Evin olduğu sokağa girdiğimiz de arabayı evin önüne rastgele park ederek eşyaları almam için bagajı açtı. Ben poşetleri çıkartıp içeriye alırken o kadın da beni arabanın içerisinde bekledi. Hepsini taşıdıktan sonra o kadında arabayı evin yanına park ettiğinden emin olduktan sonra, koşarak poşete sardığım zeytinimi alıp merdivenlerden yukarıya hunharca çıkarak odaya girdim ve zeytini kıyafet dolabımın içine saklayarak tekrar aynı şekilde aşağı indim.
Yerde duran poşetleri alarak mutfağa doğru götüreceğim sırada kapının kapanma sesini duydum. Kalan bir kaç poşeti de alarak mutfağa taşıdıktan sonra kadının bana seslendiğini duydum."Volta" Elimdeki son poşetleri de bırakıp yanına gittim. "Üzerini çıkartma arka bahçeye ormanlığa doğru ilerle ben geliyorum."
Dediğinde orada ne yapacağımızı düşünmeye başlamıştım orada bana ne yapacaktı ya da biz orada ne yapacaktık? "Tamam ben o zaman gidiyorum" Dedim bir kez daha istediği şeyden emin olduğundan emin olmak için. Kapıdan çıkıp arkabahçeye doğru ilerledim, tamamen aklımdan çıkmış olan o kızı düşündüm, kolumdaki saate baktığımda saat onbir otuz geçiyordu.
Vaktim olsa bile gidemeyecektim boşuna hayaller kurmama gerek yoktu. Ağacın dibine oturdum ve elime bir dal parçası alarak toprağı bulana kadar kazıdım. Neden yapraklar ve otlar toprağın üzerini kapatıyordu? o güzelim kokusunu alamıyordum. Elimi toprağa götürüp bir avuç ıslanmış toprak aldığımda, toprağı burnuma doğru götürerek iyice içime çektim o kadar güzel kokuyordu ki doğaya bir kere daha hayran kalmama neden oluyordu.
Farkında olmadan deştiğim toprak neredeyse bir futbol topu büyüklüğünde olmuştu. "Sen ne yaptığını sanıyorsun Volta!" Ölümün sesi gibi kulaklarımda çınladığında irkilerek ayağa kaltım ve elimde ki dalı yere atarak, "Bir şey yapmıyordum" Dedim.
"Sen neden orayı kazıyorsun ne arıyorsun orada?" Gözleri yuvasından çıkmış gibiydi daha çok deliye dönmüş gibi bir hali vardı. "Bir şey aramıyorum sadece canım sıkıldı öyle kazıdım." Dediğimde söylediklerimi kafasında tartıyor bana inanıp inanmayacağını sorguluyordu.
"Bir daha sakın böyle bir şey yapmıyorsun, yoksa seni beş gün beş gece, karanlık oda da tutarım aç susuz kalırsın." dediğinde benim içimde ki merakla aynı zamanda korkuda artıyordu. "Tamam bir daha hiç bir yere dokunmam" dediğimde arkasını dönüp poşetin içinden çıkardığı üç adet cam şişeyi bir kaç metre aralıklarla yan yana dizdi.
Bana doğru gelerek etrafına son bir kez bakışlarını gezdirdikten sonra belinde ki silahı çıkartarak bana doğru uzattığında bir silaha bir de ona bakıyordum.
"Bu silahı al ve benim söylediklerime göre hareket ederek camları vur." Eğitim dediği bana silah kullanmayı öğretmek miydi? ellerimde ki teri silerek elinde ki silahı alarak inceledim.
Sonrasında elime bir kağıt tutuşturarak , "Bu kullanım talimati içinde her şey yazıyor oku ve uygula"
Dediğinde kağıtta yazılan talimatlari okuyup incelemeye başladım. Çok fazla yazı ve gereksiz bilgi olduğunu düşündüğümden bir kere göz gezdirip bıraktım. "Çok iddialısın" dediğinde her zaman demek isterken susmayı tercih ederek hefede doğru ilerledim.
Silahı iki elimle kavrayarak şarjör kısmını çıkartıp mermisi olup olmadığını kontrol ettikten sonra emniyetinin sürgüsünü çekerek açtım.
Ve silahı hedeflerden sağ tarafta olana uzatarak arpacık denilen yerden nişan aldım. "Üç, İki, Bir!" dediğinde tetiğe bastım saniyeler içinde kırılan cam sesi ile yerimde sevinerek zıpladım.
Bir dakika 13 yaşında bir çocuğun silah eğitimi alıp ve hedefi tam vurduğu için sevimesi mi? uzun zamandır masum bir çocuk değildim.
"Tahmin ettiğimden daha yeteniklisin, devam et son ikisini de vur" Dediğinde ikisine de nişan alarak tetiği çektim ve iki ateş sesi daha yankılandı kulaklarımda.
Uyuşturucu takılmış olmasaydı sanırım kulağımı kaybetmiş olurdum. "Etrafı topla ve eve gel" dediğinde silahı ona uzattım. Silahı elimden alarak eve doğru ilerledi, bende cam parçalarını toplayarak evin yolunu tuttum fakat içime sinmeyen bir şeyler vardı o ağacın altında bir şeyler olup olmadığını merak ediyordum.
Elimde ki çöp poşetini bahçedeki çöp kutusunun içine atarak eve doğru girdim. Lavaboya girip ellerimi yıkıyarak tekrar salona geldiğimde kapı tıklatılma sesi duyarak kapıyı açmaya gittim.
Kapıyı açtığımda geçen sefer gördüğüm o beyaz arabalı adam karşımda duruyordu. "Renata Numan Adatto kendisi buradaysa görüşebilir miyim?" Dediğinde annemden bahsediyordu.
Tam içeri gidip çağıracağım sırada yanımdaki hareketlilikle arkamı döndüm, "İçeriye girebilirsiniz" dedi. Adam içeriye girdiğinde salona doğru ilerledi, "Senin bugun sınavın vardı oraya git 2 saatin var" Dediğinde mutluluğum gözlerime yansımıştı.
"Tamam ben üzerimi değiştirip çıkıyorum" Başını salladıktan sonra koşarak odaya girdim ve üzerime temiz kıyafetler alarak aceleyle giyindim kolumda ki saate bakacağım sırada duvarda ki saat çoktan gözüme çarpmıştı. Saat 12.59 geçiyordu ve benim saat 13.00 da orada olmam lazımdı.
Merdivenlerden inerek kapıdan çıkacağım sırada son anda lavaboya giderek elimi ıslatıp saçlarımı biraz düzelttim ve bitmek üzere olan naneli spreyi her yerime bocaladıktan sonra aynada son kez kendime baktım, tamamdı.
Koşarak evin kapısına doğru ilerleyip kapıyı kapatarak çıktım. koşarak çıktığımdan giyemediğim ayakkabılarımı zar zor sıçrayarak giydikten sonra hızlı bir şekilde o kızın evine doğru ilerledim.
Yaklaşık on dakikalık yolu koşarak beş dakikaya gelmiştim.Kapının önünde yüzü asık bir şekilde bekleyen o kızı gördüm. Hakan abiyle birlikte arabaya binecekleri sırada "Beliz" diye bağırdığımda, beni görebilmek için afallayarak etrafına bakındı.
Gözleri beni bulduğunda yüzüne o güzel gülümsemesini koydu fakat sonrasında suratını asarak beni bekledı. Alınmış bir ses tonuyla,
"Gelmeyeceksin sandım" dedi. Bende öyle sanmıştım fakat buradayım hiç gelebileceğimi düşünmeden gelmiştim. "Geldim işte buradayım" dedim yumuşak bir ses tonuyla biraz gevşemesini istiyordum, çünkü üzerinde sınavın da stresini taşıyordu. Hakan abi bana gülümseyerek, "Hoş geldin oğlum hadi binin arabaya" dedi. Ben arkaya bindiğim de tüm bedenimi sıcaklık kapmış ve rahat hissetmiştim. O kız da öne bineceği sırada kapısını kapatıp arkaya doğru ilerledi ve yanıma oturdu fakat hiç bir şekilde yüzüme bakmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VÒL•TA Karanlık Oda
General Fiction"Biliyorum senin oğlun olduğum için bana çok fazla işkence ediyor. Hatta bazen zincir darbelerini sırtıma vurduğunda benim yerime seni koyduğunu düşününerek vurduğunu düşünüyorum. Çünkü bir anne evladına bu kadar acımasızca vurmamalı değil mi?"