19. GÜN - YUMRUK NASIL ATILIR?

8 1 0
                                    

       Dün gece yine rüyamda bir büyücülük okulundaydım. Tanıdık simalar vardı. Ama ciddi sorunlarımızdan biriyle boğuşuyorduk. İsimleri "Ghoul" olan yaratıklar bizi parçalamaya çalışıyordu. Ben de (Her zamanki gibi) kendi canımı hiçe saymış, Tanıdığım insanların peşini bıraksınlar diye, bir şekilde hepsini üzerime çekiyordum. Yaratıkların yüzünü görmedim. Ama biçimlerini hayal meyal hatırlıyorum. Dik durduklarında yaklaşık 2 metre kadar varlardı. Fakat neredeyse 4 ayak üzerinde yürüyecek kadar kambur yürüyorlardı. Vücutlarında herhangi bir kıl ya da kürk bulunmuyordu. İriydiler. Kulakları ya da burunları yoktu. Bunları saniyelik gördüğüm bir görüntüden çıkarıyorum. Cüsselerinden ötürü hızlı hareket edemiyorlardı. Ama bir insanı yakalayabilecek kadar hızlılardı. Derileri yanmış gibi kırmızı, kahverengi, siyah, ten rengi karışımı bir şeydi. Konuşmak yerine tipik yaratıklar gibi sesler çıkarıyorlardı. Ve işin garip tarafı, aniden beliriyorlardı...

       Tabi ki bana kalması gereken rüyalar da gördüm. Can sıkıcı rüyalar. Ama bu daha anlatılabilir ve fantastik olduğu için bunu anlatmaya karar verdim. Her zaman psikolojik rüyalar yorumlamak zorunda değiliz öyle değil mi? Umarım zihninizde canlandıracağınız kadar betimleyebilmişimdir dostlarım. Eğer imkanım olsaydı size çizimini de yapabilirdim ama maalesef bunun için doğru platform burası değil. Yine de psikolojik açıdan bakmaya çalışırsak, sanırım ne yaparsam yapayım, başka insanlar uğruna, her zaman canımı ortaya koymak için orada olacağım. Karşımdaki hayatımda daha önce hiç karşılaşmadığım bir yaratık olsa dahi...

       Kalktığımda saat öğleni biraz geçiyordu. Hala dünkü farkındalığımın etkisinde olduğumu fark ettim. Zihnimin ötesine geçmek, uzun süredir yapmadığım bir şeydi ve ne kadar özlediğimi fark ettim. Bir zamanlar her şeyle ilgili zihnin ötesine geçip, böyle ilginç ve uçuk şeyler atardım ortaya. Çevremdeki insanlar kavrayabilsin diye, elimden geldiğince basite indirger, saatlerce durumu açıklamaya çalışırdım. Paranormal olayları araştırırdım mesela günlerce. Onlar hakkındaki makaleleri ve teorileri okurdum. Paradoksları çok severdim mesela. Bütün günümü bir paradoksu düşünerek geçirebilirdim. Kısacası dostlarım, hiçbir zaman normal bir insan olmadım...

       Her zaman öğrenmeye aç bir insandım. Öğrendiğim hiçbir şey bana yetmezdi. İlkokul 2. sınıfa giderken evimize ilk defa bilgisayar ve internet geldi. O kadar öğrenme meraklısıydım ki kendime "Dünyada bilmediğim hiçbir şey kalmayacak. Her şeyden en azından bir cümle bileceğim." diye bir söz verdim. (Tabi o zamanlar böyle bir şeyin imkansız olduğunu bilmiyordum) Ve o günden sonra her gün, internette önüme gelen her bilgiyi araştırdım. O zamanlar ilgi alanlarım daha çok Dövüş Sanatları üzerine olduğu için, bütün günümü Dövüş Sanatları'nın tarihini araştırmakla geçiriyordum. "Peki Viltis... Bu kadar sakin ve iyi niyetli bir adam, neden ortada hiçbir şey yokken Dövüş Sanatları'na bu kadar sardı?" diyebilirsiniz dostlarım. Haklısınız da. Dövüş Sanatları'na başlamamın çok ilginç bir hikayesi var...

       Ben doğduğumda Kronik Alerjik Astım hastasıydım dostlarım. 5 yaşıma kadar dünya nedir bilmeden, insanları görmeden, neredeyse hiç arkadaşım olmadan hastanede büyüdüm. Sürekli buhar aletine bağlıydım. Alerjik Astım olduğum için bir çok yemek astımımı tetikliyordu. Bu nedenle sizin o "Dünya Nimetleri" dediğiniz şeylerden biraz uzak büyüdüm. Aksi gibi de bir çocuğun en sevdiği şeyler hep bana yasaktı. Küçük bir örnek vermem gerekirse çilek... Bir avuç çilek yediğimde bir hafta hastanede yatardım. Hayvan tüyü yasaktı mesela. O nedenle çocukluğumda hiç hayvanların yanına yaklaşamadım ben. Toza, polene, bir takım yünlü şeylere de alerjim vardı. Baharda polen olduğu için dışarı çıkamazdım mesela. Yetişkin Astım ilaçları kullandığım için çok kilo almıştım. Koşmam ya da sokakta oynamam da yasaktı. Hemen tıkanırdım. Bu nedenle hayatımın çocuk olmam gereken dönemlerini bir fanusun içinde (Mecazi olarak) geçirmek zorunda kaldım...

Kendimle Baş Başayken - NevşehirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin