8

4.1K 290 47
                                    

işim varken ilham perileri   👩<<<<🧚🧚🧚

işim yokken ilham perileri  👩>>>>🧚🧚🧚




3. kişi ağzından

taehyung sinirli bir şekilde evden çıkmış ve arabasına binip jiwoonun evine doğru sürmüştü. o, o çocuğu korumak için almıştı işe. fakat hayatında nokta kadar bile yer almayan birisi onu yaralamıştı. kim olursa olsun, onun çalışanına zarar veremezdi. apartmanın önünde durduğunda hızla arabadan indi. basamakları üçer beşer çıkarak lüks daire kapısının önünde durdu ve kapıyı yumruklamaya başladı. 

jiwoo birilerini beklemiyordu. alacaklı gibi kapısını çalan kimdi o zaman? "geldik geldik patlama." beklediği kişi kesinlikle karşısında bütün ihtişamıyla dikilen kim taehyung değildi. beni ittiği i.in pişman olmuş olmalı diye düşünürken karşısında ki adamın sinirli yüz ifadesi daha fazlasını bile yapabileceğini göterir şekildeydi."sevgilim, hoşgeldin. içeri geçs-" lafını bölen taehyung adeta gürlercesine konuşuyordu. "ne sevgilisinden bahsediyorsun sen ha? sen kim olursunda benim asistanıma zarar verirsin?" jiwoo gözlerini devirdi ve, "hemen yetiştirdi ha? ucuz bir asistan parçasından da bu beklenirdi zaten."

ucuz? jeongguk mu ucuzdu? hayır hayır. ucuz olan birisi varsa o kişi kesinlikle jiwooydu. "sen ondan ucuzsun. o her bulduğu erkeğin altına yatmıyor." jiwoo bir an tereddütte kalsa bile gereksiz cesareti aklından geçen düşünceyi dışarı vurdu. "senin mi altına yatıyor?" taehyung sınandığını hissediyordu. "öyle bir şey varsada seni ilgilendirmiyor. bir daha sakın benim çevremde dolaşma jiwoo. sana ölümü tattırırım. heleki o çocuğa dokunursan, en acı şeklinde tadarsın." 

"ahh taehyung. çok ateşlisin. seninle tekrar atmak için nelerimiz vermezdim. söylesene, o piç kurusu nasıl baştan çıkardı seni? belki bende çıkarırım." taehyung zaten işte yaşanan sorunlardan dolayı sinirliydi ve bu sözler bardağı taşıran son damla olmuştu. tam kızın üstüne doğru yürürken çalan telefonla durdu ve kimin aradığına baktı. jeongguk arıyordu. önemli bir şey olmadığı sürece aramazdı. kıza ters bakışlarından yolladı ve merdivenlerden aşağı inmeye başladı. "alo" karşıdan gelen tanıdık ama asla jeonggukun olmayan kıkırdama sesiyle olduğu yerde durdu taehyung. kaşlarını çatmış ne olduğunu idrak etmeye çalışıyordu. "selam vante... uzun zamandır görüşmüyorduk. bende evine bir baskın yapayım dedim. hazır evde de yoksun. bu arada şu yeni asistan, çok hoş çocukmuş. onu benim yapmalımıyı-" kan beynine sıçramıştı. resman jeongguku kaçırmışlardı. korumaya çalışırken daha da batırıyordu."orospu çocuğu! ona elini sürersen yemin ederim, seni benden ölmeyi isteyeceğin hale getiririm." karşısındaki adam arsızca kıkırdamaya devam ediyordu. "atacağım konuma gel taehyung. her 5 dakikada sevgili asistanının üstünden bir kıyafet çıkacak. ve her 10 dakikada sevgili arkadaşının bir yerlerinde derin izler kalacak. konumu attım. geç gelirsen sevinirim. biraz bu güzellikle ilgilenmek istiyorum." arkadan gelen jeonggukun ağlama sesleriyle beraber birden bir tokat sesi geldi. "eğer ağlamayı kesmezsen seni şuracıkta sikerim orospu çocuğu" taehyung telefonu kapatıp adeta uçarak merdivenlerden inmişti ve konumu açıp arabasını sürmeye başladı.

sözde o çocuğu korumak için almıştı evine fakat şu an daha çok zarar görmesine neden oluyordu. jeongguk çok masumdu ve o masum bir insana zarar veriyordu. 

-

jeonggukun bakış açısı...

başım sızım sızım ağrıyordu. sadece başım değil, her yerim ağrıyordu. gözlerim birbirine yapıştırılmış gibiydi, açamıyordum. bir süre kendime süre tanıdım. hiçbir şey hatırlayamıyordum. en son jimin hyungla kurabiye yapıyorduk... sonra... hatırladım! evi kurşunladılar. jimin hyung beni bıraktıktan sonra gitmişti. o neredeydi? ya ben? ben neredeydim? bunları algılamak için gözlerimi yavaşça araladım loş ortama baktım. gözümün ışığa alışması lazımdı. ağrıyan boynumu yavaşça oynatıp etrafıma bakındığımda jimin huyngun  tam yanımda benim gibi sandalyeye bağlanmış olduğunu gördüm. "hyung! hyung uyan." yanına gidemiyordum.bir şeyi var mı diye gözlerimi üstünde gezdirdiğimde omzunda kan olduğunu gördüm. siktir. vurulmuştu. tam sandalyeyi ona doğru yaklaştırmak için hareketlenecekken birden kapı açıldı. ve içeriye yaklaşık 30lu yaşlarda bir adam girdi.

"vay vay vay, güzelliğimiz uyanmış. naber jeongguk? pek iyi değil gibi ha?" dedikten sonra tıpkı sesi gibi itici olan kahkasını atmıştı. "seni benim güzelim mi yapsam, ha? ne dersin? bence çok güzel olur." iğreniyordum. çok iğrenç bir sesi vardı şu an o pis elleri üstümde dolaşıyordu. kendimi geriye çekemeyeceğimi bilmeme rağmen yinede elimden geldiğince kendimi çekip "ellerini üstümden çek." dedim. güçlü görünmeye çalışıyordum, ama değildim. "emir mi verdin sen şimdi bana?" kahkaha atarak " çok komikmişsin jeongguk ama ben komik çocuklardan hoşlanmam." diyerek üzüme sert bir tokat geçirdi.

canım çok acıyordu. bunu belli eder gibi hızla gözlerim dolmuştu. elinin tersiyle vurduğu yeri okşayarak, "kıyamam. çok mu acıdı canın? bir tokatla bu hale geldiysen seni yatağıma attığımda ne yapacaksın acaba?" diyerek elini çekip dudaklarını sertçe yanağıma bastırmıştı. hemen kafamı çevirdim ve o iğrenç nefesinden ve dudaklarından uzaklaştım. iğreniyorum. kendimden de ondanda iğreniyorum. okşadığı, öptüğü yanağımı kesip atmak istiyordum. hızla yanağımı omzuma sürdüğümde sinirli bir şekilde gözlerime baktı fakat bir şey demeden çalışanının yanına gitti. "telefonu ver."

çocuk hemen telefonu çıkarıp adama verdiğinde, elindeki telefonun benim telefonum olduğunu fark ettim. "biricik kim taehyungu arayalım mı jeongguk? ne dersin? gelip kurtarsın sizi. pardon, birinizi." dedikten sonra yine kahkaha attı ve zaten şifresi olmayan telefonumu açıp kayıtlı olan 6 numaradan taehyungu aradı. çok geçmeden açılan telefonu hemen hoparlöre aldı. "alo?" komik bir şey varmış gibi kıkırdadı ve" selam vante.." dedi. vante? taehyungun takma adı olmalıydı. "uzun zamandır görüşmüyorduk.  bende evine bir baskın yapayım dedim. hazır evde de yoksun. bu arada şu yeni asistan, çok hoş çocukmuş. onu benim yapmalımıyı-" sözünü kesen şey gür sesiyle yeri göğü inletecek şekilde bağıran taehyung olmuştu. "orospu çocuğu! ona elini sürersen yemin ederim, seni benden ölmeyi isteyeceğin hale getiririm." komik bir şey varmış gibi kıkırdadı yine. sesi işitmek istemeyeceğim kadar iğrendiriciydi. "atacağım konuma gel taehyung. her 5 dakikada sevgili asistanının üstünden bir kıyafet çıkacak. ve her 10 dakikada sevgili arkadaşının bir yerlerinde derin izler kalacak. konumu attım. geç gelirsen sevinirim. biraz bu güzellikle ilgilenmek istiyorum" deyip bana baktı. bana dokunacaktı. kahretsin, o pis elleri üstümde dolanacaktı ve bunu zerre istemiyordum. ağlayarak "hayır, yapma. dokunma bana." diye mırıldanmaya başladım.

ne olduğunu anlamadan yüzüme inen tokatla sağ yanağım uyuşmuştu. "eğer ağlamayı kesmezsen seni şuracıkta sikerim orospu çocuğu." hemen hızlı bir şekilde kafamı salladım ve içten içe ağlamaya devam ettim. 

istemiyordum. onun bana dokunması veya bir şey yapmasını istemiyordum. "üstünde çok bir şey yokmuş jeongguk. işime gelir. üstünde kıyafetlerin kalmayınca sandalyeye değil kucağımda oturacaksın." düşüncesi bile iğrençti. lütfen çabuk gel taehyung...

      yaklaşık 20 dakika geçmişti ve şu an üstümde sadece boxerım vardı. deli gibi ağlayıp yalvarmıştım ama durmamıştı. aksine her durmasını söylediğimde bir tokat daha attı yüzüme. yanağımın mosmor olduğundan emindim. ve ağzıma gelen kan tadı ise dudağımın çoktan patladığını belli ediyordu. "son 2 dakika jeongguk. birazdan seni kucağıma oturtacağım." gözyaşlarım hızla yanağıma hücum ediyordu. "ona elinizi sürmeyeceksiniz. ne yapıyorsanız bana yapın. ona bir şey olursa yemin ederim sizi doğduğunuza pişman ederim." jimin hyung nefes nefes kalmış şekilde konuşurken kendi durumunu umursamıyor gibiydi. omzunda olan yara yetmezmiş gibi bacağında ve kolunda derin kesikler vardı. 

birden bulunduğumuz deponun kapısı sertçe açılırken içeriye taehyung girdi. "oo vante, gelmişsin."

"biz ona ecelin diyelim."



***

bu kadar yeter. 

devamını öbür bölüm yazarım, elim koptu...

I'M WITH YOU- TaeGgukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin