7

4.4K 327 31
                                    

şirketten çıkmış, eve gelmiştik. kollarım oldukça yorulmuştu. kapıyı çaldığımızda jimin açtı ve 'hoşgeldiniz' diyerek bana sarıldı. ama biraz sıkı sarılmış olmalıydı ki belim ağrımıştı. ağzımdan acıyla karışık bit inilti koptuğunda jimin, "noldu? çok mu sıkı sarıldım? aslında o kadar sıkı sarılmamıştım" çok tatlı duruyordu. o burda benim arkadaşım, dostum gibi benimle ilgileniyordu.

"hayır hayır. sıkı sarılmadın. belimi masaya çarptım sadece. o yüzden dokununca acıdı." anladım der gibi başını salladı. "gel merhem sürelim." dedikten sonra kolumdan tuttu ve beni odama doğru sürüklemeye başladı. pardon, taehyungun odasına. evde başka oda yokmuş gibi onunla birlikte kalıyordum. allahtan uyandığında yanımda olmuyordu. deli yatmanın zararları...

odaya girdiğimizde kendime bol bir tişört ve eşofman altı alıp banyoya girdim ve üstümü değiştirdim. jimin elinde merhemle beni bekliyordu. taehyung ise dolabından kıyafet alıp banyoya girmişti. "yüzüstü uzanda beline merhemi sürelim. kafamı salladım ve yüzüstü yatağa yatıp tişörtümü kaldırdım. jiminin ağzından şaşkınlık dolu bir 'hih' sesi çıktı. "jeongguk! bu belinin hali ne böyle? ne kadar kötü duruyor. nasıl çarptın bu kadar sert?"

"şey, aslında çarpmadım. yani çarptım ama ben kendim değil. birisi itti." arkadan boğuk, derin ve sert sesiyle taehyung "kim itti?" diye sordu. o ne zaman çıkmıştı. şimdi ne diyecektim? sadece kız ona sırnaştığı için onu itip düşürdüyse beni ittiğini öğrense ne derdi acaba? onun hayatında sıradan birisi olabilirdim ama kızabileceğini düşünüyordum. yine de ona yalan söylememek için "şey.. sevgiliniz. jiwoo.. hanım?" sinirli bir şekilde kafasını salladı ve"biliyorum ben yapmam gerekeni." dedi. "ona bir şey yapmayacaksınız değil mi? bir şeyim yok benim, geçer iki güne." beni duymamış gibi yanımdan geçip gitmişti.

"jeongguk sen saf mısın annecim? kız sırtını ne hale getirmiş. ne diye hala onu savunuyorsun?" evet belim acıyordu fakat taehyungun ne yapacağından şüpheliydim. jimin düşüncemi okumuş gibi " merak etme. taehyung dışarıdan sert görünür bazen ama o kadar değil.herkese hak ettiğinin karşılığını verir. iyi olacak o kıza. salmıyordu zaten peşimizi." anladım dercesine kafamı salladım. jimin kremi sürmeyi bitirmişti.

"jeongguukkkk. bak ne diyeceğim, canım sıkıldı. gel seninle kurabiye yapalım."fena fikir değildi fakat nasıl yapılacağını bilmiyordum. "olur ama ben ne yapmam gerektiğini bilmiyorum." "tamamm ben sana öğretirim." deyip kolumdan tutarak mutfağa doğru sürüklemeye başladı. evde şu anda tek ikimiz vardık. jimin bu evde en enerjik olan kişiydi. sıcakkanlı ve cilveli bir yapısı vardı. yoongi hyungla çok zıt kişilikteydiler.

"neyli yapalım kurabiyleri?"

"bilmemki. bonibonlu olsun." bir yandan malzemeleri çıkartırken bir yandan da beni onayladı. "senden istediğim malzemeleri tariften bakarak ölçüsüne göre verebilir misin bana?" "veririm hyung."

malzemeleri koymuştuk ve şuanda da şekil veriyorduk. farklı farklı şekiller çok tatlı duruyordu. jimin hyung tavşan şeklinde olan bir hamuru gösterip, "baksana aynı sen" diye güldü. "tavşana mı benziyorum?" hayır manasında kafasını salladı. "sen direkt tavşansın." "sende civcivsin o zaman." "civcivler tatlı hayvanlardır. sevdim bunu." onun dediğine kıkırdarken birden güçlü bir patlama sesi ve ardından camın kırılma sesi geldi. "ne oluyor?" jimin hyung hemen beni tutup bodrum katına götürmeye başladı. evi mermiliyorlardı. adamlar evin içine girmişti sanırım. birbirleriyle bilmediğim bir dilde konuşup koşuşturuyorlardı. bodrum katta bir odaya girdiğimizde jimin hyung 'burda bekle.' diyerek gitmişti.

korkuyordum. diğer hiç kimse evde değildi. keşke taehyung belimi görmeseydi. o zaman gitmek zorunda kalmazdı. ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. birden bulunduğum odanın kapısı tekmelenmeye başlayınca olduğum yerde biraz daha ufalmıştım. "seni küçük velet! şu kapıyı hemen açmazsan sonun elimden olur." gözyaşlarım yüzünden önümü göremez hale gelmiştim. kendimde değildim. etrafımda neler oluyor idrak edemiyordum. büyük bir gürültü koptu ve adamların sesi biraz daha yaklaştı. kapıyı kırmışlardı sanırım. "o burada."

"getirin." iki tane adam kolumdan tutup beni götürmeye başlamışlardı. son gücümle direnmeye çalışıyordum. "rahat dur küçük." sürekli debeleniyordum ve kafamı sallıyordum. "bayıltın." verilen emirle kafama sert bir şeyle vurmuşlardı ve zaten yerinde olmayan bilincim tamamen kapanmıştı


***

kendime inanamıyorum..

resmen bölümün yarısını sildim.

biri beni camdan atsın lütfennn.

şimdi devamını 8. bölüme yazmaya gidiyorum.

ağlaya ağlaya sildiğim yerleri yazacağım..

sövebilirsiniz.

rüya kaçar, baybay..

I'M WITH YOU- TaeGgukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin