gibiydiler, Melek yaptığı hatanın farkındaydı, uzaklaşmak istiyordu ama hipnoz olmuş gibi kıpırdayamıyordu, Ateşse kolları arasındaki bu küçük kızı bırakmak istemiyordu. En sonunda Melek yavaşça ellerini Ateşin boynundan çekti bunu o kadar yavaş yapmıştıki elleri omuzlarından süzülerek aşağı inmişti kendisini uzaklaştırarak
"Çok özür dilerim ben öyle sevinince refleks olarak sarıldım çok pardon" Ateşin aklıysa hala kızın etkileyici derecede büyük ve güzel gözlerindeydi
"Tamam sorun değil" dedi kendisini geri çekerek.
"O zaman ben sana haber veririm gideceğimiz zamanı sende ona göre hazırlanırsın" deyip kapıya doğru giderken Melekte mahcupça arkasından gitti utançtan yüzü kıpkırmızı olmuştu, Ateş bunu tabiki farketmişti kırmızı yanaklarıyla daha tatlı görünen kızı dahada utandırmamak için evden " Hoşçakal" deyip evden ayrılmıştı. Ateşin evden çıkmasıyla kapıyı kapatıp arkasını kapıya yaslayan kızın kalbi deli gibi atıyordu yaptığı hatayı düşünüyordu gözlerini kapatıp tekrar o ana gitti kokusu burnundan gitmiyordu,zaten Ateşin güzel kokusu onu her gördüğünde burnuna doluyordu ama ilk defa bu kadar yakından duyduğu koku başını döndürmüştü, yaptığını hata olarak nitelendirsede asla suçluluk hiss etmiyordu hatta keşke ona bir kere daha sarılma şansım olsa diye düşündü.
Ateşse bu basit sarılmanın etkisinin büyük olmasına sinirleniyordu sanki ilk defa bir kadınla temas kuruyormuş gibi olan adam anlamıyordu. Arzu hayatına girdikten sonra başka kadın olmamıştı hayatında ama ondan önce sayısız kadınla olmuştu ve hepside çok güzel ve olgun kadınlardı kendisinden en fazla 1 yaş küçük sevgilisi olmuştu ya yaşıtlarıyla yadaki kendindende büyük kadınlar olurdu hayatında küçük ve minyon kızlar asla ilgisini çekmezdi, Arzuda aynı şekilde hem güzel hemdeki olgundu tam hayalindeki kadındı zaten o yüzden bu kadar aşık değilmiydi ona düşüncesi tavrı görüntüsü Arzu onun için ideal kadındı ama bu kız tam tersi küçük minyon tecrübesiz sahi kaç yaş vardı aralarında 9-10 ama buna rağmen kendisinde etki bırakması sinirlendirmişti onu yol boyu bu konuyu düşünmesi bile sinir bozucuydu eve vardığında bu yüzden sinirliydi sanki karısına ihanet etmiş gibi hissediyordu,eve vardığında direk odasına gitti duş alıp üstünü deyişti daha kimseye görünmemişti aşağı indiğinde her kes yemek odasındaydı
"İyi akşamlar" diyerek oda yerine oturdu
"İyi akşamlar oğlum nerdeydin?" Diye sordu Defne hanım aslında Ateşe bu soruyu hiç sormazdı ama Melekle konuşan kadın ondan Ateşin yanında olduğu öğrendiği için bilerek sordu, Ateşse annesinin sorusuna
"İşlerim vardı" diye cevap verip yemeğine döndü. Ateşin keyifsizliği Arzunun dikkatini çekmişti üstelik geldiğinden beri yüzüne bakmamıştı resmen sakince yemeğine odaklanmaya çalışan Ateşin aklıysa Melekteydi bu durum canını daha sıkıyordu ve dahada sinirlendiriyordu onu, sakin geçen yemeğin ardından odasına çıkan genç adamın ardından Arzuda gitti odasına çıkıp yatağa uzanan kocasına bakan Arzu sakin bir şekilde yanına uzanıp kocasının saçlarını okşamaya başladı
"Yorgun gözüküyorsun"
"Yorgunum evet gecede az uyudum ya o yüzdendir"
"Ne yaptın bütün gün aradığında daha işim var demiştin" Ateş gözlerini açıp düşündü karısına yalan söylemek istemiyordu ama doğruda karısının canını sıkacaktı o yüzden yalandan
"Ortalık karışmıştı bugün mekanda onlarla uğraştım" dedi lafı geveleyerek sonra ayağa kalkıp
"Babamla konuşmam gereken konular var işle ilgili onları hall edeyim sonra çıkarız Selim bizi bekliyor" deyip aşağı indi. Kocasının garip ve soğuk tavırlarını yorgunluğuna bağlayan Arzu Ateş babasıyla işle ilgili konuşacaksa kolay kolay bitmez o konuşma diye düşünüp mutfağa indi oda kek yapmaya.
Ateş salonda babasıyla iş hakkında konuşuyordu Cihan bey
"2 gün sonra Mardin'e gitmeliyiz Ateş, biliyorsun geçen ayda gitmedik hem Nilayada görücü geliyormuş babam sizde burda olun kız istemede dedi" deyince Ateş şaşırmıştı hem kuzenine görücü gelmesine hemde bu kadar kısa sürede gitmelerine Meleğin şansı dedi içinden
"Nilay'a görücümü geliyor? Baba Nilay daha okumuyormuydu ne görücüsü" dedi Ateş hafif sinirle
"Babamın yakın dostu istemiş oda geçemem arkadaşımdan diyor"
"Ha arkadaşından geçemez ama torunundan geçer öyle mi?"
"Baba mı bilmiyorum musun Ateş kafasına koydumu yapıyor işte"
"Nilay istiyor mu peki?"
"Bilmiyorum gidince anlıyacağız işte"
"Melekte bizimle gelecek" Ateşin birden söylediği şey deminden beri elindeki telefonla uğraşan Defne hanımın dikkatini çekmişti
"Melek ne alaka?" Dedi Cihan bey
"Ailesini özlemiş bende bizimle gele bileceğini söyledim"
"Sen bugün Meleklemiydin?" Dedi Defne hanım merakla
"Evet işten sonra uğramıştım"diye yanıtladı Ateş annesini
"İyi yapmışsın bende çok sevdim Meleği akıllı kıza benziyor bayağıda sohbet ettik sık sık giderim ben ziyaretine hem canıda sıkılmaz"
Annesinin birisini sevmesine oldukça şaşıran Ateş konu üstünde çok durmadı önemli olan bir şeyden şüphelenmemesiydi
"Tamam gelsin Melekte bizle, ama sana şimdiden söyleyim deden çocuk konusuyla darlayacak ikinizide" derin bir nefes veren Ateş
"Biliyorum" dedi sıkıntıyla, o sırada Arzu elinde yaptığı keklerle salona girdi keklerini çayla birlikte servis ettikten sonra kocasının
yanına oturdu keki yedikten sonra hepsi
"Ellerine sağlık" deyince Arzuda
"Afiyet olsun, ee ne konuşuyordunuz?"diye sordu
"Mardin'e gitmek vakti gelmiş onu konuşuyorduk" diye yanıtladı karısını Ateş, Arzunun aklına en son Mardin'e gitmeleri gelmişti o felaket günden sonra hayatları mahv olmuştu resmen ve halada toparlayamıyordular
"Öyle mi? Bende mi gelsem acaba sizle bu sefer?" Deyince hepsi bir birine baktı sanki Arzu hiss etmişti Meleğinde gideceğini
"Nerden çıktı şimdi bu? Yani sevmezdim sen oraya gitmeyi canın sıkılırdı hep" dedi Ateş
"Napsın kız seni en son gönderdiğinde evlenip geldin güven mi kaldı?" Dedi Defne hanım eğlenerek
"Güvenle alakalı bir şey yok Defne hanım sadece biraz uzaklaşmak istedim buralardan"
"Canım yalnız sorunlardan kaçmak için Mardin pek uygun bir yer değil aksine sorunların merkezi orası zaten"
"Aslında annem haklı" dedi Ateş
"Uzaklaşmak için Mardin uygun değil bizim acilen yurtdışına gitmemiz lazım" diye devam etti, Arzununsa gözleri parladı resmen
"Gerçekten mi?" 
"Evet Mardin'den döndükten sonra sen nereye istersen oraya gideriz" dedi Ateş gülerek, kocasına aşkla bakarken ikisinin bu halleri sinirini bozan Defne hanım ayağa kalkıp
"Müsaadenizle bir telefon görüşmesi yapmam lazım" deyip çıktı salondan, kendi odasına giden kadın Meleği aradı karşı taraftan naif şekilde gelen
"Alo" sesine karşılık gayet ciddi sesle "Yarın seni almaya geleceğim saat 2te hazır ol" dedi
"Nereye gideceğiz ki?" Dedi Melek
"Gidince görürsün hemde konuşmamız gereken şeyler var"
"Ateşin haberi var mı?"
"Yarın ben söylerim ona sen dediğim gibi 2te hazır ol" deyip kapattı telefonu Defne hanım odanın içinde bir o yana bir bu yana yavaşça yürüyen kadın düşüncelere dalmıştı
"Bu işi Meleğin keyfine bırakamam ona kalsa beni oyalaya oyalaya Ateşi elden kaçıracak madem öyle  o zaman bende zorla yaptırırım küçük hanıma istediğimi, bakarım mecbur oluncada böyle iyi kalpli olup kenarda dura bilecek misin?" Dedi kendi kendine, kafasına koymuştu artık bu işi biran önce hall etmeliydi.....

İyi okumalar.

Gözümden Düşdüğün An Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin