17

3K 223 85
                                    

evet kendime sözde bayram, tatil izni verdim ve yine buradayım
iyi okumalar..

""""

altımda duran sıcak şeye biraz daha sokuldum. çok üşüyordum ve boğazımda bir sancı vardı. "jeon, uyan artık. hadi güzelim." uyanmak istemiyordum. boğazım çatlıyordu ve başımda çok kötüydü. bir de çok üşüyordum. olumsuz mırıltılarım eşliğinde taehyung beni zorla doğrulttu. "uyanman lazım. sikeyim, ateşin çok yüksek. nerede kaldı şu siktiğimin yardımı?" beynim pelte gibiydi ve hiçbir şey anlamıyordum. bulunduğum rahat yer kesinlikle arabanın koltuğu değildi. taehyung koltuğu geriye doğru yatırmış ve beni kucağına alıp uyutmuştu. "jeon, bana bak. ateşin çok yüksek ve havale geçirmek üzeresin. hadi gel dağ evine gidelim." olumsuz anlamda kafamı salladım. gitmek istemiyordum. 

derken birden arabanın arkasından güçlü bir vurma sesi geldi. ne olduğuna bakmak için taehungun kucağından arkaya doğru baktığımda  o da benimle beraber kafasını çevirip bakmaya çalışmıştı ki, gördüğüm şeyin birden gerileyip tekrardan bagaja vurmasıyla kısık sesimle tiz bir çığlık atıp kafamı taehyungun göğsüne koymuştum. tanrım! vahşi, büyük bir domuz gerileyip arabaya vuruyordu. tekrardan vurup arabanın arkasının iyice çökmesine sebep olduğunda taehyungun kucağında resmen korkudan tepinip iyice ona sokulmuştum. bana kalkan olmak ister gibi iyice beni sardığında kaçamazdık. çıktığımız gibi bize saldıracağı belliydi. 4. vuruşunda arabanın bagajı biraz aralandığında dehşet içerisinde taehyunga baktım. "eğer olur da arabanın içine girmeyi başarırsa beni beklemeden arabadan in ve bu yolu hızlı şekilde takip et. yaklaşık 10 15 dakika yürüdükten sonra arada çitli bir yol var. oraya gir, iki dakika içinde dağ evinde olursun zaten."

olumsuz anlamda kafamı salladım. onu bırakıp gitmek istemiyordum. "jeon, sözümü ikiletme." derin bir nefes alıp yüzüne baktım. tanrım, lütfen onu bırakıp gitmek zorunda kalmayayım. domuzun kapıya 6. vuruşunda kapak yarısına kadar açılmıştı. ta ki birden gelen kurşun sesiyle domuz sersemleyene kadar. 

ardından gelen 4 kurşun daha domuzun ölmesine yol açmıştı. avcı olduğunu tahmin ettiğim kişi bize doğru yürüyüp eğikdi ve camı tıklattı.  taehyung kapıyı açıp adama baktı. "iyi misiniz?"

ikimizde onaylar manada kafamızı salladığımızda adam, "iyi o zaman. ne zamandır bu domuzu arıyordum. sizi bulduğum iyi oldu. sanırım yolda kaldınız?" dedi. bunların hepsini benim yüzüme bakarak söylemesi biraz garibime gelsede çok üstünde durmadım ve olumlu onlamda kafamı salladım. taehyung ise adama öldürücü bakışlarından yolluyordu.
"isterseniz sizi beni kulübeme götüreyim. sıcak bir şeyler var ve hat az da olsa çekiyor." taehyungun gözlerinden gitmek istemediği belli olsa bile benim halime bakıp gitmeye karar vermişti sanırım. eğilip torpidodan silahını aldı ve beni kucağından indirmeden adamı takip etmeye başladı. adamın bakışları rahatsız ediciydi. negatif enerji kapmıştım sanırım.

buna pek takılmayıp kafamı taehyungun boynuna koydum ve keskin olmasına rağmen beni sakinleştiren kokusunu solumaya başladım.

yaklaşık 15 dakika yürüdükten sonra ufak, ahşap bir kulübeye gelmiştik. adam eski bir anahtar çıkarıp kulübeye açtığında içeriye girdik. taehyung beni indirmeden tekli koltuğa oturdu ve adama döndü.

"hat nerede çekiyor?" adam ayaklandı ve "gel yeri göstereyim. en iyi orada çekiyor." diyerek kulübeden çıktı. taehyung beni koltuğa bırakıp alnımı öptü ve "hemen geleceğim tamam mı?" diyerek saçlarımı okşadı.

3. kişi ağzından.

küçük olan olumlu şekilde kafasını sallamış ve adamının heybetli yürüşüyle avcının peşinden gidişini izlemişti.

avcının ise niyeti farklıydı. küçücük duran çocuk oldukça hoştu ve onu istiyordu. adamı gerçekten telefonun çektiği fakat olabilecek en uzak yere götürüp küçük olanla biraz eğlenmeyi düşünüyordu. yaklaşık 20 dakikalık bir yolun ardından avcı durdu ve "burası." diyerek taehyungu orada tek bıraktı.

seri adımlarla kulübeye gelen avcı jungkookun koltukta oturduğunu gördüğünde gülümseyerek ona yaklaştı.

"ne yapıyorsun?" çocuk baygın bakışlarıyla kısa bir an adama baktı ve, "sizce?" diye sordu. çocuğun bu tavrı adamın hoşuna gitmemişti. nede olsa onları kurtarmıştı. her ne kadar şuan ona iyilik yapmayacak bile olsa bunu bilmediği için nazik davranmalıydı. "hasta gibisin, iyi misin?"

"bunun sizi ilgilendirdiğini sanmıyorum."

avcı, "senin gibi bir güzelliğin böyle davranması hiç hoş değil küçük." diyerek çocuğa doğru yürümeye başladı.

-

taehyung hızla telefonunu açıp namjoonu aradı. seri davranmaya özen gösteriyordu çünkü oğlunu o avcıyla tek bırakamazdı. telefon mesaja düştüğünde taehyung, "araba yolda kaldı. arabayı buldugunuzda saat 3 yönünden dümdüz gelin. ahşap bir kulübedeyiz. çabuk olun ." diyerek mesajı sonlandırdı.

hızla geldiği yolu adımlayan taehyung, kulübeye gidince göreceği manzaradan bir haberdi.

jungkook kendisine doğru gelen adamla afallamıştı. daha yeni hassas bir olayı atlatmışken asla masum düşünemiyordu. ki zaten masum düşünelecek bir şey yoktu. adam tam dibinde durmuş ve elini jungkookun bacağına koyarak diğer elini de saçlarına götürmüştü. kafasını geri çekerek sadece taehyungun dokunabilecegi saçlarının adamın elinden kurtulmasını sağladı ve bacağındaki elini de ittirerek cenin pozisyonuna geldi. kötü adamın elini tekrar saçlarına atmasıyla yine kendisini geri çekecekti ki birden sıkılaşan tutuşuyla bu hamlesi bu sefer işe yaramadı. "bana karşı gelebileceğini kim söyledi?" jungkook ağlamaya başlamışken birden gelen gürültülü ses "ben söyledim." diyerek gelenin taehyung olduğunu belli etmişti.

taehyungun geldiğini gören jungkook kendisini daha fazla tutamamış ve hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. avcı alnına dayanan silahla iki elinide havaya kaldırarak "sakin ol şampiyon." diyerek gülmeye başladı. "ben sana göstereceğim sakinliği."

büyük olan silahın kabzasıyla adamın kafasına vurdu ve yere düşmesine sebep oldu. asla beklemeyip adamın yüzüne yumruklarını indirirken jungkook orada yokmuş gibi boğazının daha çok ağrımasına neden olacak kadar çok ağlıyordu.

içeriye giren hoseok, yoongi ve diğer korumalar ne olduğunu anlamamışlardı fakat yine de korumalar taehyungun yanına, hoseok ve yoongi de içli içli ağlayan jungkookun yanına gitmişti. fakat birden hastalığının, ağlamasın ve yaşadığı korkunun etkisiyle bayılan jungkook, büyük olanın hızla kendisine doğru koşmasına ve yerde yatan adamın daha acı şekillerde ölecek olmasına sebep olmuştu.

""""
her bölüm yazdığımda aklımdan geçen ; 'ne yaptım lan ben?'

dedim rüya başlatma bayram iznine yürü fic yaz, değerimi bilin.

öbür bölüme görüşürüz..

I'M WITH YOU- TaeGgukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin