4. GÜN - UNUTMAK!

14 0 0
                                    

       Bu aralar gerçekten çok garip rüyalar görüyorum. Dün gece rüyamda sadece 1 çift vardı. Bir kadın ve bir erkek. Çok mutlulardı. Onlardan başka hiçbir şey görmedim. Bir müddet geriden  sadece onları izledim. Ve gidip onlarla tanıştım. Biraz sohbet ettik. Birbirleriyle şakalaşıyor, birbirlerini sinir ediyor, gülüyorlardı. Birbirlerini gerçekten sevdikleri açıktı. Sadece rüyamda şunu söylediğimi hatırlıyorum. "Benim de bir aralar bir ilişkim vardı ve biz de sizin gibiydik." Bu cümleyi kurarken başım yerdeydi. Sanırım değişen yüz ifademi onlara gösterip mutluluklarına gölge düşürmek istemedim. Bana güzel şeyler söylüyorlardı. Sanırım beni neşelendirmeye çalışıyorlardı. Tam hatırlayamıyorum. O an onları düşünmüyordum. Sonra uyandım. Bu rüya beni biraz sarsmıştı. Yaşadığım şehri terk etmemin en büyük sebeplerinden biri buydu. Ve Nevşehir'e geldiğimden beri bu tür rüyalar görmüyordum. Neden böyle bir rüya gördüğünü inanın bilmiyorum dostlarım. Çözmeye çalıştım ama çözemedim. İki gündür bilinçaltımın bana ne anlatmaya çalıştığını bir türlü anlayamıyorum. Sabah 5 gibi uyanmıştım. Her ne kadar uyumaya çalışsam da maalesef tekrardan uyuyamadım. Canım hiçbir şey yapmak istemiyordu. Ne kalkmak istiyordum, ne de kalan işlerimi halletmek. Sadece kaybolmak istiyordum. sonsuza dek kaybolmak... En sonunda kalkmamaya karar verdim. Dün akşam dizimi bitirdiğim için yeni bir diziye başladım "The Sandman". 2-3 bölüm The Sandman izledikten sonra aniden bir yorgunluk ve uyku bastırdı. Ben de en çok istediğim şey buymuş gibi davrandım. Kafamın içindeki düşünceleri susturamıyordum. Ve sonunda pes edip yine kaçtım. Kendimi uykuya bırakarak...

       Kesinlikle hiçbir şekilde gerçekle ayırt edemeyeceğim kadar net bir rüya gördüm. Rüyamda en son ayrıldığım kız arkadaşımla oturup (İki medeni insan gibi) neden olamadığımızı yada neden olamayacağımızı konuşuyorduk. Yani aslında çok önce yapmamız gereken bir şeyi usulünce gerçekleştiriyorduk. Bir nevi günah çıkartıyorduk kendimizce. O kadar gerçekti ki, benimle konuşurken ki her cümlesini, her mimiğini, her hareketini az önce yapmış gibi hatırlıyorum. Detaycı bir zihnin en iğrendiğim taraflarından biri bu. Uyandığımda hiç mutlu değildim. Aslında ne hissettiğimi bilmiyordum. Sadece çok yorgun hissediyordum. Bazen öyle yorgun hissediyorum ki, bir kere, son bir kere uyuyup bir daha asla uyanmamak istiyorum. Sizde de böyle oluyor mu? Eğer oluyorsa beni anlıyorsunuzdur. Hatta belki yaşadığım şeyin ne olduğunu bana biriniz açıklayabilir. Çünkü son zamanlarda bu durum bende çok fazla oluyor. Ve ben bunun ne olduğunu açıklayamıyorum... Bu arada ben bu gördüklerimi "kabus" olarak nitelendiriyorum. Kabus görmek sadece korkunç şeyler görmek ya da korkunç bir vahşete tanık olmak değildir dostlarım. Bir daha asla gerçekleşmeyecek ya da hiçbir zaman var olmayacak mükemmel bir rüya görmek de aslında bir kabustur. Benim kabuslarım genelde böyledir. Bilinçaltımın çok ağır bir mizah anlayışı var maalesef. Bana genelde hiç gerçekleşmeyecek, mutlu anılar gösterir. Ve ben bunların hayatımda asla gerçekleşmeyeceğini bildiğim için dayanılmaz bir acı çekerek uyanırım. Bu acı bütün günümü satın aldığında ise çektiğim ızdırap tarif edilemez...

       Belki bir gün size "O"nunla ne yaşadığımı anlatırım. Ya da "O"nun neden bana bu kadar acı verdiğini. Ama bugün değil dostlarım. Bugün kesinlikle değil... Ayrılalı neredeyse 2 ay oluyor. "Hadi ama Viltis. 2 ay olmuş. Bu kadar takıntılı olamazsın." diyebilirsiniz. Sorun takıntılı olmam değil dostlarım. Sevgiye bakış tarzım. Çünkü ben birini unutmak için sevmem. Hem kim birini unutmak için sever ki? Sevginin ve değer vermenin temelinde güçlü bir saygı yatar. Gerçekten sevdiğiniz birini unutmak ona yapabileceğiniz en büyük saygısızlıktır. Bunu asla unutmayın. Düşünsenize biriyle tanışıyorsunuz. Ona diyorsunuz ki "Ben seni çok seveceğim. Sana değer vereceğim. Sana yardım edeceğim. Her zaman yanında olacağım. Sana hayatın bir cennete nasıl dönüştüğünü göstereceğim. Ama bunları seni unutmak için yapacağım..." Ne kadar saçma değil mi? "Aylarca, yıllarca beraber yaşayacağız. Sonra sen hiç var olmamışsın gibi seni unutacağım. Seninle ilgili her detayı, her güzel anı sileceğim. Yaşadığımız onca şey aniden bir hiç olacak." Böyle okuyunca can yakıyor değil mi? Şimdi neden "Unutmak en büyük saygısızlıktır." dediğimi anlıyorsunuzdur... Anlayacaksınız...

Kendimle Baş Başayken - NevşehirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin