I'M WITH YOU- TaeGguk

18

iyi okumalarr

""""

büyük olan, oğlunu yoongi ve hoseoka emanet edip avcıyı depoya götürmüştü. şuanda sandalyeye bağlı olan adamla bakışıyorlardı. "nereden başlamalayız? bence ilk başta onun saçlarını tutan ellerinden."

adama doğru ilerlemiş ve sol elini tutmuştu. "bu elinle mi dokundun?" derken işaret parmağını yukarıya doğru kıvırıp etrafta kemiğin kırılma sesinin duyulmasına sebep olmuştu. "bu parmaklarla ona dokundun." orta ve yüzük parmağına da aynı işlemi yaptı. adamın bağırışları kulağına sinek vızıltısı gibi geliyordu. adamın bütün kemiklerini kırmadan buradan gitmeyecekti. sol bileğini büküp başka bir kırılma sesine sebep olduğunda sağ elini tuttu. aynı işlemi sağ eline de yaptığında içi biraz bile olsun rahatlamamıştı. oğlunun saçını çekmişti, ona dokunmayı düşünmüş, onu ağlatmıştı. o adam yüzünden biricik güzeli bayılmıştı. ama ne olursa olsun, kendini suçlamaktan da kendisini alıkoyamıyordu.

onu orada tek bırakmamalıydın, aptalsın taehyung, o adamın bakışlarını görmene rağmen o adamla bıraktın onu, senin suçun, onu koruyamıyorsun, ona zarar veriyorsun...

düşüncelerinin yoğunluğuyla saçlarını sertçe geriye doğru çekti ve cebinden bir sigarayla çakmak çıkardı. sigaranın zehirli dumanı havada yayılırken, adamın acı dolu sızlanışları zerre umurunda değildi. aklına tekrardan jeonggukun dolmuş gözleriyle kormuş bir şekilde avcıya bakan hali geldi ve birden bağırıp "siktiğimin piçi!" diyerek adama tekme attı. aklında çok farklı işkenceler vardı fakat ilk defa, bu adamı hemencecik öldürmek istiyordu. yüzüne indirdiği her yumrukta sinirden gözleri yaşarmaya başlamıştı. asla bu kadar sinirli hissetmemişti, siniri doruk noktasındaydı. adamın üstünden kalktı ve onu sandalyeden çözüp duvara doğru fırlattı. yandaki adamına eliyle işaret edip demir sopayı getirmesini söylediğinde adam seri adımlarla sopayı patronuna vermiş, ne  yapacağını izlemeye koyulmuştu. büyük olan seri adımlarla avcının yanına doğru adımladı ve sopayla adamın bacağına vurmaya başladı. her vuruşunda avcının çığlıkları depoda yankılanıyor, acıdan bayılacak raddeye gelmesine neden oluyordu.

  yırtıcı bir hayvan gibi, bir kaplan?  kesinlikle. güçlü, büyük, vahşi ve yırtıcı bir kaplan...

bu benzetme tam olarakta taehyunga uygundu. onu kimse yenemezdi, güzel oğlundan başka. sopa adamın bütün vücuduna rastgele ama sert darbelerle çarpıyordu.  sopayı adamın tam ağzına doğrultup vurduğunda adamın bazı dişleri kırılmıştı fakat bu büyük olana yetmemişti. bir darbe daha indirip adamın bitin dişlerinin dökülmesine sebep olduğunda adam ağzındaki kanı ve dişleri tükürmek istedi fakat taehyung buna müsaade vermemişti. adamın çenesinin iki yanından tutup "yut!" diye emir verdi. avcı olumsuz anlamda kafasını salladığında "mermi yutmak mı istiyorsun? peki o zaman." diyerek silahını adamın ağzına soktu.

avcı hızla kanı ve dişleri yutmaya çalıştığında bir kaç kere öğürmüş, yapamayacağını dile getirmek istesede -ki zaten bunu yapamazdı- yapmak zorunda kaldığının bilinciyle yutmak zorunda kalmıştı. büyük olan adamın çenesinden ellerini çekip iğrenircesine üstüne sürdüğünde adam öğürmeye başlamıştı. taehyung kusmak üzere olan adamın yanına gidip ayağıyla kafasını ezdi. "kusarsan her uzvunu keserim. her halükarda öleceksin ama sen bilirsin." adam kusma fikrinden vazgeçmiş, boğazına gelen iğrenç sıvıyı geri yutmuştu. az önce sinirlendiği için yere attığı sigaranın yerine yenisini yakıp karşısındaki adamın şişmiş, morarmış ve kanayan vücudunu süzdü. oğlunu özlemişti. adamın işini bitirip güzelini görmeye gidecekti. silahını çıkardı ve adamın tam alnından vurdu. buradaki işi bitmişti. "yakın!" diye emir vererek depodan çıktı ve arabasına yürümeye başladı. çıktığı depodan yükselen dumanlara baktı ve hala içinde kalmış siniriyle eve doğru sürmeye başladı. 

"""""

merhabalar.

ben geldim.

ve 19. bölümü yazmaya gidiyorum.

görüşmek üzere...