6. GÜN - KİTAP KURDU

6 0 0
                                    

       Gece tam 3 tane rüya gördüm. Ama size hepsini anlatmayacağım. Sadece son gördüğüm rüyayı anlatacağım dostlarım. Diğer ikisi pek ilgi çekici değildi. En azından sizin için... Rüyamda bir arkadaşımla birlikte (Kim olduğunu şuan hatırlayamıyorum) okyanusun ortasındaydık. "Okyanusun ortasında ne yapıyordunuz Viltis?" Diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Hemen merakınızı gidereyim. Bir balinanın üzerine çıkmaya çalışıyorduk. Yoo hayır yanlış falan okumadınız. Bir balinanın üzerine çıkmaya çalışıyorduk. Sebebini şuan tam hatırlamıyorum ama çıkmak zorunda olduğumuzu hatırlıyorum. Şimdi dehşet bir gerçeklikle okyanusun ortasında olduğunuzu hayal edin. Rüya olduğunu bilmiyorsunuz ama okyanusun ortasındasınız. Ve (Bilinçaltım muhtemelen "Hadi biraz eğlenceli hale getirelim" demiş olacak ki) gecenin kucağında. Balina yanınızdan geçip duruyor ve siz, karanlık bir gecede, okyanusun içinde (Kayıkta falan da değil) korkunuzu bastırarak balinayı bir şekilde yakalamaya çalışıyorsunuz. Yaklaşık 3 defa denedik ama başarılı olamadık. En son balina ağzını kocaman açmış, üzerime doğru yüzerken uyandım...

       Öğlen saatleriydi. Farkına vardım ki artık erken uyanamıyorum. Sebebinin oruç olduğunu düşünsem de aslında sanki eskiye dönüyorum. Tükendiğimi hissediyorum. Ve bunun için bir şeyler yapmalıyım. Bugünkü planım oturup tüm gün boyunca kitap okumak. Yadırgı'yı bir an önce bitirmem lazım, çünkü elimin altında sınırsız bir kütüphane var. Ve benim zamanım çok kısıtlı. Açık konuşayım, ilk başta Yadırgı beni çok cezp etmemişti. Ama okudukça sevmeye başladım. Gerçekten yazar, iyi bir iş çıkarmış. Hatta öyle ki, bir yerden sonra odada bulunduğumu bile unutup resmen kitabın içinde kayboldum...

       Kitabı elimden bir türlü bırakmak istemiyordum. Neredeyse 100 sayfa okumuştum ama hala okumaya devam etmek istiyordum. Sonra sebebinin kitabı sevdiğim için değil, kendi hayatıma dönmekten korktuğum için olduğunu fark ettim. Adeta kaçıyordum. Zihnimin bir köşesinde "Peki kitap biterse ne olacak?" düşüncesi dolanıyordu. Endişelenmeye başladığımı hissettim. Ellerim titremeye başladı tekrardan. "Off neler oluyor yine Viltis?" Panik atak yaklaşıyordu. Masanın üzerindeki diğer kitapları gördüm. Kendi kendime "Bak Viltis! elindeki biterse masada daha bir sürü kitap var. İstediğin kadar okuyabilirsin. Sakin ol." dedim...

       Kendime telkinlerde bulunarak bastırdığım panik atağım ile kitap okumaya devam etmeye çalıştım. Gerçekten güzel bir hikayesi vardı. Sıkılıp elimden bırakmama sebep olmadığı için yazar Oğuz Özdem'e teşekkür dileklerimi ilettim. Yıllar önce tanıdığım, lakabı "Gecem" olan bir kadın, hayatından ve sorunlarından kaçmak için (Bir nevi onları düşünmemek için) ya kitap okurdu, ya da uyurdu. Onunla geçirdiğim yaklaşık iki seneden sonra ben de onu düşünmemek için, o her aklıma geldiğinde kitap okumaya başlamıştım. O kendinden kaçmak için kitap okuyordu. Ben de ondan kaçmak için kitap okumaya başlamıştım. Kendimi bir odaya kapatıp tam bir sene sadece kitap okudum. Bir senenin sonunda odadan çıktığımda artık bir kitap kurdu olmuştum. İnsanlar bana doğum günümde kitap almaya başlamıştı. Okulda ve hayatımda ne zaman kitap okuma konusunda bir laf açılsa beni gösterip "Ah! Viltis çok fazla kitap okur. Okumadığı kitap yok." demeye başladılar. Artık onu düşünmemek için okumuyordum. Bir alışkanlık haline getirmiştim. Kendim için okuyordum, zevk aldığım için... Yaşadığım ağır bir olaydan ders çıkarmıştım. Krizi fırsata çevirmiştim anlayacağınız. Tabi kimse kitap okumaya nasıl ve ne sebepten başladığımı bilmez. Hatta Gecem bile bana böyle güzel bir iyilik yaptığından bir haberdir. İnsanlar yüzeysel yaklaşır genelde. Bir anda bu kadar fazla kitap okumaya başlamam hiç gariplerine gitmez nedense. "Ne oldu bu çocuğa birden?" demezler. Sadece "Ah! Viltis çok hızlı kitap okur. Bir görseniz..." derler. Ama altında yatan gerçek bu. İşte benim bir kitap kurduna nasıl dönüştüğümün hikayesi...

Kendimle Baş Başayken - NevşehirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin