18. GÜN - İYİ Kİ DOĞDUN BABA!

7 0 0
                                    

       Dün gece bir çok rüya gördüm. Sürekli uyanıp tekrar uyuduğum için, çeşitli rüyalar görüyordum. Genelde böyle olurdu. yaklaşık bir saat arayla geceleri yatağımdan sıçrar, tekrar uykuya dalardım. Görmek istemediğim şeyler gördüğümde uyanmak ister ve bir şekilde uyanabilirdim. Ama işin komik tarafı tekrar uyuduğumda kabusum kaldığı yerden devam ederdi. Dün gece de buna benzer bir gece geçirdim. Görmek istemediğim bir takım şeyler gördüm. Dişlerimi sıkarak uyandığımda, kabus olduğunu anlayıp tekrar uykuya daldım. Ve kaldığı yerden devam etti. İnanabiliyor musunuz dostlarım? Biri bana zorla bir şeyler izletiyordu resmen. Tekrar uyandım. Yatağın öbür tarafına dönüp yattım ve kabus kaldığı yerden devam etti. "Görmek istemiyorum!" diye bağırıp uyandım. Tekrar yattığımda yine devam ediyordu. Ve kendi rüyamda kenara çekilip izledim dostlarım. Çaresizce teslim olup sonuna kadar izledim...

       Uyandığımda nasıl olduğumdan bahsetmeme gerek yok diye düşünüyorum. Bütün dünya bana düşmandı. İnsanlar düşmandı. Ama yetmiyordu... Kendi zihnim bile bana düşmandı. Onun bile umurunda değildim. Beni zorluyordu. Beni gerçekten zorluyordu. Bunu bana yıllardır yapmasına rağmen onu uyuşturmayı hiç tercih etmedim. Çünkü çaresizce ona ihtiyacım vardı. O nedenle hiçbir zaman (Özellikle böyle durumlarda) antidepresan, alkol ya da uyku ilacı kullanmadım. Hem içinde çok fazla şey vardı. Kimsenin bilmemesi gereken, kendime sakladığım şeyler. Sırf kafamı uyuşturacağım diye böyle bir riske giremezdim. Anlatmamam gereken bir şeyi anlatabilirdim. Söylememem gereken bir şeyi söyleyebilirdim. Ve en kötüsü dostlarım, yapmamam gereken bir şeyi yapabilirdim. Bu nedenle zihnim bana ne yaparsa yapsın boyun eğip katlanmam gerekiyordu. Zihnim de bunun farkında olduğu için, benimle gönlünce oynuyordu...

       Belki de bana öfkesinden böyle davranıyordur. Çünkü eskiden sadece ikimiz vardık. Zihnim ve ben. Harika zamanlar geçiriyorduk. Ama son 6 yıldır onu çok ihmal etmiştim. Sürekli birbirimiz için bir şeyler yapmak yerine, zihnimi başkaları için kullanmıştım. Başkalarını mutlu etmek için, iyi olmalarını sağlamak için, yüceltmek için, kurtarmak için... Zihnim hepsine aynı değeri göstermişti ama onlar bana her zarar verdiğinde, acısını zihnimden çıkarmıştım. Zihnimin beni uyardığı zamanlar onu dinlememiştim. Yok saymıştım. İstememesine rağmen onu başkalarını düşünmeye zorlamıştım. Sonunda baş başa kaldığımızda ise, benim burnumdan getirmek için elinden geleni yapıyordu. Benden intikam alıyordu zihnim. Bu nedenle ona kızamıyordum. Peki ya siz... Zihnime "Haksız!" diyebilir misiniz dostlarım..?

       Aşağılık kompleksine girip bütün suçu kendimde bulmuyorum. Yazdıkça anlıyorum ki gerçekten her şeyin sorumlusu benim. Akıl ve kalbin arasında bir denge olmalıdır. Ben ise birini açtığımda diğerini kapatıyorum. Biliyorum bir çoğunuz böyle yapıyorsunuz. Ama tasarruf etmemiz gereken yerler buralar değil dostlarım. Ne yaptım kendime bakar mısınız? Duygularımla hareket ettim. Anlamlar, anlamlar yükledim. Zarar görünce de "Bundan sonra saf akıl var. Duyguya yer yok!" diye savaş naraları atmaya başladım. Hani denge? Hep "Biri varsa öbürü olmasın." diye düşünürüz. Ama ya ikisini de bir arada barındırmak mümkünse...

       Okuduğum kitap beni bir çok noktada etkiledi. Bircan Yıldırım gerçekten muazzam bir kitap yazmış. Resmen Nevşehir'e bu kitabı bulmak için geldiğimi düşünmeye başladım. Bana farklı bakış açıları ile bakmam gerektiğinin farkındalığını açtı. O nedenle bugün zihnimin çok ilerisine gidip (Bunu uzun süredir yapmadığımı fark ettim. Çünkü çevremdeki insanlar yüzünden hiç ihtiyaç duymuyordum) fark edemediğim uç noktaları fark etmeye çalışacağım. Her şeyin ötesine geçmeye, çerçevelerimi kırmaya çalışacağım. Edindiğim farkındalıkları da burada sizinle paylaşacağım. Umarım siz benim durumuma düşmeden bir önlem alabilir ve kendi ruh ve akıl sağlığınızı koruyabilirsiniz. "Bunu nasıl yapacaksın Viltis?" diyebilirsiniz. Fakat dostlarım, inanın bana gerçekten zihnimi kullandığım zaman çok büyük şeyler başaran bir adamdım ben. İnsanlar uçuk felsefi farkındalıkları dinlemekten nefret ettiği için, ben de zamanla anlatmaktan vazgeçtim. Sonra baktım ki sınırlı beyinlerle beraberim sürekli. Zaman içerisinde ben de düşünmekten vazgeçtim. Bir nevi onlara dönüştüm. Bu yüzdendir ki 2 buçuk aydır yaşadığım durumun ne olduğunu hala anlayabilmiş değilim...

Kendimle Baş Başayken - NevşehirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin