Bir okyanusun ortasında dalgalara karşı savunmasız bir tahta parçasıydım. Kendimi göremiyordum fakat bir tahta parçası olduğumu hissedebiliyordum. Peşime düşen dedektif köpek balığından bir tanesi bana, "Peşindeyiz kaçamazsınız" Diyordu.
Başımı sağ sola çevirdiğimde o kızı gördüm suların üzerinde paten sürüyordu dalgalar da ona eşlik edermiş gibi dans ediyor arada bir hırçınlaşıyordu.
Bu gösteriyi izlerken peşimdeki köpek balıkları yok olmuşlardı. Bir anda tahtanın üzerine düşen simsiyah kedinin yem yeşil gözleri beni irkittiğin de korkarak çığlık attım.
Dişlerini ve pençelerini bana doğru uzattığında geri çekilmek isterken onun üzerimde olduğunu fark ettim. Bana miyavlıyor ve hırlıyordu, gittikçe miyavlamaları bir insan sesini andırıyordu.
"Volta!" Kedi beni suyun içine gömerek nefes almamı ve bağırmamı engelliyordu. Suyun içerisine girip çıkan yüzümü gördüm nefessiz kalışım sesimi duyurmaya çalışırken ağzıma giren tuzlu suyun tadını bile alıyordum.
"Volta uyan!" Gözlerimi bağırarak açtığımda Karşımda siyahlara bürünmüş yemyeşil gözleriyle bana bakan o kadını görünce bir çığlık daha tarak yatağımdan sıçradım.
Yer çekimine daha fazla meydan okuyamayarak gözlerimi yorganın içerisinde yere yapışmış bir halde buldum. Ayağa kalkmaya çalışırken bacakarıma dolanan yorgana basmamla tepe taklak olarak bir kez daha kendimi yerde buldum.
Bu düşüşle kendime gelerek gözlerimi açabilmiştim. "Bir şey mi oldu?" Diye sorduğumda yorganın içerisinden çıkmaya çalışıyordum.
Yorganın içinden çıkmayı başardığımda gözlerim çaktırmadan saate baktığında saat dokuzlardaydı, yani bir sorun yoktu erken uyandırmıştı. "Bugün işlerimizi erkenden halletmemiz gerekiyor" dediğinde "Tamam üstümü giyinip geleceğim" dedim.
Söylediğini kabul etmekten başka bir şansım yoktu. "Kabus görürken o kadar çok korkmuştun ki bir süre zevkle izlemeden edemedim" dedi. Alaycı ses tonuyla konuşmasına devam etti.
"İlk defa seni uyandırmaya kıyamadım" dedi. Kadın bana kıyamam mı demişti? hayır Volta çıkarı için kurduğu bir kelimeyle kalbini yumuşatamazsın, bu kadar güçsüz olmamalısın. Hâlâ daha böyle bir kadından ilgi ve sevgi bekleyebilecek kadar çocuk ve ilgiye, sevgiye açtım.
Aslında bir yanım geç değil sevgi varsa iyileşir insan diye geçiriyordum içimden. Ona sevgi dolu sözcükler söylediğimde bana cezalar veriyor bir daha söylememem hakkında uyarıyordu.
Uzun zaman önce bıraktım ondan sevgi, umut beklemeyi ve ona sevgi göstermeyi, geçmeyecekti unutulmayacaktı bu yaşananlar her ne olursa olsun bir çivi gibi çakılmıştı kalbime ve o çiviyi kalbimden sökmesi o derin boşluğun kapatmasını enellemeyecekti.
"Tamam hazırlanıp geleceğim." Dediğimde kapıya doğru ilerleyerek odadan dışarı çıkmadan önce bana kısa bir bakış attıp kapıyı kapatarak çıktı. Bu bakış beş dakikaya aşağıda ol bakışıydı, bende hızlıca yerdeki yorganı yatağın üzerine sererek kıyafet dolabına doğru yöneldim, dolaptan giymekten eskimiş olan siyah eşofmanımı ,gri kazağımı ve siyah hırkamı alarak yatağımın üzerine fırtlattım ve kendimi nefessiz kalmışım gibi hissederek camın önüne gelerek camı açarak biraz nefes almaya çalıştığımda gelen o soğuk hava beni kendime getirmiş ve titrememe neden olmuştu.
Odamın da biraz hava almasını sağlamak adına camı açarak yatağıma doğru yöneldim. Üzerimde ki uykulukları çıkartırken gözlerim üstü örtünmüş aynaya kaydığında aynanın önüne doğru gittim. elim titreyerek örtüyü indirmeye gittiğinde dişlerimi sıktım.
Görmeli miydim son halini? yoksa görmezden gelmeye devam edip kaçmalı mıydım. Hızlıca arkamı dönüp üzerime kıyafetlerimi giyerek çekmeceye doğru yöneldim bir çorabı alıp ayağıma giyedikten sonra odadan kaçarcasına çıktım. Salona geldiğimde masaya oturmuş kahvaltısını yapıyordu.
Bende hızlı adımlarla gelip sandalyeyi çekeren oturdum. Hızlıca bir kaç şey atıştırmaya başladığımda gözüm siyah zeytine takılmıştı, bir tane ağzıma attığımda lezzettli değildi bana dün yediğim yeşil zeytini anımsatmıştı fakat tadları çok farklıydı.
Bir an için düşündüm, utanmayıp bütün tabakta ki zeytinleri yemem gerekiyordu. Çayımdan bir yudum aldığımda iğrenircesine yüzümü buruşturdum, çayı sevmezdim soğuk çayi hiç sevmezdim. "Market alışverişine gidiyoruz" dediğinde ağzımda olan ekmekten dolayı başımı olumlu anlamda salladım.
Bugün seninle fark şeyler yapacağız" dedi düşünerek. "Marketten geldikten sonra seni eğiteceğim." Merak bir anda içimi yakıp kavururken sorma cesaretinde bulunamadım. "Tamam" diyebildim. "Hadi çıkıyoruz" diyerek ayağa kalktığında bende ayağa kalkarak peşinden ilerledim. "Telefonunu aldın mı?" diye sorduğunda Elim ayağım bir birine dolandı ve telaşla yukarıya doğru koşarak odaya girdim.
Masanın üzerinde unuttuğum telefonu elime alarak merdivenlerden hızlı bir şekilde inip kapıdan çıktım. ben dışarıya çıktığımda o kadın kapıyı kilitleyerek yanımdan geçti ve evin yan tarafında duran arabanın önüne doğru geldiğinde bende peşinden takıldım.
Arabanın önüne geldiğimde tozlardan yapraklardak kapanmış olan örtüsünü indirerek her yerin toz olmasını sağladım. Bir süre sonra rüzgarla birlikte yok olmuştu. Anahtarı eline alıp arabayı açtıktan sonra, "Sen geç arabaya" Dediğinde sürücü koltuğunun yanına oturarak gelmesini bekledim.
Ellerinde ki bir kaç poşeti arabanın arka koltuğunun gizli bir kısmına soktuğunda kaşlarım çatılmıştı. Yine ne işler karıştırıyordu bilmiyorum ama pek iyi şeyler sezmiyordum.
Araba bindiğinde yola çıkmıştık bende yol boyunca elimde ki telefonu inceliyordum nasıl arama yapacağımı nasıl mesaj atacağımı ve nasıl resim çekeceğimi de öğrenmiştim.
Araba durduğunda kasabanın en büyük marketi olan Issızca marketine gelmiştik. Arabadan indiğimizde arabayı kilitleyerek markete girdik. Alacağı şeylere doğru ilerlerken bende peşinden market arabası ile dolaşıyordum.
Klasik her zaman ki şeyleri aldığında gözlerim zeytin bölümünde ki o yeşil zeytinlerine takıldığında ağzım nasılda sulanmıştı, ama sadece bakmakla yetinebildim.
Kasaya geldiğimiz de eşyaları yerleştirirken bir telefon sesi duyduk ikimiz de aynı anda telefonlarımızı elimize aldığımızda bana bakıp."Ben dışarıdayım sen hallet" diyerek elime parayı tutuşturarak dışarı çıktı. Kasiyer kadın eşyaları okuturken aklıma giren şeytana uymak isteyerek kasadan hızlı adımlarla uzaklaşarak reyonların önüne geldim ve hiç düşünmeden Orta boylarda ki yeşil zeytin kavanozunu alarak kasaya doğru koştum ve kadın son bir iki şeyi okutmak üzereydi ki zeytini de vererek onu da okutturdum.
Parayı verip bir süre sonra para üstünü de alarak elimde tahminimce on poşetle birlikte marketten çıkarak arabaya doğru yöneldim. Bagajın kapağını açarak eşyaları sığdığı kadarını yerleştirdim ve diğer kalanını arka koltuklara koydum. Arabaya bindim ve eve telefonla görüşmesi biten Kadın da direksiyonun başına geçtiğinde evin yoluna koyulduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VÒL•TA Karanlık Oda
General Fiction"Biliyorum senin oğlun olduğum için bana çok fazla işkence ediyor. Hatta bazen zincir darbelerini sırtıma vurduğunda benim yerime seni koyduğunu düşününerek vurduğunu düşünüyorum. Çünkü bir anne evladına bu kadar acımasızca vurmamalı değil mi?"