Dün gece uykuya dalmadan önce (okuduğum kitaptan olsa gerek) garip düşüncelere daldım. Her şey bir çırpıda düzeltebileceğime olan inancım alevlendi bir anda. Tabi ki bu saman alevinden farksızdı. Fakat arada kendini bir şekilde "Ben buradayım!" dercesine belli ediyordu. Rüyamda yine geçmişimle ilgili şeyler gördüm. Anlatmaya yorulduğum şeylerden olduğu için tekrar tekrar detaylı yazmayacağım. Tamamıyla bilinçaltımdaki pisliklerin her gözümü kapattığımda gün yüzüne çıkması çok sinir bozucu. Gün içerisinde düzelmek için verdiğiniz onca çabanın, uyur uymaz bir hiçe dönüşmesi ve bunu engellemek için elinizden hiçbir şey gelmemesi ne kadar acı bir şey... Buraya sadece gerçekleri yazacağım konusunda başından beridir güzel bir kararlılıkla ilerliyorum. Sırf daha fazla okunsun diye başka bir fantastik rüya yazmayacağım o nedenle. Boktan şeyler gördüm işte. Beni yatağımdan sıçratacak kadar boktan şeyler...
Uyandığımda yine rutin şeyleri yapmaya devam ettim. Bu kitabı yazmak bana iyi gelmişti. Her şeyi dürüst bir şekilde buraya döküyor, değişimi, düşünce yapımı buradan okuyup kendime çekidüzen verebiliyordum. Artık eskisi gibi bir ağırlık yoktu üzerimde. Ama hafiflik de yoktu. Alışılmışlık vardı sadece. Yıllar yıllar önce yazdığım bir şiirimde "Gitme! Alışamam alışmaya..." demiştim. Üzerinden yaklaşık 6 yıl geçti bu şiirin. Şimdi bakıyorum da öyle bir alışırmışım ki. Öyle bir alıştırıyorlarmış ki her şeye... Ne kadar riskli ve tehlikeli bir şey değil mi dostlarım? Ne kadar son radde... Ne kadar "Elimde avucumda hiçbir şey yok." deme şekli hayata... Alışmaya alışmak...
Alışmaya alışmıştım artık. Daha ötesi yoktu. Okuduğum kitap beni derinden sarsıp, yüzüme can suyu çarpmıştı. Cesaret edip elime alıp okuyamıyordum resmen. Oturup kapağına uzun uzun baktım bir süre. Üzerinde "Hayat Cesurlara Torpil Geçer" yazıyordu. Demek ki ben uzun zamandır bir korkaktım. Eğer neyden korktuğumu adam akıllı bir bulabilseydim. Boğazına yapışacaktım ama... İşte... Bir türlü beni korkutan şeyi bulamıyordum. Sanki her şeyden korkuyorum gibiydi. Sanki dünyada korkmadığım hiçbir şey kalmamıştı. Kitabın üzerine biraz daha daldım. "Hayat Cesurlara Torpil Geçer..." Pekala hayat, göster bakalım kartlarını...
Bütün gün boş boş dolandıktan sonra, bugün tavuk yemeği yapmaya karar verdim. Ama ne yapacağıma bir türlü karar veremedim. Basit bir şeylerden başlamam gerekti. Biraz araştırma yaptıktan sonra haşlama yapmanın daha kolay olacağına karar verdim. zaman geçmesi için biraz avlandıktan sonra dışarı çıkıp, malzemelerimi almaya koyuldum. Geçerken Yazmak Bey'in dükkanına uğrayıp selam vermek istedim. Beni görünce buyur etti. Biraz sohbetten sonra lafa girdi. "Ya hocam inanır mısınız? Ben sizin kadar boş kalsaydım kafayı yerdim. Benim nefes almaya vaktim olmaz. Kendi başıma kalırsam çok düşünürüm çünkü. Düşündükçe kafayı yerim, kafayı yedikçe sıkıntı çıkarırım..."
Yazmak Bey, yine kendi penceresinden bakmaya başlamıştı. İşin nereye varacağını görmek için dinlemeye devam ettim. "Hocam" dedi. "Ben kendimi bildim bileli sürekli bir şeylerle uğraştım. Benim başımı kaşımaya vaktim yok. Siz geleli neredeyse bir ay olacak. Tüm gün nasıl evde oturup hiçbir şey yapmadan durabiliyorsunuz?" "Hiçbir şey yapmadığımı kim söyledi Yazmak Bey?" dedim. "Ne yapıyorsunuz mesela?" dedi. İlk önce teker teker anlatacaktım. Sonra gereksiz bulup sustum. "Haklısınız Yazmak Bey. Ama benim buraya gelmeden önce sizin gibi bir hayatım vardı. Yemek yemeğe, bazen uyumaya bile vaktim olmuyordu." dedim. Çok umursamadı. Sanırım yeteri kadar etkileyememiştim...
"Hocam eğer öyle bir hayatınız varsa bu kadar boş kalamazdınız." dedi. "Yahu boş kalmıyorum. Kitap yazıyorum, kitap okuyorum, projeler düşünüyorum, egzersiz yapıyorum, şiirlerimi deftere geçiriyorum, yemek yapıyorum, temizlik yapıyorum..." diyecek oldum ama... Yine sustum. "Bazen boş kalmak gerekiyor Yazmak Bey." dedim. "Bazen boşluğu da tatmak gerekiyor. Kenara çekilip biraz trafikten kendini men etmen gerekiyor. Başka türlü bu kafa toparlanmaz." "Boş duran insan bir sürü pislik yapar hocam. Ben katillerin boş insanlar olduklarını düşünüyorum mesela." dedi. "Nasıl yani?" dedim. Sonunda ilgimi çekmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendimle Baş Başayken - Nevşehir
RandomHer şeyini geride bırakıp kendini bir bilinmezliğe doğru sürükleyen Viltis, yıllardır sahip olamadığı huzuru ve mutluluğu bulmak için bir yolculuğa çıkar. Geçmişi ile ilgili her şeyi geride bırakan Viltis, duygusuz ve saf mantık dolu bir hayat yaşam...