Girdikleri şoktan ilk çıkan Barış oldu. Ateşlere ithafen
"Hoşgeldiniz Ateş" dedi. Onun konuşmasıyla gözlerini 5 yıldır görmediği ve görmediği için yokluğuna alıştığını sandığı kadından çeken Ateş Barışa bakıp
"Hoşbulduk ama galiba yanlış bir zamanda Hoşbulduk" dedi
"Çocuklar bana sürpriz yapmışlar benimde haberim yoktu kusura bakmayın" dedi Kayhan bey
"Yok ne kusuru biz o zaman size rahatsızlık vermeyelim. Hem yol yorgunsunuzdur. Yemeği başka zamana erteleyelim" dedi Ateş Arzuya bakmamak için kendisiyle savaş vererek
"Hayır lütfen buraya kadar gelmişsiniz. Buyurun yemeğe geçerim" dedi Kayhan bey. Arzu ve Barışsa bir birlerine baktılar. Arzu hiç istemiyordu Ateşle yemeğe oturmak ama bunu söyleyemezdi.
"O zaman müsaadenizle biz bir bavulları odaya koyarım sonra size katılırız" dedi Barış. Onları kafasıyla onaylayan Ateşin dikkatini geldiklerinden beri kendisine hayran hayran bakan küçük kız çekti. Arzunun kızı. Aşık olduğu kadının kızıydı. Ona gülümseyen kız yanına doğru geliyordu. Arzu ve Barış korkuyla kızlarına bakıyordular. Deniz tam babasının yanında durup başını kaldırdı ve ona baktı. Karşısında küçük kız uzun zamandır onda hiss etmediği bir duyguyu hissettirdi. Yüzünde yıllar sonra gerçek bir tebessüm oluşturdu. Onun boy hizasına eğiren Ateş
"Merhaba güzel kız, adın ne sesin?"dedi. Babasının sesiyle gülümsemesi büyüyen Deniz
"Deniz" dedi tatlı tatlı.
"Ne güzel bir isim. Tıpkı senin gibi" dedi gülerek. Onları izleyen Aslansa babasını ilk defa gülerken görüyordu. Kendi yaşlarında ki kıza gayet sevecen davranan babasını istemsizce kıskanmıştı. Çünkü babası ona hiç böyle gülmemişti.
Arzu korkuyla bakıyordu ikisine kızına güveniyordu ama çocuktu sonuçta ya tam şu anda söyleseydi gerçekleri? Çünkü kızı babasından fazlasıyla etkilenmişti. Hemen yanına gitti
"Anneciğim hadi gel gidip üstümüzü değişelim" dedi kızının elini tutarak. Arzunun gelmesiyle doğrulan Ateş ona yakından bakmanın zararlarını görüyordu. Bu kadar mı özlemişti onu. 5 yıldır farketmemişti bu özlemi. Attım kalbimin derinliklerine diye kendisini kandırmıştı ama değilmiş. Derinlerde falan değilmiş hala ilk günkü yerindeymiş. Kızının elini tutup götüren Arzu Ateşe bakmamak için verdiği savaştan galib ayrılmıştı şimdilik. Kalbi deli gibi atıyordu. Daha Türkiye'ye adım attıkları ilk dakka onunla karşılaşmak şaka gibiydi. Olmamalıydı bu adama karşı hala bir hissi olmamalıydı. Yıllardır görmüyordu onu fotoğraflarına bile girip bakmıyordu. Dün kızına gösterene kadar. Aklından ve kalbinden silmeye çalışıyordu. Şimdi beklemediği anda karşısında görünce dumura uğramıştı. Kızıyla birlikte odaya geldiğinde Deniz annesine dönüp
"Babamıydı o?" Diye sordu emin olmak için. Kızını yatağa oturtan Arzu yanına oturdu
"Evet bebeğim ama anlaştığımız gibi babana hiç bir şey söylemek yok" dedi. Yüzü düştü Denizin. Babasıyla tanışmak istiyordu artık
"Peki yanındaki çocuk kimdi?" Dedi
"O çocuk senin kardeşin. Yanındaki annesi" kıskanmıştı kardeşini annesi ve babası yanındaydı.
"Babama ne zaman söyleyebilirim?"
"Bebeğim lütfen bak konuştuk bunu hiç bir şey söylemek yok senin büyüyüp kendi kararlarını verecek yaşa gelene kadar" dedi kızını üzdüğünü biliyordu ama başka çaresi yoktu. Bu adam tehlikenin ta kendisiydi. Eğer ondan sakladığını öğrenirse yapacaklarını tahmin edemiyordu. Kızını kucağına aldı ve sarıldı sımsıkı. Sonra üzerini değiştirdi. Çok tatlı bir elbise giydirdi bebeğine saçlarınada iki yandan örgü örüp açık bıraktı. Kızına baktı babasına benziyordu işte. Umarım Ateş bu benzerliği farketmez dedi içinden
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözümden Düşdüğün An
Художественная прозаKarısını kaybetmemek için her şeyi yapmaya hazır çok güçlü ve çok zengin bir adam... Genç ve güzel bir kadın, 5 yıllık mutlu ve aşık evliliğinde tek burukluğu anne olamayacak olması... Ve layık olmadığı kaderine boyun eğmeye mahkum, aşık olması ya...