12. GÜN - RUTİNİ DEĞİŞTİR

7 0 0
                                    

       Dün gece rüyamda muhakkak ziyaretine geleceğime söz verdiğim bir arkadaşımın evine gidiyordum. Evine ya da bulunduğu şehre nasıl gidebildim inanın bilmiyorum. Daha önce ikisine de gitmedim çünkü. Lüks bir apartmanda oturduğunu hatırlıyorum. 16. katta oturuyorlardı. Kapılarına kadar gittim fakat içeri girmeden geri döndüm. Çünkü elim boş gelmiştim ve gelirken Nevşehir'in meşhur bir şeyini getirmek konusunda arkadaşımın kardeşine söz vermiştim. Çıkıp hemen hediyelik alabileceğim bir şeyler aradım. Biliyorum dolandırıcılık bu yaptığım ama mahcup olmak istemiyordum. Güzel bir şeyler alıp, Nevşehir'den aldığımı söyleyecektim. "Ne alabilirim?" diye deli dana gibi dolanırken uyandım...

       Yine öğleni etmiştim. Kalkıp bu buhranı artık üzerimden atmak istiyordum. Aniden aklıma bir fikir geldi. Rutinimi değiştirmeye karar verdim. Her zamanki yaptığım şeyleri yapmayacaktım bugün. İşe yarar mıydı bilmiyorum ama iyi olmak için denemek zorundaydım. Bende uzun süredir yapmadığım bir şeyi yapıp satranç oynamaya başladım. İlk başlarda iyi geldi. Ama bütün günümü satranç oynayarak geçiremezdim. Ayrıca sürekli oturmaktan nefret ederdim. Bu nedenle genelde zıt uğraşlar bulurdum kendime. Mesela kitap okuduktan sonra dizi izlemem. Muhakkak kalkıp efor harcayacağım bir işle meşgul olurum. Bulaşıkları yıkar, sonra dizi izlerim...

       Satranç oynamak oturularak yapılan bir şeydi. Bu nedenle zıt bir uğraş koymalıydım araya. Günlük elimden geldiğince egzersiz yapıyordum. Egzersizden başka bir şey bulmalıydım bugün. Ben de gölge boksu yapmaya karar verdim. Dövüş sanatlarıyla uğraştığım dönemlerde gölge boksunu sıklıkla yapardım. Gölge boksu; Tek başınızayken, sanki karşınızda bir rakip varmış gibi çeşitli yumruk kombinasyonları ile, yavaştan başlayıp gitgide hızlandığınız bir antrenman çeşididir. Yıllardır dövüş sanatlarıyla ilgilenmemiştim ama hala bir şeyler hatırlıyordum. Ben de "Neden olmasın?" dedim. Hayal ettiğim gibi sürmedi tabi ki...

       Dövüş sanatları sandığınızdan daha fazla efor harcadığınız bir spordur dostlarım. Benim gibi yıllardır yapmadıysanız, üzerine bir de oruçsanız, kesinlikle denememeniz gereken bir antrenman çeşididir. 5 dakika sonra nefes nefese kalmış ve "Bence bugünlük yeter Viltis." demiştim. Kondisyonumu kesinlikle arttırmalıydım. Ne olursa olsun ramazan bitmeden sporla ilgili hiçbir adım atamayacağıma karar verdim. Sonra başka bir rutin buldum kendime. Bilgisayarım vardı ama onu sadece bir şeyler yazmak ya da internette gezinmek için kullanıyordum. Neden diğer yaşıtlarım erkekler gibi oyun oynamıyordum ki? Böylelikle başka bir uğraş bulmuştum kendime. Bilgisayar oyunu oynayacaktım...

       Normalde hiç oyun oynayan biri olmadığım için ne oynayacağım konusunda çok kararsız kaldım. Saatlerimi harcayacağım bir oyun keşfetmem çok uzun sürmedi. The Hunter adındaki oyun tam bana göreydi. Ben de indir butonuna basarak o inene kadar biraz kitap okumaya karar verdim. Yazmak Bey'in bana verdiği kitabın yaklaşık 100 sayfası kalmıştı. Saat 17:00 olmadan kitabı bitirip Yazmak Bey'den yeni kitap almam gerekiyordu. Bunu kendime bir meydan okuma olarak görüyordum artık. Elimden geldiğince çok kitap okumam gerekiyordu. Daha fazla... Ve daha fazla...

       Kitabı bitirdiğimde oyunun inmesi de bitmişti. Kurup biraz incelemek istedim.  Nasıl oynandığını çözmeye çalışırken saatin geçtiğini fark ettim. Kalkıp kitabımı aldım ve Yazmak Bey'in dükkanına doğru yola koyuldum. Beni gördüğüne şaşırmayan Yazmak Bey, bana yeni bir kitap verebilmek için arka tarafa geçti. Beraber biraz kitapları inceledikten sonra bana bir kitap uzatarak "Samed Behrengi'yi tanıyor musun?" dedi. "Hayır tanımıyorum. Ünlü biri mi?" dedikten sonra bana gülüp "Seni Samed Behrengi ile tanıştıralım." diyerek bana Samed Behrengi'nin "Bütün Öyküleri" kitabını verdi. "Tanışalım bakalım." dedim. Biraz sohbet ettikten sonra izin isteyip dükkandan ayrıldım...

Kendimle Baş Başayken - NevşehirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin