Medya:Melek
Defne hanım duyduklarıyla şoka girmişti adeta ne diyordu bunlar böyle resmen her kesi ayakla uyutup kaçacaklardı kızıda ikna etmişler. Neyseki vaktinde öğrenmişti planlarını
"Bizi ayakta uyutup kaçmak o kadarsa kolay olmayacak maalesef Arzucum" dedi kendi kendine.Murat öğretmen gittiğinden beri kafasını kitaplardan kaldırdırmayan Melek Alyayı kızdırmaya başlıyordu
"Melekçiğim sencede bugünlük bu kadar yetmez mi?" Kafasını kaldıran kız saate baktı neredeyse 5 saattir burda böyle oturuyordu ama o 5 saatin hepsini derse verememişti maalesef yarısını Ateşi düşünerek geçirmişti. Kafasını çok karıştırıyordu Ateş, zaten yeterince yakışıklı ve çekici olan adama kapılmak daha önce babası dışında bir erkekle göz teması bile kurmayan Melek için çok kolaydı Ateşle ola bildiğince az görüşmeliydi yanlış bir şeye kapılmak istemiyordu evliydi ve karısına aşıktı hemde çok aşık zaten imkansız olan bir şey için kalbinin kırılmasını istemiyordu. Yorgun gözlerle Alyaya baktı
"Haklısın abla en iyisi dinlenip yarın daha dinç devam etmek"
"Aferin kuzum hadi gel bir şeyler ye git dinlen"kafasını sallayan kız ayağa kalkacağı sırada telefonunun sesiyle duraksadı Ateş arıyordu elleri titremeye başlamıştı bile heyecanla açıp kulağına koydu telefonu
"Alo?"
"Alo Melek dersleri sormak için aradım nasıl geçti benden sonra Murat bey bir şey dedi mi?"
"İyi geçti yok bir şey demedi sizden sonra aynı şeyler işte yarın yine aynı saatte gelecekmiş birde başka dersler içinde bir kaç öğretmen gelecekmiş sizinle konuşacaktı bu konuyu"
"Anladım ararım ben onu daha detaylı konuşuruz tamam o zaman iyi akşamlar sana" deyip kapattı telefonu kapanan telefona bakan kız "sizede" deyip yemeğini yemeğe gitti.Ateş telefonunu kapatıp Murat beyi arayacakken oturduğu çalışma odasının kapısı çalıntı gelen yardımcılarıydı
"Efendim Selim bey geldi"
"Tamam geliyorum" Murat beyi aramayı aklına not edip aşağı indi merdivenlerden inerken Selimin her kesle tek tek sarıldığını gördü, arkadaşını çok özleyen Arzu sıkı sıkı sarılıp
"Ne gerek vardı kendini bu kadar özletmeye hayvan herif"dedi kahkaha adam adam
"Lan Ateş bunun ağzı bayağı bozulmuş seninle evli olmanın fesatlarını görüyorum"dedi
"Ne dedim ya hayvan herif dedim işte küfür mü ettim sanki" Ateşte karısına gülerken
"Yok hayatım küfür değil merak etme o alışık böyle şeylere" o sırada kapı çaldı ve Cihan bey geldi Selimi görmesiyle çok sevinen adam hemen sarıldı oğlu gibi gördüğü adama
"Hoşgeldin hayırsız evlat"
"Hoşbulduk Cihan amca her kes çok özlemiş ama aynı zamandada hafif bir nefrette var sanki"
"E oğlum özletmeseydin o zaman sende bu kadar kendini"
Defne hanımda resmi bir şekilde
"Selimcim hoşgeldin"dedi
"Hoşbulduk Defne hanım" tam o sırada Nazlı merdivenleri adeta dağıtırcasına inerek "Selimm abiii" diyerek Selimin boynuna atladı, kimseyi kolay kolay sevmeyen Nazlıycın Selimin yeri başkaydı abisi kadar severdi Selimi oda karşılık verip
"Oyy benim küçük civcivim en çok seni özledim" diye salırdı
"Hadi yemeğe geçelim sonra giderirsiniz özleminizi" dedi Cihan bey
Her kes yemek masasında yerini aldı keyifli geçen yemekten sonra salonda kahveler içirirken Cihan beye gelen telefonla ayağa kalkıp
"Gençler benim biraz işlerim var gitmem lazım Selim sen akşam burdasın değil mi?"
"Aslında hayır gidecektim ama...."
"Ama beni kırmayıp kalmayı tercih ettin" babası gibi gördüğü adamın sözlerine gülen adam
"Tamam burdayım"
"Harika o zaman kahvaltıya görüşürüz"
"Baba bir şey mi oldu? Bende geliyim mi?"
"Yok oğlum önemli bir şey değil ben hall ederim" deyip gidince Defne hanımda
"O zaman bende sizi yalnız bırakıyım rahat rahat konuşun" deyip odasına çıktı, Nazlınınsa asla gitmek niyeti yoktu Selimi soru yağmuruna tutmuştu bile en sonunda Ateş kardeşine dönüp
"Nazlı abicim senin yarın dersin yokmu gidip uyusana"
"Abicim ben ilk okula gitmiyorum üniversiteye gidiyorum"
"Allah Allah n'olmuş yani büyüdün mü şimdi?"
"Ya sen üniversitede mafyalık yapıp şirket yönetmiyormuydun, bana gelince erkenden uyu yarın dersin var"
"Kızım aynı şey mi? Hem biz içki içmek istiyoruz sen burdasın diye içemiyoruz git odana hadi"
"19 yaşındayım ben ya 19! Senin karın benden küçük sen konuşma bari" aniden her kes suspus oldu Ateş ölümcül bakışlarını atarken Nazlının dili yine başına bela olmuştu. Selim arkadaşının bakışlarından korkup Nazlıya
"Hadi civciv sen git odana yoksa birazdan cenazen gidecek" dedi kulağına doğru
"Haklısın ben yavaştan gidiyim" ayağa kalkıp
"Haklısın abicim benim uyku vaktim geldi o yüzden böyle saçmalıyorum eeee size iyi geceler"diyip kaçar adımlarla odasına gitti
Nazlı gittikten sonrada Arzu Selime dönüp "Nazlının dediğine şaşırmadığına göre biliyorsun olanları"dedi
"Ateş anlattı sabah"
"Eeee ne diyorsun durumumuza eğlenceli değil mi? Hayatımıza renk geldi resmen"dedi sinirle
Ateş karısının sinirden adeta titremesine dayanamayıp
"Arzu lütfen başlamayalım yine" dedi
"Neye başlamayalım? Konuşuyoruz işte hem Selimin düşüncesi benim için önemli" ikilinin kavgaya başlayacağını anlayan Selim araya girip
"Gençler sakin olun önce tamam karışık ve çirkin bir durumdasınız ama bunu hiç biriniz istemediniz değil mi?"
"Yoo bu tamamen Ateş beyin muhteşem fikri"
"Daha bir iyi fikrin varmıydı?"
"Vardı her şeyi bırakıp kaçıp gitmek ama sen korktun"
"Evet korktum çünkü bizi buracaktılar önünde sonunda kendim için değil ama senin için korktum, şu dünyada Aslan Arslanlının elini uzanmadığı bir yer bilseydim eğer işte oraya kaçardım ama yok anlıyormusun dedemin bizi buramayacağı bir yer yok" Selim araya girip
"Arzu Ateş haklı tamam saçma bir plan ama şu durumda en mantıklısı bu maalesef başka türlüsü ayrılmanız ve bunu ikinizde istemiyorsunuz. Ateşin ailesinin tutumu bize göre ne kadar kötü olsada,onların normali bu işte,karının çocuğu olmuyorsa başka kadın al kulağa iğrenç gelen bu şeyi maalesef hala minlerle insan yaşıyor ve hepsi için değil ama bazıları için gayet normal, sende bazı şeyleri kabul etmişsin geriye biraz sabr etmek kaldı sadece zaten kızda kabul etmiş her şey yolunda giderse 2-3 aya bu sorunların hiç birisi kalmayacak"
"Selim ben bunların hepsini biliyorum zaten anlamayada çalışıyorum ama yapamıyorum sakin kalamıyorum kabullenemiyorum her zaman kınadığım bir şeyin başıma gelmesi ve benim bunu kabul etmem ağrıma gidiyor" deyip ağlamaya başladı.Ateş karısının ağlamasıyla yanına gelip
"Ben seni her koşulda anlıyorum ve hak veriyorum ama sende beni anla bir birimizi anlayıp birlikte olursak her şeyi hall ede biliriz" dedi Arzu kafasını sallayıp ayağa kalktı
"Ben bir yüzümü yıkayıp geliyorum"deyip gitti
"Hall oldu mu şimdi sorun?" Selimin sorusuna kafasını hayır anlamda sallayan Ateş
"Hiç bir şeyin hall olduğu yok" dedi.
Arzunun gelmesiyle bu konuyu açmama kararı alıp eskilerden sohbet ettiler eğlenceli anılar genç çifti azda olsa sorunlardan uzaklaştırmıştı sabaha kadar sohbet eden gençler haliyle kahvaltıda uykulu gözlerle oturuyordu bu durumu fark eden Cihan bey
"Uyumadınız değil mi sabaha kadar?" Diye sordu
"Gözlerden belli değil mi?" Diye eşini yanıtladı Defne hanım
"Vallaha Cihan amca ben saate bir baktım daha 12 olmamış, sonra birde baktım sabah 6 olmuş hayır o 6 saat ne ara keçti bilmiyorum inanın ki" diyen Selime güldü hepsi
"Baba ben bugün şirkete gelmeyeceğim başka işlerim var"
"Tamam hemen çıkma evden dinlen biraz"
"Tamam"
Kocasının başka işini ne kadar merak etsede sorup yine sorun çıkarmak istemiyordu, sorması gayet normaldi aslında ama konu yine başka yerlere gidecekti ve yine kavga edeceklerdi şuan hiç hali yoktu buna.
Kahvaltıdan sonra Selim işlerim var diyerek akşama geleceğinin sözün verip çıkmıştı, Arzu işe gitmeden önce biraz dinlenmeye karar verip odasına çıkmıştı Ateşse çalışma odasında bir şeylerle ilgileniyordu odasının kapısı çaldı gelen annesiydi
"Oğlum müsaitmisin?" Elindeki işini durduran adam
"Gel anne müsaitim" dedi Defne hanım masanın karşısındaki koltuğa oturup bacak bacak üstüne atıp oğluna döndü
"Ben karınla tanışmak istiyorum, neredeyse 1 ay olacak ama hala bir tanışma konuşma olmadı sonuçta oda aileden sayılır çocuk doğurunca tanışmayacam her halde, Arzu üzülmesin diye konusunu açmıyordum ama gördüm ki Arzu üzülmeyede üzmeyede zaten bir sebeb buluyor" dedi kinayeyle
"Anne lütfen Arzuyuda anlamaya çalış tamam sana karşı yaptığı doğru değildi ama zor günlerden geçiyoruz o yüzden kişisel algılama"
"Neyse zaten çokta umrumda değil ama ben kimseyi alttan almam bunu biliyorsun" dedi gözlerini süzerek
"Biliyorum anne biliyorum"
"Eeee kızla tanışmak diyordum ona bir şey demedin"
"Tanışmak istiyorsan tanışa bilirsin istersen bekle biraz benim işlerim bitsin çıkarız"
"Ha yok sen işlerini hall et ben kendin giderim tanışmaya sonra dernek toplantısına gideceğim geç olur seni beklersem" annesini Meleğin yanına tek göndermek içine sinmesede şüphelendirmemek için
"Tamam" dedi
"O zaman ben gidip hazırlanıp çıkacağım sana kolay gelsin canım, şoför adresi biliyor değil mi?"
"Biliyor" giden annesinin ardından baktı niye birden tanışmak istemişti ki umarım bir planı yoktur dedi içinden, telefonu eline alıp Meleği aradı.
Melek uyuduğu rahat yatakta telefonun sesiyle gözlerini zar zor açtı arayan Ateşti kalbi hızlanmaya başlamıştı bile hemen oturur pozisyona gelip açtı telefonu
"Alo Ateş bey"
"Uyandırdım galiba?"
"Dün derslere kapılıp biraz geç uyudumda aslında sevmem bu saate kadar uyumayı"
"Uyu uyu bundan sonra uyumaya vaktin olmayacak Murat beyle konuştum hafta sonlarında dahil her gün derslerin olacak başka öğretmenlerde gelecek seni ders sezonuna yetiştirmek için"
"Harika çok teşekkür ederim Ateş bey"
"Daha ortada bir şey yok bunlar başlangıç"
"Ama artık umudum var buda sizin sayenizde"
"Neyse aslında ben seni başka bir şey için aramıştım annem bugün oraya gelecek seninle tanışmak istiyor"
"Öyle mi? Tamam gelsin"
"Melek bak annem çok akıllı bir kadın senin en ufak bir haraketinden bile anlar ne olup bittiğini sana sorular soracaktır dikkatli ol bir şeyden şüphelenirse öğrenmeden bırakmaz"
"Ben elimden geldiğince dikkatli olmaya çalışacağım"
"Sana kolay gelsin o zaman" deyip kapattı telefonu, Melekse tedirgin olmuştu biraz umarım sorunsuz geçerdi görüşmesi duş alıp üstüne rahat bir eşofman takımı giyip aşağı indiğinde Alya elektrikli süpürgeyle evi süpürüyordu Meleği fark edince durdurdu süpürgeyi
"Kuzum günaydın aldın mı uykunu?"
"Ne günaydını abla öğlen olmuş sende uyandırmıyorsun beni"
"Çok geç uyudun zaten kıyamadım uyandırmaya hadi geç kahvaltını yap" genç kız kahvaltı masasına otururken Alyaylada sohbete devam ediyordu
"Misafirimiz var bugün"
Elindeki süpürgeyi yere bırakan kadın Meleğe yakınlaşıp
"Misafir mi? Ateş bey mi diyecemde o ev sahibi"
"Annesi"
"Defne hanım mı?" Dedi gözlerini büyüterek
"Evet nolmuş ki"
"Hemen git üstü başını düzelt doğru düzgün bir şeyler giy makyajda yap böyle çıkma kadının karşısına delirir yeminle"
"Abla noldu ya ne varmış halimde"dedi üstüne bakarak
"Kızım Defne Arslanlı geliyor diyorum tabi sen kadını tanımadığın için anlamıyorsun dediklerimi her şeye bakar dikkat eder bide geliniyse ve böyle bakımsızsa kıyameti koparır Arzu hanıma bile baş edemedi onla" demek karısının adı Arzuydu adını duymak garip hiss ettirmişti belli etmeyip
"Abla ben gelinimiyim ya"
"Canım benim gelinisin ya tamam sizin durum karışık ama bunu sadece siz biliyorsunuz o bilmesede olur değil mi?" Haklıydı Ateş en ufak şeyden şüphelenmesin demişti kahvaltısını yarıda bırakıp
"Haklısın ben gidip hazırlanayım"demişti
"Kahvaltını bitir öyle git"
"Yok Ateş 1 saat önce söylemişti annem gelecek diye her an gele bilir ben gidip hazırlanayım"
"Tamam canım sen bilirsin" yukarı çıkan kız gardırop odasına girdi kısa bir arayışın ardından ne giyeceğine karar verdi bile beyaz pantolon üstünede mavi bir gömlek giydi saçlarına hafif dalga verip açık bıraktı hafif makyaj ve bir kaç takıyla hazırdı bile aynada kendisine baktığında iyi göründüğüne karar verip aşağı indi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözümden Düşdüğün An
Narrativa generaleKarısını kaybetmemek için her şeyi yapmaya hazır çok güçlü ve çok zengin bir adam... Genç ve güzel bir kadın, 5 yıllık mutlu ve aşık evliliğinde tek burukluğu anne olamayacak olması... Ve layık olmadığı kaderine boyun eğmeye mahkum, aşık olması ya...